Ülkemizde trafikte sergilenen kronik olumsuz davranışlar ıslaha muhtaç şekliyle başlı başına müzminleşmiş bir vakadır.
Bu böyle sürdürülemez, sürdürülmemelidir.
Evet, insanın olduğu yerde hata olur, ancak bu normalin çok çok üstünde seyrederse o zaman toplumsal bir sorun halini almış demektir ki, bu sefer bu kritik sorunun tüm argümanlar devreye sokularak düzeltilmesi zaruretin de ötesinde mecburiyet arz eden bir hal almış demektir.
Sorunun kaynağının çoğunlukla ahlaki, eğitim ve caydırıcı fonksiyonların boşluğundan meydana geldiği görülmektedir.
Ahlaki sorun: Aceleci karakter yapısı toplumda hat safhadadır. Buda durup muhakeme etme refleksini zafiyete uğratmaktadır. Örneğin, çoğu sürücü yaya çizgisinde bile yayalara yol verip vakit kaybetmek istememekte, daha yeşil yanmadan sarıda kornaya basmakta, sonrada bir hengâme ile birden abartılı hız yapıp trafik keşmekeşi meydana gelmesine sebebiyet vermektedir.
Trafikte yalnız araç kullanan bayan gördüğünde sıkıştıran terbiyesizler de var elbet.
Olmadık yerde sollayıp ayar çekmeye çalışan, ufak bir el hareketinizde ilerde önünüzü kesip koltuk yanından çıkardığı haydar denilen sopayla sizi dövmeye kalkan, Trafik kontrolünde memura ukalalık yapan sefil denilen arzalar az değil.
Ara yollardan ana yola çıkanların çoğunluğu ‘’sanki asfalta fırlayacakmış’’ gibi birden hızla araç burnunu asfalta sokunca insanın ödü kopuyor.
Kaza mahallinde hemen Trafik memuru çağırılıp işaretler ile önlem alınmasını sağlamak ihmal edildiği için, başka araçların kaza mahalline dalmaları da üstüne üstlük bir başka kazaya davetiye çıkartıyor.
Araç kullanırken uzun uzadıya telefon muhabbeti yapmak, kazalara yol açan başlıca hatalardandır.
En tuhafı da kazalarda kemer takmamaktan kaynaklanan ölüm oranlarının fazlalığı bilindiği halde, polis çevirmesi görüldüğü zaman acele kemer takmaya çalışmak komikliğidir.
Kardeşim hayatın söz konusu, kemer takmayı niye polis korkusuna endeksliyorsun?
Eh böyle yapılmayanınca da lümpen, uyanıklık zannedilen salak olunamıyor işte… Böyle yapılmayınca Aziz Nesin’in yüzde altmışlık süzme aptallar kulübüne de üye olunamıyor herhalde.
Peki, benim milletimin zihninde niye araca biner binmez kemer takma refleksi gelişemiyor.
Çünkü delikanlıca ölüme meydan okuma aymazlığı ve kaderi boş düşüncelerle yanlış yorumlama saplantısı vardır… Yani ne zaman öleceksem o zaman öle cem zaten gardaş tara nesi.
Tamam, bütün nefisler ölümü tadacak zaten de, sen niye bir an evvel tatmak için bu kadar acele ediyorsun, çok mu iştahlısın?
Ünye trafiğinde ise sorunlu yerlere el atmak gerekiyor. Niksar Caddesi trafik sorunu kronikleşmiş haliyle bir an evvel halledilmeyi bekliyor.
Üniportun oradaki şişkin yaya geçidinin şişkinliği indirildi, fakat hala mantıklı bir uygulama değildir.
Bu şekilde ana yollarda yol şişkinliği yaya trafiğine çözüm değildir. Çözümün bilinen evrensel yöntemleri vardır, bu malum yöntemler uygulanmalıdır.
Diğer bir sorunlu yer, Cumhuriyet meydanında Çınar ağacının dibine tam dönüş kısmına parkeden araçların dönüş yapan araçlara saç baş yondurmasıdır! Çünkü sur dibi yönüne gitmeye çalışan araçlar karşıdan araç geldiğinde, bu park eden otomobiller yüzünden dönüş yapmakta güçlükle karşılaşınca, o kısımda ciddi sorunlar yaşanıyor.
Bu bölgede kısa süre de olsa araç park edilemez… Burada zaman zaman trafik memuru görevlendirilerek caydırıcılık ortaya koyulmalıdır. Yaşamak güzel, ama bizler hayat nimetine güzel katkılar sunarsak