Yasar KARADUMAN
Seyh Musa, Dizdar köyünde dünyaya gelmisti. Ilk dini bilgi ve egitimini Kabadirek Medresesinde müderris Osman Efendi’den alip, yirmili yaslarinda Ünye’ye Sadullah Efendi Medresesine geldi. Ünye’de Yusuf Bahri Efendi’nin talebesi olmustur. Dizdar köyünden baslayan yolculugu onu Kibris Larnaka’daki Peygamberimizin Halasinin Türbesinin türbedarligina kadar götürdü.
Kirk yil bu görevde bulundu. Memleketi Ünye’ye döndügünde “Kibrisli Hoca” diye anildi. Kibrisli Hoca’nin gerçek kimligine ve hayat hikâyesine geçmeden önce türbedarligini yaptigi peygamberimizin halasi; “Hala Sultan” kimdi ve Kibris’a nasil gelmisti, ona bir bakalim.
Hala Sultan Kimdir?
Halk arasinda 'Hala Sultan' ismiyle taninan Naccar ogullari kabilesine mensup Milhan kizi Ümmi Haram Peygamberimizin büyükannesi Selma tarafindan peygamberimize akrabadir ve sütannesi Halime'nin kiz kardesidir. Bu nedenle kendisine teyze anlaminda 'halti' denirdi Bu, Türkler arasinda zamanla 'hala' ya dönüsmüstür.
Türklerin Hala Sultan olarak tanidigi Ümmi Haram, Hicretin 28. yilinda, Hazret-i Osman'in Ordulari ile Kibris'in fethine katilir. Bu Islam Ordularinin ilk deniz seferidir.
Müslümanlarin bu ilk deniz seferine kocasiyla katilan Hala Sultan, 86 yasindadir. Gayreti ve bütün güçlüklere gögüs germesi, Islam askerlerine cesaret verir. Uzun ve yorucu bir yolculuktan sonra donanma Kibris'a ulasir. Önce oradaki insanlar Müslüman olmaya davet edilir. Kabul etmeyince cizye vermeleri teklif edilir. Bizanslilar buna da yanasmayinca siddetli çarpismalar baslar. Islam ordusu Larnaka yakinlarina vardiklarinda Hala Sultan, bindigi atin tökezlemesi sonucu düser ve sehit olur. Sehit oldugu yere defnedilir. Kabri Kibris’in Larnaka sehrindedir. Osmanlilar Kibris adasini 1570 senesinde fethedince, Hala Sultan’in kabri üzerine türbe, yanina cami yaptirdilar.
Hicretin 28. yilinda, Hazret-i Osman döneminde Islam Ordularinin Kibris’a yaptiklari bu ilk deniz seferine bazi sahabeler ve hanimlari da istirak etmis ve 'Hala Sultan' da bunlardan biridir.
Iste “Kibrisli Hoca 1920 yillarindan atmisli yillara kadar bu türbenin türbedarligini yapmistir. Bu görevden memleketi Ünye’ye döndügü zaman hemserileri ona “Seyh Musa” veya “Kibrisli Hoca” diyerek vefatina kadar sevgi ve saygi gösterdiler.
1964 Yilinda hakkin rahmetine kavustugu zaman vasiyeti üzerine hocasi Yusuf Bahri Tasli Hocanin ayak tarafina defnedildi.
Kibris Larnaka'daki Hala Sultan Türbesi'nin türbedari “Kibrisli Hoca' 'Seyh Musa” gerçek adiyla Musa Kazim Türk'ün Tekkiraz'in Dizdar köyünden Peygamberimizin, Hazreti Osman'in ordulari ile Kibris'in fethine katilmis ve orada sehit olmus halasinin türbesinin türbedarligina kadar uzanan ve dogdugu topraklarda son bulan hayat hikâyesini kendisini taniyanlarin, akrabalarinin ve Dizdar Köyü sakinlerinin anlattiklarindan aktarmaya çalisacagiz.
Kibrisli Hoca Seyh Musa kimdi?
Kibrisli Hoca Haci Musa Kazim Türk, Dizdar köyünde 1876 yilinda dünyaya gelmistir. 1760 yillarinda Malatya'dan buraya göç etmis Kürt Haci Ali'nin tek oglu, Kürt Hasan'in bes çocugundan biridir. Ilk dini bilgi ve egitimini köydeki hocalardan almistir. Dizdar köyünden evlenmis ve Sabri, Hasan, Tevfik ve Refika adinda dört çocugu olmustur. Bir müddet Dizdar Köyü Kabadirek camisinde müezzinlik ve hafizlik yapmis burada daha fazla alacagi bir egitim kalmadigini görerek 1906 yilinda Ünye'ye Sadullah Efendi medresesine gelmistir. Hocasi Yusuf Tasli Hocadir. Musa Kazim'in kaderi buradan sonra süratle degisecek; Dizdar köyünden baslayarak Kibris Larnaka'daki Peygamberimizin Halasinin Türbesinin türbedarligina kadar gidecektir. Musa Kaxim Efendi, kirk yil bu görevde bulundu. Döndügünde memleketi Ünye'de 'Kibrisli Hoca' diye aniliyordu.
