ARİF TAKICI

Tarih: 02.12.2022 17:16

İnsan Manzaraları

Facebook Twitter Linked-in

İnsanların aynı davranışları sergilemeleri beklenmez elbet. Ancak bir toplumun ne kadar kültürlü, medeni, uygar olduğunu belirleyen kıstaslar vardır. Diyelim bazı kriterlere bakarak bir ülkenin insanları için uygar ve kültürlü olduğuna yönelik ifadelerde bulunuldu. Bu durum o ülkede yaşayan insanların tümden uygar ve kültürlü olduğuna değil, çoğunluğunun kültürlü olduğuna işaret eder.

  Burada sıkıntı yok… Ancak, müşkül odur ki;  bir ülkede arızalı, yani kültürsüz, davranış bozukluğu olan insan çok olup, medeni insan sayısı giderayak azalıyorsa, o zaman sosyolojide sıkıntı var ve toplumsal klinik vakanın eşiğindesiniz demektir!

 İşte ülkemizdeki toplumsal durum tamda buna işaret ediyor ne yazık ki.

  Elinize aldığınız gazetelerin üçüncü sayfaları sanki stres sayfaları olarak dizayn edilmiş: trafik magandası genç kızın ölümüne yol açtı. Adam evlat katili oldu. Genç kadın gizli aşkından olan çocuğu çöp kuşuna bıraktı. Genç âşık sevgilisinin gırtlağını kesti. Yan baktın kavgası kâbusa dönüştü, çıkan kavgada bir kişi öldü, üç kişi yaralandı gibi, gazeteler kâbus haberleri ile dolu.

  Konuşma adabı pörsümüş. Sohbetlerde herkes kendi konuşmak istiyor. Dinleme erdemi, dinlemenin hazzı, dinleyerek de bir şeyler öğrenilebileceği, dinlemenin kalplerde sevgiyi pekiştireceği, hatta dinlemenin konuşmaktan daha önemli olduğu idraki yok olmuş çoğunlukla.

   Bir bilgeye sormuşlar: Karşınızdaki insanın kişiliğini nasıl anlarsınız? Konuşmasından. Peki ya hiç konuşmazsa? Bilge; o kadar akıllı kişiye hiç rastlamadım, demiş.

  Ya televizyonlar… O evlenme programlarında, o tartışmalı dramatize edilen aile programlarında görgüsüzlük ve seviye eksikliği paçalardan akıyor.

  Bu millet layık mı bu programlara? Dizi filmler ise illa da hainlik, aldatma, başkasıyla flört etme gibi şeytanla iş tutma senaryolarıyla hemhal. 

     Bu milletin milli şuuru destur edinen, kendi olmayı başaran gençlere ihtiyacı var… Bu bakımdan, dizi filmlerin önemli kısmında,  her ne kadar yeteri kadar reyting yapmasa bile eğitici senaryolara yer verilmelidir.

    Milli Eğitim Bakanlığı, Kültür Bakanlığı, Diyanet işleri Başkanlığı, aile ve Politikalar Bakanlığınca işbirliği yapılarak, ülkemizi emanet edeceğimiz çocuklarımızın, gençlerimizin milli kültür ve şuuru önceleyen ahlaki değerlere sahip olarak yetişmelerini sağlayacak adımlar atılmalıdır.

    Milli kültürünü ve öz benliğini pekiştirmiş gençler ülkesine yabancılaşmaz, yabancı hayranı olmaz, töresini, örf gelenek ve değerli adetlerini koruyarak yabancıları örnek almaktan ziyade kendi, yani özü olur, cibilliyeti mayası has olur, milli birliğini korumak için çabalar.

   Orhun anıtlarında şu ifadeler yer almaktadır: Ey Türk ulusu, üstte gök çökmedikçe,  altta yer delinmedikçe senin ülkeni kim alabilir, töreni kim bozabilir? Yeter ki ülkende birliğini bozma!

   Bunun için okullarda değerler eğitimine ciddi derecede yer vermek son derece önemlidir.

   Aynı şekilde Televizyonlarda da değerler eğitimine yer vermek gerekir.

   Bunların tersi, yani saldım çayıra Mevla kayıra vurdumduymazlığı şeklindeki boş vermişlik, telafisi zor savrulmalara sebebiyet verir. Almanlar ikinci dünya savaşında Fransa’yı silindir gibi nasıl ezdi geçti de Alman Tankları kısa zamanda taa Paris’in içine girdi?  Buradaki sebep sadece Fransa’yı yönetenlerin rehavete kapılmasından değil, Fransız gençliğinin milli duygularının zayıflamış olmasındandır.

  Ülkemiz insanlarında felsefi, ilmi ve dini düşünme refleksi katsayısı giderayak düşmektedir. Buna sebep, televizyon, cep telefonu, sosyal medya ve internet bağımlılığıdır.

   Bunlar hazır düşünceler sunan vasıtalardır. Oysa insan düşünen varlıktır, okumalı ve düşünmelidir.

   Neden İlk inen ayet oku emriyle başlıyor, bu düşünülmelidir.

  


Orjinal Köşe Yazısına Git
— KÖŞE YAZISI SONU —