Yasar KARADUMAN
Çanakkale Savaslari'nda tutulmus birçok günlük var. Hem Ingiliz hem de Osmanli askerleri yasanan savaslari gün gün defterlerine kaydetmisler.
Jonathan King'in Is Bankasi Kültür Yayinlari'ndan çikan 'Gelibolu Günlükleri' bunlardan biri. Bir digeri ise 'Meçhul Subay' kitabi. Bir Osmanli subayinin günün gününe tuttugu savas günlükleri...
Biri safak vakti Çanakkale'ye hücum ediyor; digeri ise var gücüyle bu hücuma gögüs geriyor. 25 Nisan'daki Anzak çikarmasini iki asker günlüklerinde söyle anlatiyorlar:
Çanakkale Savaslari esnasinda ' Cepheden Cepheye' ismiyle günlük tutan muhariplerden, Mümin Mustafa hatiralarinin bir yerinde söyle der: '…Ah bir damla sirke. Bir parça seker ne enfes bir seymis. Dünyanin bu nefis gidalarini görmesek, kokusunu duymak da yetisir. Ah bir tabak salata!'
Çanakkale’de çarpisan askerlere verilen çok cüz’i miktardaki maasi bile;“Tütünü ve yemegi bulduktan sonra ne yapacagiz biz parayi” diyerek reddedenler olmustur.
“…Bazi askerlerin ayaginda iple tutturulmus çariklar bulunuyordu. Bazilari ayaklarina çaput baglamisti. Kiminin ayagi ise çiplakti. “Erat için istenen sayida haki üniforma bulunamamisti. Bu erler kendi giysileri ile hizmet etmek zorunda kalmislardi. Birliklerin büyük bir bölümü kaputsuzdu. Özellikle ayakkabi yoklugu duyuluyordu. Dayanikli ayakkabi azdi. Eratin pek çogu çarik giyiyordu. Bir bölümü ise daha perisandi. Yalin ayak yürüyenler vardi. Çamasir durumu da iyi degildi. Köyünden kentinden getirdigi esya, kullanilmis ve yenilemek olanagi bulunamamisti. Böylece er, yirtik ve acinacak durumdaki giysisini iç çamasirsiz giymek zorunda kalmisti.”
Çanakkale savasinin cephe gerisinde de öyle seyler yasanmistir ki; düsman askerlerini bile etkilemis ve günlüklerine yazdiklari bu aci hatiralar yillar sonra torunlari tarafindan anlatilmistir.
Dedesinden Çanakkale’yi dinlemis
Üniversiteli bir Anzak kizin anilari:.
Dedem söyle anlatmisti;
Türk siperleriyle aramiz çok yakindi, öyle ki ates kesildigi zaman kisik sesle konusur ve gürültü yapmamaya çalisirdik.
Neredeyse her gece ayni saatlerde Türk siperlerinden bir ses yükselirdi. O Türkün söyledigi müzigin ne oldugunu ve ne dedigini hiç birimiz anlamiyorduk. Ama öyle içli ve dokunakli söylüyordu ki dinlenmeye doyamiyorduk. Hatta diger siperlerden de bu müzigi dinlemeye gelen arkadaslarimiz olurdu. Her aksam Türkün söyledigi müzigi kaçirmiyor ve hepimiz etkileniyorduk. Gündüz savastigimiz insanin gece söyledigi türküyü dinlemek ilginç ama gerçekti. Yine bir aksam konser bekler gibi Türkün söyleyecegi türküyü bekledik ama o bosunaydi. Türk siperlerinden ses çikmadi. Ikinci aksam üçüncü aksam da ses çikmayinca Türkçe bilen arkadasimiza kisaca O meçhul askerin neden artik türkü söylemedigini yazip bir tasa baglayarak Türk siperlerine attik. Çok geçmeden yüregimizi yakan bir cevap geldi. Tasa sarili kagidi açigimizda su ifade vardi. “O arkadasimizi geçen hafta vurdunuz”
Mustafa Kemâl,
Bombasirti muharebelerini söyle anlatir:
'Karsilikli siperler arasindaki mesafe sekiz-on metre, yani ölüm muhakkak... Birinci siperdekilerin hiçbirisi kurtulmamacasina düsüyor. Ikinci siperdekiler onlarin yerine gidiyor. Fakat ne kadar imrenilecek bir sogukkanlilik ve tevekkül ile biliyor musunuz? Öleni görüyor, üç dakikaya kadar ölecegini de biliyor ve en ufak bir çekinme bile göstermiyor.
