KAYIKÇININ KÜREGI... ( Ünye, Yalikahvesi. )
“Fiis fiis kayikçii
Kayikçinin küregii
Hop hop eder yüregii
Aksama fincan böregii
Sabah bayram çöregii
Fiis fiis kayikçii
Kayikçiya gidelim
Kayigina binelim
Denizlere gidelim
Balik gibi yüzelim
Fiis fiis kayikçii
Kürekleri çekelim
Dalgalari asalim
Aksama eve gidelim
Baliklari yiyelim...”

Sanki bu güzel an için yazilmis bir çocuk oyun sarkisi bu. Gözünü beton ve para bürümüs müteahhitlerin henüz Ünye'yi kesfetmedigi yillar… Kayigin ahsabi ile evlerin ahsabinin uyum sagladigi en güzel zamanlarda, Iki Melegin bir kayik macerasi…
'Kayik karada ama' diyebilirsiniz. O zamanlar, hayâllere gem vurmak kimin haddine! Kayiktaki melekler, çoktan Bering Bogazi’ni geçtiler bile!
Siz göremiyorsaniz, o sizin sorununuz. Bi göz doktoruna gözükün siz. ‘Ileriyi’ görme bozuklugunuz var büyük ihtimal.
“YOK DEVE!” (Aynur Saglam'in anlatimi ile... )
Variloglu Hasan Amca, hayvan ticareti ile ugrasirdi Ünye'de…
Babasinin ismini koydugu ilk oglu Hüseyin, bes yasinda iken vefat ediyor. Aradan geçen bir zaman sonra bir oglu daha oluyor.
Bu sefer babasinin ismini vermeye çekiniyor. Ernur ismini veriyor bu sefer dogan ogluna. Ernur, sari saçli güzel bir çocuk oluyor. Hasan amcanin da gözdesi tabii, bir dedigini iki etmiyor.
Hasan amcanin hayvan ticareti nedeniyle Istanbul’a gittigi oluyor. Yine böyle bir gidisinde, oglu Ernur'u da Istanbul’a götürüyor.
1950'li yillarin sonlari… O zamanlar Gülhane Parki’nda halk sanatçilarinin konserleri olurmus. Ortalik ana baba günü gibi tabii.. Hasan amca, oglunuda alarak Gülhane’ye gidiyor.
Hasan amca, Ernur abiyi o kargasada Gülhane’de bir ara kaybediyor. Bu helecanli kaybolma hikâyesini daha sonra anlatacagim Insallah..

O arada Ernur abi bir deve görüyor Gülhane'de! Sevimli sevimli salinip, gevis getiren deveye bayiliyor. Babasina tutturuyor, 'Babaa bana bu deveyi al! Al al!!” 'diye. Hani bu küçük bir tavsan yavrusu degil ki, hemen alsin ogluna Hasan amca. Koca bir deveyi Ünye'ye nasil götürecek?
“Oglum, Ünye’ye ‘gitmez’ bu!” diye gayet manidar ama gerçekçi bir sekilde oglu Ernur'u ikna ediyor Hasan amca.
Ernur abi gözüne kestirdigi deveyi babasina aldiramadan Ünye'ye dönüyorlar ama Ernur abinin gönlü Gülhane’deki sevimli devenin yanindan dönemiyor bir türlü…
PENCERE ÖNÜ MUHABBETI... ( “Hey gidi Eski Ünye!” Zamanlari… )

