MUSTAFA ÇAKMAKÇI

Tarih: 06.09.2021 17:25

ŞİRKETLER VATANDAŞI ESİR ALDI...

Facebook Twitter Linked-in

Türkiyede iki tane piyasa var. Birincisi üretici piyasasi.  Su an olumlu gidiyor. Kendisi olumlu gittigi gibi devleti de vergilerle yukari tasiyor. Bu gün  hem  sirketler hem de devlet geçen yilki daralmanin üzerine %21 büyüdü.

Ancak; bir de ikinci bir piyasa var. Tüketici  piyasasi. Yani vatandasin piyasasi... Ne kadar küçüldügünü  söylemek  insani korkutuyor. Ancak su kadarini söyleyelim, vatandasin piyasasi, bu %21 lik büyüme oranindan daha fazla küçüldü...

Tüketici piyasasini vatandas, üretici  piyasasini sirketler ve devlet temsil ediyor.

Üretici piyasasinda fahis fiyatlarin vatandas üzerindeki ezici etkisi ne sirketlerin umurunda ne de devletin...Zira vatandasin ucuza tüketmesinin ne sirketlerin büyüyüp dünya sirketleri ile rekabet  etmesine, ne de devletin büyümesine çok da katkisi yok. Ayrica sirketlerin fahis fiyatlarla satmasi  demek, ürün basina yüksek kâr elde etmesi demek. Bu kadar yüksek kâr elde edince de  az üreterek hem yorulmuyor hem de stok yapmaktan kurtuluyor. Devlet de fahis fiyatlar üzerinden satisi  vergilendirdiginden, yüksek  vergiler  yazmis oluyor. Hatta yüksek kârli sirketlerden vergi geldigi için de tahsilat sorunu yasamayan devletin, fahis fiyatlara agresif önlemler almasi beklenmiyor. Yani piyasanin bu yakasi gayet iyi. Hatta bu durum uluslararasi güçte sirketler  yaratilmasina ve devletin de ekonomik  olarak daha da güçlenmesine yariyor. Bu da vatandasin ucuza tüketmesinin yaratacagi iyimserligi gözardi edilebilir kiliyor... Yani vardigimiz nokta; bir tarafta güçlü sirketler ve güçlü devlet, diger tarafta üretileni fahis fiyatlara satin almak zorunda olan ancak kendine yeten bu stratejinin esiri edilen  vatandas...

 

Göreceksiniz ki yakinda bu fahis  fiyatlara tüketici alistirilacak. Sonra da devlet ufak bir vergi orani indirimi  yaparak tüketiciye  hos görünecek. Sunu bilin ki vergi indirimine maruz kalan ürünün, üreticisine kâri ve devlete de vergi katkisi, indirimi önemsiz  kilacak kadar çok yüksek. Tabi bir süre sonra da düsük fiyat algisi yaratilacak.

Ancak burada dikkat çekecegim husus. Sirketler ve devletin temsil ettigi piyasa, tüketici üzerinde olusturdugu tahakküm ile tüketici piyasasini esir almis,  kayitsiz  sartsiz  satin aldirmaya ve tükettirmeye yönlendiren bir kölelik  düzeni kurmus gözüküyor. Diger büyüyen ülkelerle Türkiye arasindaki fark bu.

Türkiye'de  bu tüketici piyasasi, bir garabeti yasiyor. Burada her zammi signeye çekmek zorunda kalan, esir alinmis bir pazar var.

Fahis zamlari  sorgulasak da günün finans terimleri içinde bogulup, sonunda da bu sorgunun kötü polisi olan "enerji-döviz"  kiskacina dogru seni yönlendiren bir kurgu ile karsi karsiya kaliyorsun. Bir bakiyorsun ki herkes "enerji" ve ya "döviz" ile çözmüs oluyor mevzuyu...

Simitçiye sorsan bu simit neden ekmek kadar pahali "Agbi dolar ne oldu biliyor musun?" diyor, nispet yapar bir tavirla . Yani piyasayi bu enerji döviz zinciri ile baglayarak esir etmisler...

 

Tabi bir seyi esir etmek kolay degil.  Kamu oyuna, haydutu iyi gösteren hainlerin olacak.... Katilini seven kurbanlar yaratmak için, cinayeti hakli sebeplere baglayan ve delilleri karartan isbirlikçilerin olacak... Burada da bazi ekonomist sarlatanlar devreye girecek tabi...

Öyle anlatacaklar ki sana, bir boga ile küçük bir çocuk arasindaki yular iliskisindeki boganin asla  kaçamayacagini sanmasi gibi...

Markete giriyorsun etikette ne yazarsa yazsin sepete atmak zorundasin. Almazsan da diger markette de durum, kurus farki ile ayni...

Insaat sektörü piyasasi da ayni esareti yasiyor. Demir kaç lira olursa olsun çimento kaç lira olursa olsun almak zorundasin.

