Nedim Tasoglu
Emekli Baskatip
1959 Yilinda ilkokula basladim, Ünye’de Kaledere ilkokulu, Anafarta ilkokulu, Inönü ilkokulu Meçhulasker ilk okulu ve Atatürk ilkokulu olmak üzere toplam 6 ilkokul vardi. O yillar ilkokul 5 yil ögrenim veriyordu.
Benim oturdugum (o zamanki adi ile Nuriye köyü)Nuriye mahallesine en yakin okul olan Kaledere ilkokuluna beni kayit yaptirdilar.Abeyim olan Metin Tasoglu’da ayni okulun 2. sinifa gidiyordu.Ilkokul 1.sinifa ilk gittigim günü hiç unutamam.Ilk gün,benimle birlikte okulu baslayan amcamin oglu Musa Tasoglu’nu ve beni abeyim ile birlikte annem okula götürdüler.Ilk günün heyecani ile okulda ne oldugunu pek bilemiyorum.Ancak okuldan eve gelirken çok yagmur yagiyordu, eve gelene kadar çok islandik.
Evden okula birbuçuk saatte gidiyorduk.O tarihlerde köyümüzün ilerisinde bulunan Yazkonagi (Lahna )köyünde okul olmadigindan o köyden okula giden ögrencilerde bizim gibi yaya olarak okula gidiyorlardi.Onlar, evlerinden bizden çok önce çikiyorlar,biz de evimizin yanindan geçen yolda , belli bir yerde onlari bekliyor hep birlikte okula gidiyorduk..Yolumuz tenha oldugundan okula gidip gelirken korkuyorduk.Sabahleyin okula giden ögrenciler yolda bulusup okula hep birlikte gidiyorduk.Fevziçakmak mahallesi Kefeli camii yanina geldigimizde Fatsa tarafindan Denizbükü köyü,Günpinari köyü ve diger köylerden gelen ögrencilerde bize katiliyordu. Köprübasina geldigimizde , Gürecili ,Dösemedibi ,Saylan ve Taflancik köylerinden gelen ögrencilerde bize katiliyorlardi.Niksar caddesine geldigimizde de Saraçli mahallesinden gelen ögrenciler de bize katiliyor, büyük bir gurup halinde okula gidiyorduk.Saraçli mahallesinden gelen ögrencilerin okula gitmeleri için simdiki pazaryerinden geçmelerine imkan yoktu.Mutlaka Hükümet caddesinden Büyük Caminin önünden geçerek okula gitmek zorunda idiler.
Okula gittigimiz yillarda Fevziçakmak mahallesindeki sahil yolu yeni yapiliyordu.Araçlar iç yoldan yani simdiki Fevziçakmak caddesinden geçiyorlardi.Bize annem ,babam sakin deniz kenarinda yeni yapilan yola çikmayin ,orada yol çalismasi var,size bir sey olur ,dediklerinden dolayi biz devamli olarak iç yoldan gelip gidiyorduk.Okuldan çikip eve giderken yanimizda birlikte gittigimiz arkadaslarimiz ile oyun oynuyorduk,bir kismimiz Fatsa istikametinden gelen araçlari sayiyor,diger kismimizda Samsun istikametinden gelen araçlari sayiyorduk.Hangi taraftan fazla araç gelirse diger taraftaki arkadaslari yendik diye bagiriyorduk.Zaten gidecegim yol boyundan 3 veya 5 tane araç geçiyordu.Sabahleyin okula gelirken en çok korktugumuz yerlerden birisi, Fevziçakmak mahallesinde simdiki Orman Isletme Müdürlügü ve Fevziçakmak ilkokulunun bulundugu yerde bulunan Kürt mezarligi ismi ile bilinen çok eski bir mezarlik idi.Mezarligin içinde sarmasik sarilmis bulunan büyük akasya agaçlari , bas ve ayak uçlarinda yüksek taslar bulunan mezarlar vardi.Buradan geçerken korkuyorduk,Fevziçakmak mahallesinde, kefeli camii ile Tabakhane köprüsü arasinda 10 ve 15 tane ev vardi.Simdiki Fevzi Çakmak pazarinin kuruldugu yer tamamen misir tarlasi idi.Kirkevler yeni yapiliyordu. Fevziçakmak Polis Karakolunun bulundugu yerde ,”Rusenlerin “ diye bilinen çömlek firini vardi.Burada çamurdan tugla, çömlek ve Ünye kiremidi yapiliyor.Kirkevlerin tuglasi da burada yapildi.Bir taraftan öküz arabalari ile tashaneden getirilen taslar kirilip firinda yakilarak kireç yapiliyordu.Bu nedenle Fevziçakmak mahallesi “kireçfirini” olarak biliniyor.Burada isçiler çalisiyor,bizde okula gidip gelirken onlarin çalismalarina bakiyorduk.Kefeli camii sapagi, Atabak geçidi ,Polis karakolunun yanindan ve eski lastik fabrikalarinin bulundugu yerden olmak üzere sahil yolunun altindan 4-5 yerden iç taraftaki yolun suyu , büzlerle denize akiyordu.Deniz çok dalgali oldugu zamanlar dalga suyu sahil yolunun altindaki büzlerden geçerek iç yolu kadar geliyordu. Iç yol çok bozuk idi araçlar geçerken kendimizi kenara almak zorunda kaliyorduk.Mezarligin yanindan geçtikten sonra köprübasina dogru gelirken hemen yolun kenarinda tabakhane vardi.Tabakhanede hayvan derisi isleniyordu,yigili halde tuzlanmis deriler vardi.Islenen deriler kurumasi için tahtalara çakilip güneste kurutuluyordu.