FATMA CANBULAT ERDEM

Tarih: 03.03.2023 16:38

Yaşlanmamak Elimizde mi?

Facebook Twitter Linked-in

Harvard’lı Psikoloji Profesörü Ellen Langer 70’lerin sonlarında bir deney yaptı. 70-80 yaşlarına girmiş birbirini tanımayan ve kiminde yürüyüş zorluğu, kiminde romatizma nedeniyle bastonla yürüyen sekiz erkek bir manastıra koyuldu. Bu sekiz kişi manastıra girdikleri an itibarıyla etraflarındaki her şey 1959’lara yani kendi gençlik yıllarına aitti. Odalarında bulunan televizyondaki programlar, dinledikleri müzikler, duvarlardaki fotoğraflar dahi o dönemi yansıtıyordu. Onlardan istenen kendilerini belirlenen yıl ve dönem içinde yaşıyor kabul edip, o doğrultuda davranmalarıydı. 

Dönem gençlik dönemleri olduğu için, fiziksel zayıflıklarına ilişkin hiçbir kabul ve şartlandırma içine girmiyorlardı. Artık merdivenleri çıkarken ve inerken kimsenin yardım etmediği, çantalarını taşımadığı, onlara yaşlı “gibi” davranmadıkları bir süreçteydiler. Etraflarında bakacakları “ayna” yoktu. Çünkü kendilerini yaşlanmış olarak görmeleri ve duygusal şartlanmalarının, fiziksel şartlanmalara dönüşüp devam etmesi engellenmeye çalışılıyordu. Tam bir hafta sonra deneklerde, deneye başlamadan önce yapılan ölçümler tekrar edildi.

Deney başlamadan önce parmakları, boyları, kiloları, fiziksel güçleri ölçülen deneklerin her birinin deney sonrası parmaklarında, boylarında uzama, fiziksel güçlerinde artış, bedenlerinde duruş düzelmesi, görme, tatma ve işitme duygularında ise iyileşme görülüyordu. Yapılan çalışma hakkında hiçbir fikri olmayan dört bağımsız gönüllü, kendilerine deneklerin deneyden önce ve sonraki halleri gösterildiğinde, sonrası çekilen fotoğraflarda denekleri iki yaş daha genç gördüklerini belirtmişti. 

Profesör Langer, hafızada azalma, unutkanlık artışı, bünye zayıflaması gibi pek çok şeyin kültürümüze “yaşlanma algısı” olarak yerleştiğini fark etmişti. Bu deneyle zihnin beden üzerindeki etkisini gözler önüne sermişti. Yaşlanma denilen kavramın “insan yapımı” bedeni üzerinde sadece kişinin kendisinin değil, çevresindeki kişilerin bilinçleri ve beklentilerinin de etkili olduğunu göstermek için uğraşıyordu.

Zihnin beden üzerindeki gücünü ve çevre değişiminin yaşlanma üzerine etkilerini görmek adına çok önemli bir deneydi yapılan. Zihnini nereye yerleştirirsen, aslında bedenini de oraya yerleştiriyorsun.

Bir kişinin düşünceleri, tutumları, davranışları, bedeni ve fiziksel sağlığı ile bağlantılıdır. O nedenle sağlıklı hissetmek için, her zaman zihin ve beden arasında dengeli ve pozitif bir bağ kurmamız önemli.

Yararlandığım Kaynak: Misafiriz-Deniz Erten


Orjinal Köşe Yazısına Git
— KÖŞE YAZISI SONU —