Otomobil alacaksin siraya giriyorsun. Yarim milyar para vermek zorundasin...

Serbest piyasa mi, rekabet mi... hiç bir anlami yok. Çünkü artik her bir sektör günümüzün iletisim sistemlerini çok iyi kullanarak sanal is birligi ile rekabet etmemek üzere bir kartel kurdu. Hersey bu iletisim agi  üzerinden ilerliyor. Aralarinda indirim günleri , indirimli ürünler gibi minik fedakarliklarla serbest piyasa ve rekabet ekonomisi teorisyenlerine hos  görünürken, diger  ürünlerde  fahis etiketlemelerle zorba taraflarini göstermekteler. Aslinda bu, kaz gelen yerden tavugu esirgememek. Çünkü zaten esir alinmis bir piyasa var. Etiketlere ne yazarlarsa yazsinlar kuzu gibi signeye  çekmek  zorunda kalan bir piyasa...

Az bir sorgulasan "enerji maliyetleri" bahanesi ile karsimiza çikiyorlar . Manava gidip domates niye bu kadar pahali desen bahane hazir " mazot kaç lira oldu biliyor musun"... Hayret edilecek bir sekilde koca ekonomi bilimi simitçinin ve manavin  döviz, mazot analizine indirgenmis halde...

Peki gerçekten bu fahis zamlarin kaynagi dedikleri gibi mi...  kime soracagiz... Körler sagirlar birbirini agirlar.

Devlete sorsan  serbest piyasa, ama yine de ilgilenecegiz gibi sig bir cevap...

Bir türlü maliyetlere gerçekçi bir yaklasim yok. Sürekli muallak bir bakis açisi...

Türk piyasasi kölelestirilmis. Serbest piyasa ve rekabet yaklasimi, ABD nin isgal edecegi ve kölelestirecegi ülkelerde yaptigi herseyi demokrasi kilifina sokmasi gibi birsey...

Serbest piyasa da... hani nerde... fiyatlar arasinda hiç fark yok...

Serbest piyasa ekonomisi dedikleri sey  fahis zamlarin kilifi durumunda....  Yani saticilar fahis zam yapmakta serbest...

Bu açidan gerçekten serbest piyasa... Serbest piyasa tüketiciye yarayan bir sistem olmasi gerekirken sadece saticiya yariyor...

Türkiyede serbest piyasa diye birsey bence yok. Rekabet diye de birsey yok. Bu kuramsal bir tabir olarak kalmis ve uygulamada sekil degistirerek piyasayi, her zammi signeye çeken esir bir karaktere büründürmüs.

Ekonomiyi kontrol eden kurumlar da, olacaklar üzerinden degil, olmuslar üzerinden durum degerlendirmesi  yapmaktan öteye geçmeyecek kadar basiretsiz kalmistir.

Saticilar ha bire etiket degistirmektedir. Niye böyle diye sorarsan da, artik durumu dalgaya alarak  "enerji, döviz" yaygarasi koparirlarken, devlet ise sadece zam yapmaya serbestlik veren bir serbest piyasa ekonomisi teranesi  ile sözü kesip atmaktadir....

Bu arada fahis fiyatlarla satis, devletin de isine gelmiyor degil. Çünkü yüksek fiyattan satislar, ayni oranda yüksek vergi yazmak demek. Yani o fahis fiyatlarla satisi nasilsa kayit altina alindigindan , otomatik olarak bu yüksek fiyatlar  üzerinden yazilan vergi de yüksek oluyor. Devlet nasil  hala büyüyor saniyorsunuz. Devlet büyüyor, sirketler büyüyor. Dolayisi ile televizyonlarda konusulan ekonominin gercek aktörleri zaten bunlar degil mi? Tüketicinin hiç bir kiymeti harbiyesi yok. Çünkü esir edilmis bir piyasanin içinde tüketici çaresiz...

 

Gelin her bir ürünün fiyatlama analizini hesaplayin ve madde madde açiklayin, altina da imzanizi atin desek...  Bir görelim bakalim o fiyatlamada enerji miymis "seytan."... Yoksa...

Asla bunu yapamayacaginizi biliyorum. Çünkü O maddelerin içinde döviz artisi diye yazamayacaksiniz. Dövizin sizin yarattiginiz bir hirsiz oldugu ortaya çikacak. Bütün gerçekler ortaya çikmis olacak. Adi konmamis artislar ad bulacak. Vatandas da bunu sorgulayacak. Iste o zaman piyasa özgürlügüne kavusacak. O zaman piyasa serbest olacak...

 

Dilerim ki devlet, sirketlere az ürettirip fahis satis fiyatlari üzerinden vatandasin üzerine basarak degil, çok ürettirip ayni parayi sürüm üzerinden kazandirmayi salik verir...

 

Tüketici piyasasinda rahatlik diliyorum...


Orjinal Köşe Yazısına Git
— KÖŞE YAZISI SONU —