HÜSEYİN OKUŞ

Tarih: 10.11.2021 08:30

YOLU BAŞKASI İÇÎN YÜRÜMEK

Facebook Twitter Linked-in

Padisah bir yarisma düzenler. Yarismanin adi yolu en güzel ve en hizli yürüme yarismasidir. Yol ise bir takim taslar, tortular, çakillarla kaplidir/doludur. Haliyle bu yoldan yürümekte öyle kolay bir is degildir. Padisah yolu en güzel ve en hizli yürüyene bir kese altin ödül verecektir. Ve yarisma günü gelir çatar. Padisah, sarayinin balkonundan yarismacilari izlemektedir. Yüzlerce kisinin katildigi yarisma büyük bir heyecanla baslar. Herkes o yoldaki taslarin, köklerin üzerinden atlaya, hoplaya yol almaktadir. Içlerinden bir kisi vardir ki o her ayagina takilan tasi, engeli kaldirarak yolda ilerler. Söyle düsünür; “Benden sonra bu yoldan geçecekler rahat yürüsün. Isine gücüne zamaninda varsin. Bizim çektigimiz sikintiyi onlar çekmesin.” Böyle düsünceler içinde ilerlerken bir tasi daha kaldirir ki altindan bir kese altin çikar ve keseyi alir. Bu sebeplerden dolayi bitis noktasina en son o gelir. Durumu gözlemleyen padisah sen neden geride kaldin diye sorar; “Efendim yol çok bozuktu. Temizleye temizleye geldim. Benden sonrakiler daha rahat yürüsünler diye. Bir tasin altinda da bu kese altini buldum. Buyurun efendim der.” ve keseyi padisaha uzatir. Padisah yarismanin sonucunu açiklar; “Yarismayi bu bir kese altini bulan kazanmistir. Buldugu altinda kendisinindir. Ayrica ödülü olan bir kese daha altini bizden almaya hak kazanmistir.” Diger yarismacilarin bu durum hoslarina gitmedigi gibi itiraz etseler de padisah son noktayi koymustur. “Bu yarismacimiz o yolu kendi için degil baskalari için yürüdü. Sizin hiçbirinizin düsünmedigini ve yapmadigini yaparak önemli bir basari ortaya koydu.” Der ve yarisma tamamlanmis olur.

Dini terbiyemiz, gelenegimiz, örf ve adetlerimiz hepsi insanlara faydali olmak üzere kurulmus, insa edilmistir. Bununla ilgili ayet ve hadislerin yaninda atasözlerimiz, kissalarimiz, sadakayi cariyelerimiz, birçok prensibimiz, birçok anlayisimiz vardir. Aslinda bizi biz yapan, ümmet yapan, bizi büyük bir millet yapan, bu büyük millete ümit baglatan iste hiçbir millette olmayan bu güzel degerlerdir, hasletlerdir. Örnegin; insanimiz yemez yedirir, giymez giydirir. Sofrasinda her zaman misafir olsun ister. Hatta evine misafir gelmediginde üzülür. Benim bu gün ekmegim yemegim kimseye nasip olmayacak mi düsüncesiyle cani sikilir. Bunun neticesinde hep Allah (cc) rizasini ve iyi bir insan olmayi murat eder. Ben nasil muamele edersem, öyle alaka görürüm anlayisiyla yasar. Bu anlayistir bu milleti yillardir dünyanin en cömert insani yapan. Bu duygu ve düsüncelerdir bu milleti dünyanin en duygusal ve en merhametli insani yapan. Bu yüce hasletlerdir bizi ayakta tutan. Yollarin kenarlarina meyve agaçlari dikilir. Gelen geçen yesin, börtü böcek, kurtlar kuslar aç kalmasin diye. Agaçlar dikilir, bir dikili agacim olsun, sadakayi cariyem olsun diye. Çünkü Efend imiz (sav); “Insanlarin en hayirlisi insanlara faydali olandir buyuruyor.”(Buhari, Magazi, 35) Çünkü Peygamberimiz (sav); “Kendisi için istedigini mümin kardesi için istemeyen gerçek mümin olamaz buyuruyor.(Buhari, Îman, 7) Iste bu kaynaklardan beslenen, referansini Kur’an ve Sünnetten alan insan bencil olamaz. Haset sahibi, egoist, nankör, vefasiz, merhametsiz, duygusuz ve düsüncesiz olamaz. Tek basina yemekten içmekten zevk alamaz. Vermeden, dagitmadan, paylasmadan yataginda rahat uyuyamaz. Çünkü bu ümmetin bildigi ve peygamberinden ögrendigi bir usul bir edep -adap vardir. “Birbirinizi sevmedikçe iman etmis olamazsiniz, iman etmedikçe de cennete giremezsiniz.”(Müslim, Îman, 93) Bizim medeniyetimizde îsâr vardir. Digergamlik, komsu hakki, hatta göz hakki vardir. Mekke’den Medine’ye hicret eden muhacire nasil bir kardeslik örnegi gösterildigini kiyamete kadar anlatacak ayetlerimiz vardir.(Hasr,9) Karda kista kurt kus aç kalmasin, göç eden kuslar menziline selametle varsin vb. yüzlerce insani degerlerimiz vardir. Iste bu degerler bizim medeniyetimizin temel tasi, bulundugu mekana vurdugu mühür, kalplerde olusturdugu hakkaniyet ve merhamet bayragidir. Bu gün bu bayragi tasimamak gibi bir lüksümüz olamaz. Hiçbir zaman eskimeyen ve daima ihtiyaç duydugumuz bu degerlerden geri kalmak, insanligimizi yok eder. Bizlere asla yakismaz. Genç nesillere bunlari anlatmak, aktarmak, yasatmak gibi bir mecburiyetimiz vardir. Artik bu bir zorunluluk olmustur. Geride birakacaginiz hos sedaniz, hizmetleriniz, insanliginiz kusaktan kusaga aktarilip gidecektir. Bu durum hem Hak katinda, hem de insanlar yaninda, hakkinizdaki hüsnü sehadetiniz olacaktir.

Attigimiz her adimi, aldigimiz her nefesi, yaptigimiz her isi insanlara faydam dokunsun, yararim olsun diye yapabiliyor isek dogru yoldayiz demektir. Unutmayalim ki bizden öncekiler bizim için çalistilar, o tasli yollari, zor hayati, bütün sikintilari bizden sonrakiler rahat etsin diye yaptilar/yasadilar. Bizden sonrakiler bize, “Allah razi olsun” desinler diye düsündüler. Hayallerini yüreklerinde büyüttüler ve uyguladilar. Dünyanin her yerinde bir kardesinin ayagina diken batsa, tas degse onun sancisiyla kivrandilar, onu dert edindiler. Yeri geldiginde Ilahi Kelimetullah için geregini yapmaktan; canlarini, mallarini vermekten asla geri durmadilar. Tipki Asim b. Sabitler gibi. Ve onlari yillar sonra Asimin nesli diye tanimlayan Mehmet Akitler gibi.

Bir baska yazimizda bulusmak üzere, Allah’a emanet olunuz.


Orjinal Köşe Yazısına Git
— KÖŞE YAZISI SONU —