Öyle bir pis koku vardi ki biz oradan geçerken burnumuzu tutuyorduk.Deri kokusu lastik fabrikalarinin konusu ile karisiyordu.Köprünün basinda ,yolun saginda ve solunda olmak üzere üç tane lastik fabrikasi vardi.Lastik fabrikalari da çok kötü kokuyordu.O tarihlerde lastik fabrikalarindaki motorlar elektrikle degil mazotla çalisiyordu.Motorlar çok gürültü çikartiyordu.Lastik fabrikalarinin yanindan geçerken de korktugumuz sey,fabrikanin kazanindan sitim denilen sicak suyunun bosaltilmasi sirasindaki çikan acayip ses idi.Çok korkunç bir ses yapiyordu.Lastik fabrikalarinin yaninda dükkanlarda elma aliniyordu.Ünye’de hemen her yerde elma alinan dükkanlar vardi,bu dükkanlara elma magazasi deniliyordu.Magazada çalisan kadinlar elmalari kasalara dizip kasaliyor,daha sonrada elmalar kasalarda gemilerle Istanbul’a götürülüyordu.Elmanin yaninda dükkanlarda ip yapmak için kendir, tane fasulye ,kasalarda saman içinde yumurta aliniyordu.Bunlarda Istanbul’a gönderiliyordu, elma magazalarinin yanindan elma kokusundan geçilmiyorduk.Oraya geldigimizde elma yemek istiyorduk.Tabakhane köprüsünden geçip Ünye istikametine gelirken yolun hemen solunda irmagin kenarinda hayvan pazari vardi.Hayvan pazarinin orta yerinde büyük bir çinar agaci vardi, hafta günleri burada hayvan satilirdi.Köprübasinda yolun saginda ve solunda ,sehre kadar 10-15 kadar ev vardi.Iç kisimlar bos misir tarlasi idi.Avcilar otoparkin yaninda bulunan çamlikta üç tane büyük çinar agaci vardi, çinar agaçlari Fiskobirligin önünden asagiya dogru siralanmisti. Buraya üç kavaklar dibi denirdi. Agaçlarin bir tanesi çam agaçlarinin içinde halen duruyor. Agaçlarin bulundugu yere Akkus kereste Fabrikasindan kamyonlarla getirilen firinlanmis gürgen keresteleri yigilir, yigilan keresteler deniz kenarinda büyük deniz motorlarinin arkasina çelik halatlarla baglanmak suretiyle açikta bulunan gemiye götürülürdü.Okula gelip giderken biz bunlari seyrederdik.
Niksar caddesinde ,Saglik ocagi ve sehir stadindan sonra pek ev yoktu.Büyük camiye dogru gelirken yolun sol tarafinda baraka dükkanlar ,sag tarafinda ise birkaç tane ev vardi .Büyük caminin yanindan okula dogru giderken simdiki pazar yerine bakamiyorduk.Pazar yeri (simdiki Belediye dükkanlari saglik ocaginin yanina kadar ) tamamen mezarlik ve mezarlarin aralarinda büyük agaçlar vardi. Orada yolun sag ve solunda iki tane han vardi,Pazar yeri tarafindaki han , Arifin hani (Arif Özalp’in hani))idi,diger han ise hatirladigim kadari ile Soytürk’lerin hani idi.Hanlarin yanindan geçerken ,hanlarda at , esek ve öküz hayvanlarinin ayaklarina çakilan nallari dövdüklerinden devamli olarak çekiç sesi vardi.Biz geçerken onlarin nal dövmelerini seyrederdik,Arifin haninin yanindan pazaryerine dogru mezarligin kenarina hayvan baglaniyordu. Pazara at ve esek ile gelenler ve öküz nallatmaya gelenler hayvanlari hanin yanindaki hana ait yere bagliyorlardi.Karsiliginda da hayvani alirken han sahibine para veriyorlardi.Hana ait yere hayvan baglamayip baska yere hayvan baglayanlarin hayvanlarinin ipleri çözüp hayvanlari saliyorlardi..Pazaryerinden gelen su hanlarin yaninda bulunan ve üstü kubbe seklinde kapali olan bir kanala akiyor bu kanalda Belediye sinemasinin yanindan denize akiyordu.Eski büyük caminin etrafinda ayakkabi satan ve tamir eden dükkanlar vardi.Kaledere ilk okulunun önünden Çinarlik mahallesine baktigimizda ,Mehmet Akif Ersoy Ilkokulunun bulundugu yerde büyük bir mezarlik ve mezarlikta selvi agaçlari.
