AHMET DERYA VARİLCİ

Tarih: 12.01.2022 08:30

Türk Tarih Tezi ve Güneş Dil Teorisi

Facebook Twitter Linked-in

Osmanli Imparatorlugu’nun “çöküs” döneminde, Osmanli Tarih Yaziciligi’na alternatif bir tarih anlayisi ortaya çikti. Bati’da Fransiz Devrimi’nin “ulusalci” dalgasi çok geçmeden Osmanli aydininda yansimasini bulmus; Türkçülük akimi olarak “Jön Türkler”, “millî edebiyat” ve “yeni lisan” gibi hareketlerin dogmasina neden olmustu.

Cumhuriyet’in ilaniyla birlikte, bu akimlarin etkisi kaçinilmaz olarak yeni ulusun  olusmasinda belirleyici öge durumuna geldi. 

1928’de o zamanki adiyla "Türk Tarih Encümeni"olan Türk Tarih Kurumunun baskani Mehmet Fuad Köprülü, o dönemde benimsenen tarih anlayisini  sekilde açikliyordu:

“Daha Islamiyet’ten önce yazilari ve yazili edebiyatlari olan Türklerin Müslüman olduktan sonra yeni dinin etkisiyle, geçmislerini unutmalari çok dikkat çekici bir olaydir. Yeni dinin yarattigi taassup havasi, özellikle medeni gelenekleri koruyacak olan aydin sinif üzerinde etkili olmustur. Islam öncesi Türk dini inançlari olan her sey hemen yok edilmis, eski kiymetler yerine yeni kiymetler konmustur. Yalniz halk kitlesi eski geleneklerini, eski kiymetlerini saklamistir ki, aradan uzun asirlar geçtikten sonra bile eski inanç kalintilarini bulmak daima mümkündür. Türklerdeki yüksek sinifin yeni bir yabanci medeniyetle temas eder etmez onun cazibesine kapilarak milli kiymetlerini unutmasi ve geçmisi ile derhal baglarini kesmesi, kültür tarihimizde daima tesadüf edilen bir hastaliktir.”

Modern Türk tarihçiliginin kurucusu kabul edilen Köprülü haklidir. Islamiyet öncesinde de Hint ve Çin medeniyetlerinin de etkisiyle kendi kültüründen uzaklasan bir Türk kavmi söz konusudur. Batililasma döneminde de Bati kültürüne ram olunmaktadir. Bir toplumun kültürel yapisi her ne kadar kolayca ortadan kaldirilamiyorsa da, milli kültürün unutulmasi yahut unutturulmasi mümkündür.

Tarih, milli kültürün tasinmasinda en önemli elemanlardan biridir.

Türkiye Cumhuriyeti’nin kurucusu Mustafa Kemal Atatürk’e atfedilen Türk Tarih Tezi, Türklerin kendi kültür degerleriyle bulusmasinin en önemli aracidir. 

Tanzimat dönemine kadar aktarmaya dayali Osmanli tarihçiligi yerine, arastirmaya dayali Türk Tarih Tezi ikame edilecektir.

Türk Tarih Tezinin en önemli dayanaklarindan biri Türk Dili’dir.

Arpça, Farsa ve ardindan Bati dillerinin tahakkümü altinda ezilen Türkçe’nin köklerine inerek, tarihte Türk diliyle benzerligi olan kadim topluluklari arastirmak ve akrabaliklarini kesfetmek gerekir.   

Cumhuriyet Dönemi Tarih Yaziciligi

“Resmi Tarih Anlayisi” denilerek kimi çevrelerce reddedilen, dönemin tarih çalismalarinin ortaya çikisi Türkiye Büyük Millet Meclisi adina Milli Egitim Bakanligi tarafindan 1922-1926 yillari arasinda olmustur. Türk tarihi, Anadolu tarihi ve Türk düsünürleri ve yazarlari hakkinda kitaplarin yayinlanmasiyla baslayan bu çalismalarda, Sümerler ve Hititlerin Turani kavimler oldugu ileri sürülmüstür. [Bkz. 1922 yilinda Matbuat ve Istihbarat Müdüriyeti (Basin-Yayin ve Enformasyon Genel Müdürlügü) tarafindan yayimlanan Pontus Meselesi isimli kitabin girisi.]

