Kisisel Gelisim Kitabi okuyan büyük bir kitle var çevremde. Üniversite yillarimda Richard Bach’in “Marti” ve Leo Buscaglia’nin “Yasamak, Sevmek ve Ögrenmek” kitaplarini ilgiyle okumustum, daha sonra okuduklarim çesitlendi. Son zamanlarda çikan ve önerilen kitaplar da ilgimi çekiyor. Anlatilmak istenilen insanin kendini tanimasi ve hayatina saglikli ve akillica yön verebilmesi. Ünlü bir psikolog bir sohbetinde diyor ki; “Önemli olan kendin olmak, kendini var edebilmektir. Bireysellesen insan hem özgürdür hem bagimlidir. Hem mutludur yerine göre de mutsuzdur. Hem yalnizdir hem esi dostu vardir. Kendi kararlari vardir artik, bilinç disindan almistir direksiyonu. Kendi yönetir arabasini o nedenle sunu diyemem “bireysellesince insan çok mutlu olur” yok öyle bir sey, arada bir mutsuz olma hakkimiz var öyle bir mecburiyet yok.”
Önemli olan kendinden memnun olabilme. Kendini her yönüyle sevmeyen bir insan çevresini ne kadar sevebilir? Toplum içinde var olabilmek, ayaklari üzerinde durabilmek önemli. Yaydigin enerjiye göre insanlarla iletisim kuruyorsun. Sürekli negatif enerji yayan, olumsuz duygular aktaran bir kisinin yaninda durmak ister misiniz? Insanin iyi ve kötü günleri oldugu gibi duygu durumu da degisiklik gösterir ancak, sürekli sikayet eden elestiren ve nasihat eden bir tutumda olursa insan pek de sevilen biri olmaz. Kendimizi olumlu yönde gelistirmek bu dünyaya gelis amaçlarimizdan biri olduguna göre, bazi arayislar içinde olmak ve çesitli yollar denemek iyi gelir.
Bunlardan sadece birisi Mindfulness (“Maynd fulnis” diye okunuyor). Daha önce duymus olabilirsiniz muhtemelen. Yasadigin ani ve o anda etrafinda gerçeklesenleri olduklari gibi fark etmek anlamina geliyor. Algilarini yeterince açip zihninden geçen düsünceleri, vücudunun hissettiklerini, kisacasi gerçeklesenleri anlamak ve yargilamadan onlarla kalabilme durumu olarak tanimlaniyor. Depresyon, kaygi, stres, üzüntü gibi olaylar karsisinda zihin ile ruhun iyi ve saglikli kalabilmesine yardimci oldugu, anksiyeteye iyi geldigi, bagisiklik sistemini güçlendirdigi ayrica; ruhsal problemlerin yol açtigi fiziksel hastaliklar ve yeme bozukluklarinin tedavisinde de ise yaradigini söylüyor uzmanlari. Ani kesfedebilmenin öneminden bahsediyorlar, su anda yasadigin her ne ise onun tadini çikarmanin önemine dikkat çekiyorlar. Kisisel gelisim ve özgüven artisina katkida bulunan Mindfulness, duygularin daha dengeli olmasi ve öz farkindalik için de oldukça yararli bir yöntem olarak tanitiliyor. Nefes alirken vücudunda meydana gelen degisimi fark ederek daha saglikli kalabilmek ve düsüncelerinin sinirlarini genisletmen de olasi bir durum.
Yoga egitmeni olan arkadasim ise; “Ne yaparsan yap sadece onu yap” dedi geçenlerde yoganin felsefesini anlatirken. Böyle söyleyince çok zor geldi bana, baska hiçbir sey düsünmeden sadece yaptigin eyleme odaklanmak. Odaklandiginda zihnin düsüncelerle ugrasmiyor, susuyor diyor, bunu nasil uygulayabilecegimi sordum. “Aslinda hem çok zor, hem de çok kolay. Çok zor; çünkü ayni anda pek çok konuyu halletmeye programlaniyoruz ve bunun da harika bir maharet olduguna inandiriliyoruz. O nedenle de sürekli satranç oyunculari gibi birkaç adim sonrasini düsünüyor ve içinde bulundugumuz An’i yasayamiyoruz. Çok kolay; çünkü zihnimiz bunca yüklemeye karsin ayni anda iki seye odaklanamiyor, biz de eger tüm dikkatimizi hareketler sirasinda nefesimize verebilirsek, baska bir sey düsünemiyoruz. Yani, ne zaman zihninin vidi vidi yaptigini yakalarsan hemen nefesine odaklan, o zaman çaput çarsisindan huzurlu bir sessizlige geçtiginizi fark edeceksin” dedi. Sifalanmak için, aklin ve kalbin yollarini açmak ve anlamak için, fark etmek sakinlesmek ve huzur için yoganin felsefesini anlamak gerekiyor sanirim. Onun önerisi; “öncelikle yogayi hareketleriyle deneyimleyip, bedenine neler kazandirdigini gözlemle. Zaman içinde ya da hemen, bu kisiye göre degisir, yogayi daha derin anlamak istersen de felsefesini incele” oldu.
“ Ne geçmis var, ne gelecek. Ne geçmise bak üzül, ne de gelecege bak tasalan. Içinde bulundugun ani yasa; çünkü o an varsin.” Hz. Mevlana