Prof. Dr. Aykut Akgün ise Türkiye Diri Fay Haritası’nın güncellendiğini açıkladı.
Karadeniz Teknik Üniversitesi (KTÜ) ev sahipliğinde düzenlenen Doğu Karadeniz Bölgesi Afetselliği Panelinde, bölgenin deprem potansiyeli ve Türkiye’de yürütülen güncel fay araştırmaları ele alındı. Panelde yapılan açıklamalar, Karadeniz Bölgesi’nin deprem riskine ilişkin önemli verileri yeniden gündeme taşıdı.
KTÜ Jeoloji Mühendisliği Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Aykut Akgün, Türkiye Diri Fay Haritası’nın 2005 yılından bu yana ilk kez kapsamlı şekilde güncellendiğini belirterek, çalışmaların AFAD, MTA ve TÜBİTAK iş birliğiyle yürütüldüğünü söyledi. 6 Şubat 2023 Kahramanmaraş merkezli depremler sonrası başlatılan paleosismoloji çalışmalarının dünyanın en büyük bilimsel deprem araştırmalarından biri olduğunu vurgulayan Akgün, “22 üniversitenin katılımıyla yürütülen bu çalışmada, diri fayların deprem üretme potansiyelleri tek tek inceleniyor.” dedi.
Türkiye’de 485 diri fay bulunuyor
Akgün, 2005 yılında tamamlanan Türkiye Diri Fay Haritalaması Projesi’ne göre ülkede 485 diri fay bulunduğunu hatırlatarak, yeni çalışmalarla bu sayının artabileceğini ifade etti.
Son yıllarda Hemşin’de meydana gelen 4,7 ve Simav’daki 5,9 büyüklüğündeki depremlerin mevcut diri fay haritasında yer almadığını belirten Akgün, bu durumun haritaların güncellenmesi gerekliliğini ortaya koyduğunu söyledi. Güncelleme çalışmalarının 2026 yılı sonuna kadar tamamlanmasının planlandığını aktaran Akgün, sonuçların Türkiye’nin deprem risk haritasında önemli değişikliklere yol açabileceğini dile getirdi.
Karadeniz’in altında çapraz fay sistemleri
TMMOB Jeoloji Mühendisleri Odası Ordu Temsilcisi Yekta Yüksel ise Karadeniz’de yürütülen petrol ve doğalgaz arama çalışmaları sırasında deniz tabanında önemli fay hatlarının tespit edildiğini söyledi.
Yüksel, “Ordu kıyılarının yaklaşık 10 kilometre açığında, sahile paralel uzanan bir fay hattı bulunuyor. Gülyalı, Trabzon ve Rize yönlerinde ise bu hattı dikine kesen başka faylar mevcut. Karadeniz’in altında birbirini çaprazlayan bir fay sistemi söz konusu.” diye konuştu.
Bu verilerin, Türkiye Petrolleri Anonim Ortaklığı’nın (TPAO) 2005–2008 yılları arasında yaptığı araştırmalara dayandığını ifade eden Yüksel, söz konusu fayların diri olup olmadığının MTA tarafından yürütülen güncel çalışmalar tamamlandıktan sonra netlik kazanacağını belirtti.
“Deprem olmayan bölge yok”
Türkiye’de deprem riski olmayan hiçbir bölge bulunmadığını vurgulayan Yüksel, Anadolu Yarımadası’nın yılda yaklaşık 2 santimetre hızla Ege’ye doğru hareket ettiğini ve bu hareketin tüm bölgelerde stres birikimine yol açtığını söyledi. Yüksel, “Diri fay olmasa bile bu tektonik hareketler nedeniyle her bölgede deprem meydana gelebilir. Türkiye’nin yüzde 97’si deprem tehlikesi altındadır” dedi.
Ordu, Ünye ve Akkuş çevresinde zaman zaman hissedilen sarsıntıların da bu tektonik hareketlerle ilişkili olabileceğini belirten Yüksel, depremin yalnızca fay hattı varlığıyla açıklanmasının doğru olmadığını kaydetti.
“Depreme dirençli kentler inşa etmeliyiz”
Yekta Yüksel, Türkiye’nin artık “depremle yaşamayı öğrenmek” yerine “depreme dirençli kentler inşa etmeye” odaklanması gerektiğini ifade etti.
Japonya’da büyük depremlerin yıkıma yol açmamasının yapı kalitesiyle ilişkili olduğunu belirten Yüksel, “Bizde ise yeni yapılan binalar bile ciddi hasar alabiliyor. Denetim, planlama ve zemin etütleri hayati öneme sahip” diye konuştu.
Ordu özelinde de yapı denetimlerinin güçlendirilmesi gerektiğini vurgulayan Yüksel, afet bilinci ile mühendislik etiğinin birlikte geliştirilmesinin zorunlu olduğunu sözlerine ekledi.
Ünye Kent / Haber Merkezi
14147,10%-0,25
42,81% 0,19
50,18% -0,01
5954,05% -0,01
9607,06% 0,00
Ordu
19.12.2025