“İntihar söylemlerini ciddiye alın!”

“İntihar söylemlerini ciddiye alın!”

Ünye Neva Psikoloji sahibi Klinik Psikolog Hüseyin Saka, “İntiharın toplumsal bir sorun haline dönüşmemesi açısından hepimize görev düşüyor!” diyerek çevremize duyarsız kalmamamız gerektiğini vurguladı.

Dünyada 45 saniyede 1 kişinin intihar edip hayatına son verdiğini vurgulayan Saka, “Zaman zaman insanların hayatına son vermeyi düşündüğü, hayatın anlamsız olduğunu dile getirdiği anlar olabilir. Bu anlar aslında yardım arayışında olduğu anlardır. Yapılacak ilk ve en önemli şey, intihar söylemlerini ciddiye almaktır” diyerek bu durumların kritik müdahalelerle aşılabileceğini ifade etti. 

 

 

Ordu Valisi Muammer Erol’un son yaptığı açıklamada, il genelinde 2024 yılının 11 ayında 38 kadının intihar ettiğini söylemesi üzerine, Ünye KENT Gazetesi Yazarı, Ünye Neva Psikoloji sahibi Klinik Psikolog Hüseyin Saka, son günlerde artan intihar olaylarına dikkat çekti. 

- Neredeyse 45 saniyede 1 kişi intihar ederek hayatına son veriyor!-

Saka, bireyin kendi yaşamına son vermek için bilerek düzenlediği eylemlere intihar dendiğini, intiharın bir ya da bir dizi eylemden oluşabildiğini söyledi. 

Ordu geneline bakıldığında bir ay içerisinde yaklaşık 3.5 kişinin intihar sebebiyle yaşamına son verdiğini, araştırmalarda da dünyada her 45 saniyede bir kişinin intihar ettiğini açıklayan Klinik Psikolog Hüseyin Saka, şu açıklamayı yaptı:

“İntihar kararı alarak intiharı gerçekleştiren bireylerin eylemlerinin birçoğu ölümle sonuçlanırken, bazıları da eylem aşamasındaki durumlardan dolayı ölümden kurtulmaktadır. Dünya Sağlık Örgütü verilerine göre yılda yaklaşık 700 bin kişi intihar ederek yaşamına son veriyor ve her 10 ölümden biri de intihar vakası olarak aktarılıyor. Bu rakam oldukça fazla. Neredeyse 45 saniyede 1 kişi intihar ederek hayatına son veriyor! Ordu geneline baktığımızda da bu yılın 11 ayında 38 kadın intihar etti. Bir ay içerisinde yaklaşık 3.5 kişi intihar sebebiyle yaşamına son veriyor.”

-“İntiharı tek çıkış yolu olarak algılayan kişiler bu eylemle hayatına son vermeyi seçebilir”-

İntiharı tek çıkış yolu olarak algılayan kişilerin bu eylemle hayatına son vermeyi seçebildiğini vurgulayan Klinik Psikolog Hüseyin Saka, “Artan ruhsal hastalıklar, ekonomik zorluklar, aile içi sorunlar, boşanmalar, bağımlılıklar, sosyal baskılar ve travmalar intihar düşüncelerini canlandırabiliyor. Bu durumun toplumsal bir sorun haline dönüşmemesi açısından hepimize görev düştüğünü söyleyebilirim.” dedi.

Hüseyin Saka, intiharın bir çok nedeni olabileceğini ifade ederek, şu bilgiyi verdi:

“Kişilerin yaşadığı zorluklar karşısında umudunun kalmaması ve kendine yardım edilmeyeceği düşüncesi ve tükenmişlik hissi de intiharı düşündürebilir. İntihar çok karmaşık bir eylemdir ve intihara iten birçok sebep olabilir.  Bu sebeplerin bazıları dışsal sebepler olabilirken, bazıları da içsel sebep olabilir. İlk olarak psikolojik sorunların intihara sebep olabileceğinden söz edebiliriz. Uzun süreli mutsuzluk, çaresizlik hislerinin yoğun olduğu kronik depresyon, intihar düşüncelerini tetikleye bilir. Travmatik olaylarda intihara götüren psikolojik nedenler arasındadır.  Son yıllarda ise giderek artan ve artık sosyal bir sorun haline de dönüşen kimyasal (madde- alkol) ve davranışsal (kumar, oyun) bağımlılıklar da intihar düşüncelerini tetiklediğinden söz edebiliriz.  Diğer yandan aile içi problemler, bunun içinde şiddet ve duygusal istismarı da ekleyebiliriz intihar düşüncelerini tetikleyebilmektedir. Genetik faktör de intihara götüren sebeplerden biridir. Yani bireyin aile öyküsünde intihar nedeniyle yaşamını yitiren biri varsa, bu durum diğer aile bireyleri için risk faktörü oluşturur. Yapılan araştırmalarda düşük özgüvenin, ilişki sorunlarının, gelecek kaygısının ve ekonomik sorunların intihara götüren sebepler arasında olduğunu belirtmiştir.” 