Ilk okulda okurken son derste bize süt veriyorlardi. Okulda Rasim amca (Rasim Aydinli) ve Melek Teyze dedigimiz iki tane hizmetli vardi.Hizmetliler son derse yakin bir zamanda büyük kazanlarda su kaynatiyor,kaynayan suyun üzerine de Amerikan yardimi olan süt tozunu karistirarak döküyor ,daha sonra süt kivamina geldikten sonra büyük demliklere koyarak siniftan giden nöbetçi ögrenciye veriyorlardi Nöbetçi ögrenci de sinifa getirip bize dagitiyordu.Her ögrencinin çantasinda küçük bir bezden yapilma agzi bagli torba , içinde seker ,çay kasigi ve birde plastik bardak oluyordu.Plastik bardak olmasinin sebebi cam bardak çantada kiriliyordu. .Nöbetçi ögrencinin bardaga koydugu süte seker karistirip içiyorduk. Sütün yaninda incir kurusu, üzüm kurusu bazen paket halinde sana yagi ve yuvarlak ekmek veriyorlardi.Biz verilen yiyeceklerin hepsini yiyemiyorduk,yemedigimizi çantamiza koyup eve götürüyorduk.Ögretmenimiz bize sütü mutlaka içmemiz gerektigini söylüyor.Süt içip içmedigimizi kontrol ediyor içmeyene bagiriyordu.Bizim inek hayvanimiz oldugundan ve onun sütünü içtigimden süt tozu ile yapilan sütü degisik bir kokusu oldugundan dolayi içemiyordum, sütü bardagima aliyordum , bir miktar arkadaslarima verdikten sonra çok az içiyordum.
Ilkokul birinci siniftan 4.sinifi kadar ögretmen Avni Mutlu bizi okuttu,4 sinifta baska okula tayin olmasi nedeniyle bizi Hilkat Toker isimli bir bayan ögretmen okuttu,Avni Mutlu benim teyzemin esi idi,4.sinifta okuldan ayrilmasina çok üzülmüstüm. O tarihte Basögretmenimiz Osman Öztuncer, diger ögretmenler ise hatirladigim kadari ile Aydin Hasdemir,Turgut Fahri Özden,Ziya Kurt ,Hikmet Çevik vardi.
Son ders okuldan çiktiktan sonra hemen bir araya toplaniyorduk, aynin geldigimiz gibi guruplar halinde evimize gidiyorduk.Sabahçi oldugumuzda evden karanlikta çikiyorduk, ögleden sonraci oldugumuzda da gece karanlikta eve gidiyorduk.Bes yilim böyle geçti. .
Besinci sinifta okul bitince karne almadim,okul tatil olduktan bir hafta sonra iki üç gün ara ile bes yil içinde gördügümüz tüm derslerden sözlü olarak sinava girdik.Sinifta ögretmenler ,bizi okul numarasina göre sinava çagiriyorlardi.Sinava girmeden önce hep abdest aliyor , abdestli olarak sinava gidiyorduk.Sinavda basarili olamayanlar besinci sinifi bir yil daha okumak zorunda idi.O yil besinci siniftan hiç sinifta kalan olmadi hepimiz mezun olduk.
ILKOKUL YILLARI
Kayit oldum gidiyorum ilkokula,
Gidiyorum ama içimde büyük bir heyecanla,
Çikti karsimiza ögretmenimiz Avni Mutlu ,
Onu gördügüm an içimi sardi bir korku .
Sinifa girdi ismimizi sormaya basladi ögretmen,
Heyecandan adeta yerimde duramiyordum ben,
Ismimi söyledikten sonra biraz rahatladim.
Ilk günü böyle baslayip sekiz ayi atlattim.
Ders yili sonunda almistim ki karnemi
Hemen baktim sinifimi geçip geçmedigimi.
Birde okudum ki sinifimi geçmisim.
O zaman içinde yükseldi okuma sevincim.
9404,43%0,26
38,00% 0,07
41,74% 0,71
3670,58% 0,82
6048,57% 0,00
Ordu
08.04.2025