1928’de Afet Inan’in, Atatürk’e Türklerin sari irka mensup bulundugu ve Avrupalilara göre ikinci dereceden bir insan tipi oldugunu yazan Fransizca bir kitap göstermesi üzerine, Atatürk’ün konuyla ilgilenilmesi talimati verdigi ve kendisinin de tarihle yogun bir sekilde ilgilenmeye basladigi ileri sürülür. [Bkz. Türk Yurdu dergileri, muhtelif sayilar.] Bunun için, önce kütüphane kurmakla ise baslanir. Bunu büyük bir anket takip eder. Türkiye’de tarihle ugrasanlar, Türk tarihi ile ilgili kitaplari incelemeye memur edilirler.

Tercüme edilen kitaplar, raporlar halinde Atatürk’e sunulur. Bu çalismalarin ilk ürünü olarak, Türk milletinin dünya tarihindeki yerini ve rolünü belirten “Türk Tarihinin Ana Hatlari” adli eser 1930 yilinda bastirilir. Bir sene sonra da Türk Tarihi üzerinde çalismalar yapmak üzere “Türk Tarih Heyeti” kurulur (15.04.1931). Atatürk, bu heyete, Türk tarihini belgelere dayanarak yazmalarini, gerçeklerin disina çikmamalarini, Türklügü acuna duyurmalarini söyler ve “Tarih yazmak, tarih yapmak kadar mühimdir. Yazan, yapana sadik kalmazsa degismeyen hakikat insanligi sasirtacak bir mahiyet alir.” der.

Türk Tarih Kongresi

“Nisan 1930 yilinda yapilan Türk Ocaklari’nin VI. Genel Kurultayinda Atatürk’ün direktifiyle Merkez Heyeti’ne bagli 16 kisilik bir Türk Tarihi Tetkik Heyeti’nin kurulmasina karar verilmistir. Bu kurum 1935 yilinda Türk Tarih Kurumu adini almistir. Atatürk ve Afet Inan’in tarih çalismalari 1929’da baslamistir. Türk Tarih Kurumu bu çalismalar neticesinde dogmus, kurum ilk kongresini (1931) Atatürk’ün yakin alakasi ve takibi altinda basarmistir. Türk Tarih Tezi ilk olarak bu kongrede ortaya atilmis ve münakasa edilmistir. Türk Tarihinin Ana Hatlari’ni ve Türklerin medeniyete hizmetlerini tetkik etmek ve yazmak vazifesi Tarih Kurumu’nun baslica isi olarak Atatürk tarafindan verilmistir.” [Afet Inan, “Atatürk ve Tarih Tezi”, Belleten, C.3, S.10, 1939, s.243]

26.09.1932 tarihinde Ankara’da Türk tarih profesörleri ve ögretmenlerinin katilmasiyla ilk kez Türk Tarih Kongresi toplanir ve Türk Tarih Tezi bu kongrede ele alinir. Türk Tarih Tezi su temele dayandirilir:

“Türk milletinin tarihi simdiye kadar sanildigi gibi yalniz Osmanli tarihinden ibaret degildir. Türk’ün tarihi çok daha eskidir ve temasta bulundugu milletlerin medeniyetleri üzerine tesir etmistir.”

Bu tez ile Türk tarihi, Etiler, Sümerlerden baslatilmakta ve en eski uygarliklarin Türklerden çiktigi hipotezi ispata çalisilmaktadir.