-“Artan kadın intiharlarının ilk sebebini ruhsal hastalıkları sayabiliriz”- 

Yapılan çalışmaların intihar vakalarının her yıl arttığını ortaya koyan Klinik Psikolog Saka, açıklamasını şöyle sürdürdü:

“Özellikle kadınlarda bu artış oldukça fazla. 2000 yılında Kore’de yapılan bir çalışmada kadınlarda intihar oranı %9 iken bu rakam 2019’da %16.9 yükselmiş durumda. Litvanya’da ise kadınlarda intihar oranı kayıtlara %9.13 olarak geçmiş durumda.  Bu rakamlar Türkiye’de de giderek artış gösteriyor. 2019 yılında Türkiye’de intihar eden 3 bin 406 kişiden 780’i kadın olarak kayıtlara geçmiş durumda. En sık intihar edenlerin yaş ortalaması ise 15- 34 olarak gözlemleniyor. Artan kadın intiharlarının birçok sebebi olabilir. İlk olarak ruhsal hastalıkları sayabiliriz. Dünya Sağlık Örgütüne göre son 10 yılda bildirilen ruh sağlığı bozukluklarında %13’lük bir artış yaşanmış. Ailesel etmenler de kadınları intihara sürükleyen sebepler arasında. Diğer yandan sosyal izolasyon, dışlanma ve toplum baskısı intihar düşüncelerini canlandırabiliyor. Son zamanlarda toplumsal cinsiyet rollerindeki değişimlerin olması ve kadınlara yönelik beklentiler kadınlarda intihar düşüncelerini canlandırabiliyor. OECD ülkelerinde ki intiharları inceleyen bir çalışma da kadınların yaşadığı ekonomik zorlukların ve iş yerinde oluşan mobbinglerin intihara sürüklediğini belirtiyor.”

-“Yapılacak ilk ve en önemli şey, intihar söylemlerini ciddiye almaktır”- 

İntiharı önleme çalışmalarında ilk yapılması gereken şeyin intihar eylemini ciddiye almak olduğunu vurgulayan Psikolog Saka, şunları söyledi:

“Zaman zaman insanların hayatına son vermeyi düşündüğü, hayatın anlamsız olduğunu dile getirdiği anlar olabilir. Bu anlar aslında yardım arayışında olduğu anlardır. Eğer bu çağrıya yeterli bir şekilde cevap veremezsek, geri dönüşü olmayan bir durumla karşı karşıya kalabiliriz. O yüzden yapılacak ilk ve en önemli şey, intihar söylemlerini ciddiye almaktır. 

İntihara sürükleyen birçok risk faktörü vardır. Ekonomik zorluklar, aile içi şiddet, sosyal baskı, ruhsal hastalıklara sahip olmak ve boşanma risklerin bazılarıdır. İlgili kurumlarca risk faktörüne sahip olan bireylere zaman zaman intihar risk ölçekleri uygulanabilir. Birçok birey ruh sağlığı hizmetlerine yeterince ulaşamıyor. Ruh sağlığı hizmetini daha ulaşabilir hale getirmek en önemli önleme çalışmalarındandır. 

İntihar riski olan bireylere güvenli alanlar oluşturmak bir diğer önleme çalışmasıdır. Kişinin kendini rahat hissettiği ve duygularının farkında olduğu alanlarda bulunması yararlı bir adım olacaktır.

Son olarak farkındalık çalışmalarına değinmek istiyorum. Farkındalık çalışmaları durumun ciddiyetini anlamamızda en önemli faaliyetlerden biridir. İntiharın çözüm olmadığını anlatan farkındalık çalışmalarının olması sürece olumlu katkı sağlayacaktır. Oluşan farkındalıkla birlikte kadınların ruh sağlığı hizmetlerine erişimi artırmak oldukça önemlidir.”

Ünye Kent / Ömer GÜNEY