Çook eski zaman gibi. Bir çay ocagi önü büyük ihtimal. Içerde iki, disarda dört kisi mevcut. Üç kisi objektife bakiyor, üç kisi baska yönlere…
Elinde çay bardagi olanin çay ocagina-kahveye bakan kisi oldugu belli, kendine de bir bardak çay koymus. Belki de kahvenin sahibi. Çay servisi yapan da henüz çocuk yasta. Okul tatilinde harçlik çikarmak için çalisiyor olabilir. Belki çay ocagi sahibinin ogludur. En sagda bulunan amcam memur emeklisi gibi. Askili pantolon o zaman herkesin giyecegi bir pantolon degil. Ayrica eli cebinde, çok rahat bir oturusa sahip.
En yasli olan, içerde oturan amcam. Basinda ermeni usta elinden çikma yakisikli bir kasket var gibi. Kasket çok oturakli duruyor. Disarda, iki amcamin arasinda duransa grubun en küçügü: “Ilerde ben hayatta aç kalmam” görüntüsü veren bir yüze sahip bu sevimli küçük. Disarda oturan beyaz sakalli amcamin da oturusu bayagi bir mütevâzî. Terlemis olmali ki, basindan sapkasini çikarmis.
Sonuçta, tam bir organik “Eski Ünye Hatirasi!” “Ah! O zaman diliminde yasasam” dedirten bir poz.
Siz bakip geçebilirsiniz. Maalesef ben hemen bakip geçemiyorum. Doya doya biraz daha bakacagim…
….
Meraklisi için fotograftaki kisilerle ilgili tarihî notlar:
Ismail Hakki Kuyumcu’dan: “Bu çay ocagi-kahve, Büyük Cami karsisinda, GADI'nin bitisiginde idi. Simdi Dönercinin oldugu yerde. O kahvenin içinde Berber Osman’in (Keskin) berber dezgâhi vardi. O, elinde çay tepsisi olan çocuk, Rahmetli Hüseyin Biyik; içerde elinde çay olan Kahveci Azmi Biyik agabeyin oglu.. Bir zamanlar da galiba Liseler Mahallesi muktari idi Azmi Biyik. Hatta “siselemenin” pazar yerine bakan arkasinda tam kösede büfesi de vardi. Onun yaninda oturan sakalli, Hallaç Pamuk Dede; Yorganci Turgut agabeyin babasi. Yorganci Süleyman’in, Ömer, Selami ve Önder Kibiroglu’nun dedesi. Büfeci Irfan Agabeyin de kayinpederi idi. Orta Çarsi’da dükkâni vardi. Çok seyürlü adamdi rahmetli; Onda saka, onda muhabbet, onda takilma! Sag olsa da dinleseniz!”
Ahmet Köylü’den: “Ortada oturan cingöz çocuk Mustafa Biyik, simdinin Kaledere Mahallesi muktari. En sagda oturansa bizim büyük amcamiz Ahmet Köylü..”
(Içerde oturan dedenin adini tespit edemedik..)
Allah ölmüslerimize rahmet eylesin. Sag olanlara uzun ömürler versin.
“ÜNYE'NIN PELE’SI” ÂVÂRE GADIR’LE BULUSMA...
Bu gün kahvalti sonrasi, oturdugum koltukta içim geçti… (Bu gibi yolculuklarda hep böyle olii nedense?)
Uyku uyaniklik arasi; “Uçak, Otomobil, Otobüs, Gemi ya da Tren ile gidemeyeceginiz bir yerde” gözümü açtim…

Çok güzel bir Agacin altinda duran Âvâre Gadir abiyi gördüm. Uzun bir muhabbetimiz oldu. Ünye Kent’te üç sayidir Iksan Abinin Yeri’ni kendisine ayirdigimiz, eskileri yâd ettigimiz ve ahalinin bilmedigi güzel anilari anlattigimiz için çok tesekkür etti.
Bi ara, o agacin arkasinda tanidik birini gördüm gibi geldi sanki. Artiz kaskollu, merakli bi editör tipi gibiydi… Her neyse, hayâl gördüm büyük ihtimal!
Mutfagin Efendisi’nin seslenmesi ile kendime geldim!! “Âvâre Gadir abiyi gerçekten görmüs oldugum hissi” halen üzerimdeydi… Allah’a sükürler olsun.
Çocuklugumuzda bize balon alarak sevindiren Âvâre Gadir abiyi, Iksan Abinin Yeri’nde agirlamak beni ziyadesi ile memnun etti… Cennet Bahçelerinde agirlansin Insallah…
DÜSÜN “DÜRTÜCÜ”KARIKAtürler!
DÜNLÜK

GELDI ÇATTI BIR SONBAHAR DAHA

RIZE'DE ÜÇ SAAT IÇINDE BESBIN TON PALAMUT SATILMIS

PALAMUT YIYIN! BIR PAKET SIGARA PARASI BILE DEGIL

ISTANBUL'DA IYICE BUNALAN IKSAN ABI
TRANS (TAYY-I MEKÂN)'LA ÜNYE'YE GIDER!

BIR ÇIZERIN ARKA YÜZÜ

14155,46%0,76
42,69% 0,23
50,15% 0,06
5897,70% 0,71
9533,17% 2,62
Ordu
13.12.2025