Sarsilmak yok... Okuma bilenler Kurani Kerim okuyor ve cennete gitmeye hazirlaniyorlar. Bilmeyenler, kelime-i sahadet çekerek yürüyorlar. Iste bu, Türk askerindeki ruh kuvvetini gösteren hayret ve tebrike deger bir örnektir. Emin olmalisiniz ki, Çanakkale Muharebesini kazandiran bu yüksek ruhtur.'
Kaynak: Sükrü ERKAL, Çanakkale Cephesi Harekati, Genelkurmay Basimevi, Ankara, 2002, s. 83
Komutayi Mustafa Kemal’e Verdim
'Anafarta mintikasinda toplanan bütün birliklerin komutasini, Ariburnu Cephesi’nin kuzeyindeki 19. Tümen Komutani Albay Mustafa Kemâl Bey’e verdim. 10 Agustos ögleden önce Kocaçimen Dagi’nin zirvesine ve bitisigindeki Conkbayiri’na en yakin Ingiliz piyade mevzilerine karsi Mustafa Kemâl’in bizzat idare ettigi bir hücum sonucunda, düsman piyadesi epeyce geriye püskürtülmüstü.'
Kaynak: Liman von Sanders, Türkiye’de Bes Sene, Yeditepe Yayinevi, Istanbul 2006, s. 112-113
10 Agustos1915
ta, sabahin alacakaranliginda, Mustafa Kemâl’in komutasi altinda yeni bir saldiri baslatildi. Emrindeki birlikler, ölüme meydan okuyan bir cesaretle tepeye saldirdi ve geriye hizla çekilen hasmi takip etti. Agir kayiplar, zaferden daha çok yararlanilmasini engelledi. Ingilizler daha 48 saat önce zafere çok yaklasmisken önceden hesapta olmayan faktörler ve Türklerin ölümü hiçe sayan kahramanligi, onlarin elinden zaferi çekip almisti.'
Carl Mühlmann, Çanakkale Savasi, Timas Yayinlari, Istanbul
Anadolu Neferi
''Ancak bütün bu güçlüklere karsi koyma imkânini, sadece Anadolu neferinin direnme azmi, tahammülü ve kanaatkârligi saglayabilmistir. Ilk basarisini Trablusgarp’ta kazanmis olan Mustafa Kemâl Bey, sorumluluk almasini seven görevine bagli bir komutan karakterine sahipti. Kendisi 25 Nisan sabahi 19. Tümen ile kendi karariyla muharebeye müdahale ederek düsmani sahile kadar sürmüs ve bundan sonra üç ay durmaksizin, kirilmaz bir dirençle siddetli taarruzlara basariyla karsi koymustu. Kararlilik ve çaliskanligina tamamen güvenebilirdim.'
Liman von Sanders, Türkiye’de Bes Sene, Yeditepe Yayinevi, Istanbul
'Türkler genel olarak
Çok mükemmel askerdirler.
Burada kastedilen Anadolulu olanlardir. Bunlar özellikle savunmada takdire deger derecede dayaniklidir. Sed ül Bahir’de sag kanadimdaki Alay 7 Agustos 1915’te üç kez ön hatti kaybetti ve üç kez de karsi saldiriyla aldi. Türklerin taarruzda yararli olmadigi iddiasi asilsizdir.'
'Türk askeri subayini önde görmek ister ve bu tüm ordunun bir talebidir. Türk askerinin kanaatkârligini tasvir etmek mümkün degildir, o her gün bir ekmek ve bir avuç dolusu zeytinle hiç sikayet etmeden haftalarca beslenebilir.'
Kaynak: Çanakkale Savaslarinda binbasi rütbesiyle görev yapan Alman General Heuck
“Mustafa Kemal Görmüstü”
'Mustafa Kemâl’in savasi sevk ve idâre konusunda gösterdigi sasirtici basarilar silsilesi bu tarihten (Çanakkale muharebelerinden) sonra baslar. Ne Liman von Sanders’in ne de diger kumandanlarin göremedigini o görmüs, Gelibolu Yarimadasina ancak Conkbayiri ile Kocaçimen yoluyla hâkîm olunabilecegini O anlamisti. Eger, müttefik devletler burayi ele geçirebilselerdi, bütün Bogaz’a hâkîm olurlar ve 20 km.lik bir çevreyi istedikleri gibi top atesine alabilirlerdi. Küçük rütbeli ama dâhi bir Türk subayinin orada bulunmasi, Itilâf Devletleri için harbin en büyük talihsizliklerinden biri oldu.'
(Hans Kannengiesser, Bir Alman Albayinin Gözünden Çanakkale, Timas, Istanbul 2009,
9149,03%-0,82
38,47% -0,03
43,88% 0,02
4058,07% -1,14
6573,82% -0,51
Ordu
30.04.2025