Musa hoca Sadullah Efendi Medresesinden mezun olup Hocasi Yusuf Bahri Tasli'dan icazet alinca, Yusuf Bahri Efendi Musa Kazim Efendi’yi Istanbul’a Seyh Hasan Hilmi Efendi Medresesine gönderir. Hasan Hilmi Efendi’de bir müddet tasavvuf dersleri görür. Daha sonra bu âlimin halifesi olur. Musa Kazim Efendi tekrar Ünye’ye döner. Ünye’ye döndügünde tekrar köyüne döner. Bu arada esi vefat etmistir. Köyünde bilinmeyen bir nedenle fazla kalamaz Istanbul'a geçer. Bir kaynakta Yusuf Bahri hocanin ona kizini vermek istedigini duyar hocasina saygisindan utanarak Ünye'den ayrildigi rivayet edilir... Musa Hoca Istanbul'da yine medrese ilim tahsili ile mesgul olur. Oradaki tahsili sona erince görevli olarak Kibris'a hala Sultan Türbesine türbedar olarak gönderilir. Bu yillar tahminen birici dünya savasinin basladigi yillardir.
Cemal Hafiz’in anlattiklari.
Orta cami eski imami olan Cemal Hafiz bize bu bilgileri aktarmis ve 'büyük camide imam iken benim cemaatimdi, hastaydi Samsun’dan müritleri gelirler beni de alarak onu hastaliginda sik sik ziyaret ederdik. Vefat ettiginde cenaze namazini Osman Enginar hoca kildirdi. Cenazesi çevreden gelen müritleri ile çok kalabalik olmustu. Vasiyeti üzerine hocasi Türbe mezarliginda Yusuf Bahri Tasli Hoca'nin ayak tarafina defnettiler. Musa hoca Ünye'ye geldiginde çok yasli ve hastaydi. Çok fazla konusmaz ve Çok fazla dolasmazdi. Görüstügü insanlar çok azdi' demistir.
Seyh Musa Kazim Istanbul'da medreseyi bitirdikten sonra bir müddet orada müderris olarak görev yapmistir. Ünyeliler Yusuf Bahri Hoca'nin yaslanmasi üzerine hocayi onun yerine Ünye'ye almak istemektedirler. Onu Ünye'ye davet ederler, daveti kabul eder ve gelir. Ünye'ye gelince önce köyüne gider 'akrabalarimla bir görüseyim' der. Fakat ne olduysa Musa Kazim Hoca Ünye'ye dönmez ve kimseye haber vermeden tekrar Istanbul'a gider. Oradan Ünye'ye biraderine telgraf çeker ve çocuklarinin Istanbul'a gönderilmesini ister. Bu telgraf hocasina iletilir. Herkes sasirir, kimse bir anlam veremez. Çocuklarini gönderirler ve çocuklar ile birlikte Kibris'a görevli gönderilir ve bir müddet sonra birinci cihan harbi baslar.
Babasinin cenazesini yikmaya gelir
Seyh Musa hakkinda bulabildigimiz bilgiler ne yazik ki çok fazla degildir. Kibris'taki uzun süren yasami hakkinda da çok bilgi yoktur. Kibris’ta kaldigi sürede Hala Sultan tekkesinin türbedarligi yaninda yetistirdigi çok sayida ünlü ögrencisi de vardir. Bunlardan biri Seyh Nazim Kibrisi’dir.
Yakinlari, çok dogrulanmayan bazi rivayetler anlatirlar. Babasi Kürt Hasan Efendi bir gün ogluna benim cenazemi sen yikayacaksin diye vasiyet der. Babasi öldügünde hoca Kibris'tadir. Tahminen otuzlu yillarin sonudur. Bu yillarda Musa Hoca'ya babasinin öldügü haberini ulastirma olanagi yoktur. Tam cenazenin yikanacagi saatte Musa Hoca cenazenin yaninda biter. Nasil geldigini nereden geldigini hiç kimse bilmez.
Seyh Musa Türk 1964 yilinda Ünye'de vefat eder. Hem vasiyeti üzerine Ortayilmazlar Mahallesi Türbe mezarligina defnedilir. Kabri demir parmaklikla koruma altina alinmistir.