Hamas Genel Sekreteri Kemal Ebu Avn İstanbul’da Filistin Davası destekçileri ile bir araya gelerek 7 Ekim Aksa Tufanı’ndan bugüne kadar olan iki yıllık gelişmeleri anlattı ve Gazze’de mücahitler ümmet için savaştılar ve büyük bedel ödediler, destek verenler de onlarla birlikte savaşa katılmış gibilerdir dedi.
Hamas Genel Sekreteri Kemal Ebu Avn, Gazze’de üniversite rektör yardımcısı bir akademisyen, Hamas yönetiminin milli eğitim bakanı, tüm Hamas liderleri ile yakın çalışma arkadaşı, direniş hareketinin mücahitlerinden, büyük bedeller ödemiş bir şahsiyet. Hapislerde kalmış, cihadın bir parçası olmuş, yaralanmış ve Türkiye’de tedavi görmüş, Direnişi yöneten Liderlerden biri olmuştur. Mütevazı, cesur, fedakâr bir şahsiyet olan Ebu Avn zaman zaman direnişe destek verenlerle bir araya gelip, en sağlıklı bilgileri aktarmaya devam ediyor.
7 Ekim Aksa Tufanı nedir, nasıl oldu?
M. Hasan Öz ile beraber Filistin direnişinin destekçileri ile bir araya gelen Hamas Genel Sekreteri Ebu Avn buluşmada önce 7 Ekim 2023’te gerçekleştirilen Aksa Tufanı operasyonu ile ilgili özet bilgi vererek kamuoyunda yanlış algının düzeltilmesi gerektiğine dikkat çekti. 7 Ekim girişimi bir zulmün başlangıcı değildir, aksine bir zulmün sonucudur diyen Hamas Genel Sekreteri, İsrail’in yıllardır devam eden zulmünün gittikçe dayanılmaz hale geldiğini ve daha büyük zulüm planlarının başlama kararları verdikleri anda gerçekleştirildiğini ifade etti.
Hasan Öz’ün buluşmadan aktardığı bilgilere göre Ebu Avn bu konuda yaptığı açıklamada şunlardan bahsetti:
“İsrail Filistin Halkına yönelik yıllardır sürdürdüğü zulmü ve işlediği insanlık suçlarını artırarak yeni ve büyük bir zalimce plana karar vermişti. Bu plan aniden Gazze’ye girip iki ay içerisinde Gazze halkını topraklardan sürmek ve Gazze topraklarını yerle bir etmekti.
Mücahitler aslında 7 Ekim’de Gazze’nin etrafında örülen sınırı aştıklarında İsrail’in topraklarına değil, işgal edilmiş kendi topraklarına girmiştir. Bu ümmetin onurunu korumak için yapılmış bir operasyondur. Allah CC “Şüphesiz sizin Ümmetiniz tek bir ümmettir. Ben de sizin Rabbinizim…” demektedir. Mücahitler ümmet için savaştı.
İsrail ordusu için dünyanın altıncı sırada büyük ordusu var deniyordu. Ancak Hamas Kassam Tugaylarından 1300 kişi bu büyük İsrail ordusunun en büyük Gazze Tugayı’nı birkaç saat içerisinde yok etti. Aslında bu ordu örümcek ağından daha zayıftır bizim için. Arkasında dünyanın tüm batılı ülkeleri olmasa kısa zamanda yok edilebilir durumdadır.
Operasyonumuzun ilk saatlerinde İsrail hükümeti de çöküverdi. ABD ve tüm batı ülkeleri hemen bölgeye geldi ve görülmemiş desteklerle sanki Gazze büyük bir nükleer gücü olan devletmiş gibi düşünülerek saldırıya geçtiler. İki ay içerisinde Gazze’yi yok edeceğiz dediler. Ancak kâinatın ve bu toprakların sahibi Allah’tır, bunu göz ardı ettiler.
Bu savaş batı alemi ile İslam aleminin durumunu ortaya koydu
Bu savaş sadece Gazze ve İsrail arasında olsaydı bir haftada 2 milyonluk Gazze halkı İsrail’i yener ve teslim alırdı.Ya da, Gazze ile birlik olup sadece bir Arap ülkesi veya İslam ülkesi savaşa girseydi bir iki ayda aldığı desteğe rağmen Gazze halkı İsrail’i teslim alırdı. Ama Arap ve İslam ülkeleri bunu yapamadı ve sessiz kalma açısından kol kola girdi. Maalesef batı bütün kâinata hükmedeceğini düşünüyor, İslam âlemi de buna inanıyor. Bu psikolojik olarak ümmetin tam bir çöküşüdür.