Bati dünyasi, Türklerin Anadolu cografyasina girip burayi Türkiye haline getirmeye basladiklari tarihlerden itibaren, kendilerinin 1815 Viyana Kongresi’nde adini koyduklari ve siyasî literatüre soktuklari Sark Meselesi’ni uygulama alanina koymustur. Burada hedef sadece devlet olmamistir, bütün Türk varligi olmustur. Türk milleti ve vatanini hedef alan iftiralar yöneltilmistir. Bu iddialari söyle siralamak mümkündür:

1- Türklerin sari irktan olduklari, dolayisiyla Avrupalilara göre ikinci sinif insan sayilmalari gerektigi,

2- Türklerin medenî kabiliyetten mahrum olduklari, dolayisiyla medeniyet düsmani olduklari,

3- Türklerin yasadiklari topraklarin kendilerine ait olmadigi iddialaridir.

“Hasta adam” Kendi Küllerinden Asla Dogmamalidir

Bati dünyasi, Türklerin önce Avrupa ve Balkanlar’dan, daha sonra da Türkiye’den tamamen atilmalari, yok edilmeleri gerektigini düsünüyordu. Ingiliz devlet adamlarindan Gladston, Batinin gerçek niyetini, Türklerin kötülüklerini kaldirmanin tek bir çaresi vardir, o da yeryüzünden vücutlarinin kaldirilmasidir sözleriyle ortaya koymustur. [Azmi Süslü, Atatürk ve Tarih, Atatürk Arastirma Merkezi Yayini, Ankara 1998, s. 136]

Birinci Dünya Savasi’nin ardindan kurulan yeni dünya düzeninde ve dünyanin yeniden paylasilmasi üzerine insa edilen konjonktürde Anadolu’da bir Türk ulusu yaratmak hiç te kolay degildir.

Güçlü lider, üstün irk teorilerinin Bati’da alip yürüdügü konjonktürde Atatürk: “Asla süphem yoktur ki, Türklügün unutulmus büyük medeni vasfi ve büyük medeni kabiliyeti, bundan sonraki inkisafi ile, âtinin yüksek medeniyet ufkunda yeni bir günes gibi dogacaktir” demektedir.

Bu minvalde Atatürk, Türk tarihinin ilmî esaslara göre arastirilmasi, tarih suurunun uyandirilmasi için çalismalari bizzat baslatmistir. Atatürk’ün bu çalismalari üç noktaya yönelmistir. Birincisi, Türk ve Dünya tarihini eski, yanlis, ideolojik yaklasimlardan kurtarmak. Ikincisi, dünya medeniyetine Türk medeniyetinin yapmis oldugu katkilari ortaya çikarmak. Üçüncüsü ise, Türk tarihini ilmî metotlarla modern, orijinal bir tarih haline getirmektir.Bu üç hususu ise Atatürk “tarih, hakikatleri tahrif eden bir sanat degil, belirten bir ilim olmalidir” seklinde ifade etmistir. [Bkz. Türk Tarih Kongresi Tutanaklari.] 

Türk Tarih Tezi’nde Belirtilen Hususlar

1- Türkler, brakisefal ve beyaz irktandir. Beyaz irkin anayurdu Orta Asya’dir

2- Medeniyetin besigi Türklerin anayurdu olan Orta Asya’dir.

3- Anayurtlari olan Orta Asya’dan degisik sebeplerle göç eden Türkler böylece dünyaya medeniyeti yaymislardir.

4- Anadolu’nun ilk yerli halklari da Türklerdir, dolayisiyla buranin ilk sahipleri Türklerdir.

5- Türklerin Islâm Medeniyetine katkilari arastirilmalidir.

6- Osmanli Devleti’nin kurulusu ile ilgili iddialar arastirilmali, gerçek ortaya çikarilmalidir.

Devam edecek:

Haftaya Günes Dil Teorisi ve Türk Tarih Tezi elestirileri, Atatürk Kafatasçi miydi?

 

 

 

 

 


Orjinal Köşe Yazısına Git
— KÖŞE YAZISI SONU —