Gelenek ve göreneklerin inanç sistemiyle kaynasmasi sonucu dinin gereklerinden olmayan bazi uygulamalarin sanki dindenmis gibi algilanarak hayatin içinde yer bulmasi günümüzde de devam etmektedir. Bu uygulamalarin bir kisminin zamanimizda uygulamaya konulmus olmasinin ardinda siyasi tavir ve tepkilerin oldugunu görüyoruz. Bir kisim din tüccarlarinin söz ve davranislarinin yine bir kisim din düsmanlari tarafindan ön plana çikarilip din buymus, gibi lanse edilmeye çalisilmasi da gözden kaçmamaktadir.
Bes vakit namaz kilmayanlarin kandil gecelerinde camileri doldurmasi, sadece Cuma namazlarina devam etmesi ya da Ramazan ayinda Müslümanliklarini hatirlamalari: Cuma Namazi, Ramazan orucu, hac ve zekât için bazi sartlar vardir. Bes vakit namaz ise her hal ve sartta farzdir. Farzlari terk edip nafilelerde yarismak düsündürücü…
Evlerde ya da salonlarda sazli sözlü dini merasimler, zikir ve dualar yapilmasi; dügün ve davetlerde davetlilere karsilama ve ikram yaparken ayni zamanda Kur’an okunmasi ve sohbet yapilmasi: Kur’an okunurken dinlemek farzdir. Bu tür toplantilarda kim ne kadar dinliyor? Hayir isliyorum derken bir farzin terkine sebep olmak ne kadar dogrudur?
Cenazelerde sesli tekbir getirilmesi, alkis yapilmasi: Cenazelerde sessizce hareket etmek ve tefekkür halinde olmak gerekir. Tekbir getirmeyi biraz anlayabiliriz fakat ya alkisa ne demeli? Neyi, kimi, niçin alkisliyorsun ki? Çok güzel ölü rolü yaptigi için mi yoksa Cennetteki makamini gördügünüz için mi?
Defin isleminde Kur’an okunurken bir yandan da telkin verilmesi: Defin esnasinda cemaatin okunan Kur’an’i dinlemesi gerekir. Bu esnada hoca efendilerden birinin, daha Kur’an okumasi bitmeden ölünün bas yanina geçip telkin vermesi çok ciddiyetsiz bir is gibi görünüyor. Ölü eger duyuyorsa Kur’an’i mi dinleyecek yoksa senin verdigin telkini mi? Ayrica adam imanli ise telkinine ihtiyaç duymaz yok imansizsa senin yapacagin telkin zaten bir ise yaramaz. Birak Kur’an okumasi bitsin, herkes uzaklassin, sonra ölüyle bas basa kal ne telkin edeceksen et.
Taziyeye gelenlere cenaze sahibi tarafindan ikram, yemek verilmesi: Bizim bildigimiz cenaze evlerinde üç gün yemek pisirilmez. Bu durumda is komsu, hisim ve akrabalara düser. Son zamanlarda pilavlar, pideler, tatlilar hazirlaniyor; en az üç gün evde aksamlari Kur’an okunup gelenlere ikramda bulunuyor.
Mezarlara süslü, resimli lahitler yapilmasi, çiçek ve çelenk birakilmasi: Mezarlar ölünün yerinin kaybolmamasi için bas ve ayak tarafina konulan taslardan ibarettir. Bundan fazlasi israf ve gösteristen baska bir sey degildir.
Mezarlara su dökülmesi, taslarin oksanip sevilmesi: Mezar ziyaretlerinde taslari, mermerleri yikayip sevip oksamak, topragi sulamak ne anlama geliyor ki…
Mezarliklarin para ile satilmasi, ranta dönüstürülmesi: Ölmenin bile zengin isi oldugunu çikariyoruz bu durumdan. Topragin altinda herkes esitlenmisken üstünde zengin fakir ayiriminin devam ettigini hatirlatiyor…
Mezarliklara ses düzeni kurulmasi ve hoparlörden ölülere Kur’an okutulmasi: Son zamanlarin ilginç islerinden biri de bu… Mezarliktaki agaçlara yerlestirilmis hoparlörler. Belli zamanlarda Kur’an okunuyor, ölüler de dinliyor! Size de komik gelmiyor mu? Peki, ölülere tasavvuf musikisi dinletmeye ne dersiniz?
Kisaca gündeme getirdigimiz bu konulara siz ister Bid’ad deyin ister hurafe. Dinden olmadigi kesin. Biz insanlarin isin özünden çok görüntüsüne, süsüne ve reklamina önem verdigimizin bir isareti... Yaptiklarimizdan dolayi bize aferin desinler, övsünler takdir etsinler düsüncesinden baska bir sey degil. Bu da din adina, hiçbir isimize yaramazken çok güzel bir sey yaptigimizi zannederek gönül rahatligiyla hayatimiza devam ediyor ve kendimizi kandirmaya devam ediyoruz.
Dini emir ve yasaklarin hiçbirinde insanlari maddeten ve manen sikintiya sokacak bir emir ve yasak yoktur. Bir kisim insanlarin söz ve davranislari üzerinden elestiri yapmak da bazilarinin kolayciligindan baska bir sey degildir. Dini kurallari sikintili hale sokan biz inanlar, daha iyi dindar gözükme çabamizla kendi kendimize uyduruyoruz vesselam… 11.08.2021