Durum sizin gördüklerinizden daha vahim ama gazze halkı acılarımız nimettir diyor
Gazze’nin yarası çok derindir. Sizin televizyonlardan gördüklerinizden çok daha vahim bir durum söz konusudur. 70 bin şehit, 10 bin kayıp ve 150 bin yaralımız var. Tamamen yok olmuş aileler, çokça sayıda yetimler, çokça sayıda dullar, tamamen yıkılıp yok edilen altyapı, kurumlar, binalar, yerle bir edilmiş şehirler, oradan oraya çok zor şartlarda göç edip duranlar, çok acı hikâyeler ve anlatılması çok zor yaşanmışlıklar var. İşgalci güçler intikam, ölüm tutkusu ile herkesi öldürmek suretiyle ve çok büyük savaş suçları işleyerek sonuç almayı düşünüyorlar. Bütün bunlara rağmen Gazze halkı şunu söylüyor: Şehitlik ve gazilik Allah’ın bize verdiği nimetlerdir. Acı çekiyoruz, yaramız derindir ama bu kutsal yolculukta, mübarek bir direnişte Allah’ın bizi seçtiğine inanıyoruz. “Allah gerçekten iman edenleri ortaya çıkarmak ve sizden şehitler edinmek için böyle yapar. Yoksa zalimleri sevmez. “ ayetine göre seçilmiş olduğumuzu düşünerek başımıza gelenleri nimet olarak değerlendiriyoruz.
Anlatmayacaktım ama sorduğunuz için söylüyorum, 7 Ekim operasyonundan bir gün sonra benim dört katlı evim saldırıda yok oldu. 3 oğlum, 8 torunum ve çok sayıda yakın akrabalarım şehit oldu. Bunun ne kadar acı olduğunu tahmin edemezsiniz. Ancak bu bir ticarettir Allah ile bizim aramızda. Biz buna razıyız. Şu anda iki milyon iki yüz bin Gazzeli’nin evleri yaşamaya elverişli değildir. Her yer vuruldu ve yıkıldı.
Şimdi daha çok desteğe ihtiyaç vardır, Osmanlı Sultanı Abdülmecid önemli bir örnektir
Şu an tam da çok büyük bir desteğe ihtiyaç olduğu zamandır. Durum, ayeti kerimenin ortaya koyduğu gibidir. Ümmet üzerine düşeni yapmaz ise Allah razı olmaz. “İnkâr edenler birbirlerinin dostlarıdır, yardımcılarıdır. Eğer siz aranızda dost, yardımcı olmazsanız yeryüzünde fitne, kargaşa ve büyük bozgun çıkar. “ ayetinde olduğu gibi bir vebal ve sorumluluk vardır.
Osmanlı sultanı Abdülmecit İngiltere İrlanda’yı kuşatınca İrlanda’ya destek olmak için büyük maddi destekte bulundu. Onlar bu destek sayesinde kuşatmadan kurtulmuştur. Bugün İrlanda’da birçok önemli törenlerde kendi bayrakları yanında Türk bayrağı da göndere çekilmektedir.
Şu andaki durumumuz bu cihadda pay sahibi olmak isteyen Müslümanlar için bir fırsattır. Gazze halkı ihlâsla ve fedakârlıkla büyük bedel ödedi. Ümmetin görevi de bu bedeli ödeyenlere destek olmaktır.
Gazze’ye destek verenler kendine destek olmuş demektir
BUGÜN Gazze çok muhtaç duruma düşmüştür. Gazze ümmetin çok önemli bir parçasıdır. Ümmet bugün bunu çok iyi idrak etmek mecburiyetindedir. Gazze halkına bugün verilebilecek her destek, destek verenlerin kendilerine verdiği destek anlamına gelmektedir. Vebaldir, sorumluluktur bu durum ki, destek verenler bizzat bu mübarek cihadın içerisinde yer almış gibi değerlendirilecektir.
Gazze’de kıyametin bir sahnesi vardır adeta.
Barış anlaşmasında tuzaklar vardı, oyunu bozmak zorundaydık
Bizler savaşın başından beri kan şelalelerinin akışının bitmesini istiyorduk. Netenyahu öncelikle şahsi ve siyasi nedenlerle, sonra da dini ve Siyonist ideolojileri nedenleriyle savaşın bitmesini istemiyordu. Savaş biterse seçimi kaybedecek ve ayrıca suçlandığı için ceza alacaktır.
Son zamanda ateşkes önerileri vardı. Bu öneriler ABD’den geliyordu. Netenyahu ise bunları sürekli önlüyordu. Anlaşmalar yapılamayınca ve savaş devam ettiği sürece ABD silah göndermeye devam ediyor.
Son girişim Trump’ın 20 maddelik anlaşma girişimidir. Baktık ki her madde mayınlarla ve tuzaklarla dolu. Gazze halkının göç etmesi isteniyordu. Ancak bizler şu anda çok zor bir aşamadayız. 7 Ekimin hemen sonrası böyle bir teklif gelse, ayaklarımız altına alır ve hemen reddederdik. Şimdi durum oldukça kritiktir. Netenyahu’yu Birleşmiş Milletler Genel Kurulunda 190 ülkeden sadece 9 ülke temsilcisi dinledi. ABD bu durumu görünce O’nu hemen güvence altına almak istedi. Trump sadece kendi geleceklerini düşünen İslam ülkeleri yöneticilerini de yanına alarak bir anlaşma peşine düştü. Eğer Hamas hemen bu anlaşma teklifini reddetseydi, İslam ülkeleri bizi oyunbozan olarak ilan edip aleyhimize tavır alacaklardı. Biz bu oyunu bozmak zorundaydık.
Hamas’ın dâhiyane hazırlanmış cevabı
Hamas teklif edilen anlaşma metnini üç gün boyunca altışar saatlik müzakerelerle değerlendirdi ve inceledi. 6 Hamas yetkilisine cevap verilmesi için yetki verdi. Onlar da çok zekice bir cevap hazırladı ve tuzaklar bertaraf edilmeye çalışıldı. Trump 72 saat mühlet vermişti. İsrail’de Cuma ve cumartesi tatildir. Devlet de tatilde olduğu için bizler cevabı Cuma akşamı verdik. Trump hemen cevabımızı onayladı ama İsrail çok şaşırdı ve çok kızdı bu gelişmeye. Cevabımızda dâhiyane bir durum vardı ve basın bunu yakalayamadı ve yansıtamadı. Anlaşma cevabında sadece Hamas ile ilgili teklif maddelerine cevap verildi. Esir takası ve barış anlaşması maddelerine olumlu cevap verildi. Filistin ile ilgili diğer maddelere cevap verilmedi. Bütün batı ülkeleri kendi aralarında İslam dünyasına karşı koalisyon olmuş ve birlik içinde hareket ederken, İslam dünyası yöneticileri leyla diye şarkılar söylemeye devam ediyorlar İsrail Gazze liderlerinden oluşan esirleri serbest bırakmadı. Aracı ülkeler ne yazık ki bu konuda ısrarcı olamadılar. Israr edebilselerdi, bırakılabilirlerdi.
Mesele silahları teslim değil, ümmetin onurunun teslim alınma çabasıdır, gazze halkı asla teslim alınamayacaktır
Bu süreç çok kolay bir süreç değildir. Ancak bizim çok uzunca süredir direnişimiz ve büyük tecrübelerimiz vardır. Dayatılan anlaşmada durum zora sokulmak isteniyor. Hamas liderliği her dayatılan şeyleri kabul etmeye kalksa Gazze halkı asla kabul etmez. Gazze’nin silahlı kuvvetleri, her evin ellerinde silahları olan insanlarının başkaldırısı ile karşı karşıya kalınacağı muhakkaktır. Gazze halkı asla teslim olmaz ve teslim alınamaz. Burada mesele silahları teslim etmek değildir. Topyekûn bir milletin ve ümmetin onurunun teslim alınması çabası meselesidir. “
Hamas Genel Sekreteri Kemal Ebu Avn bilgilendirme toplantısı sonunda direniş hareketine destek veren dinleyicilerine teşekkür ederek, zaferin kutlanacağı günlerde buluşma ve cennette de buluşma duasıyla konuşmasını bitirdi, destekçi grubun üyelerinin tek tek ellerini sıkarak görevi başına döndü.
Ünye Kent / Haber Merkezi
11007,37%0,81
42,52% 0,07
49,55% -0,06
5743,85% -0,15
9322,75% 0,27
Ordu
07.12.2025