Ünye’de yapılan “Osmanlı’da Şikayet Mekanizmasının İşleyişi: Ünye Örneği” panelinde kültürlerin bir genetik aktarımı olduğu gibi suçların da bir genetik aktarım olduğu, 300 yıl önce işlenmiş suç ve şikayetlerin benzerlerinin günüm
Ünye Tarih Kültür ve Doğal Varlıkları Araştırma Derneği, Ünye Belediyesi Yaşayan Kültürel Miras Müzesi’nde Gümüşhane Üniversitesi Tarih Bölüm Başkanı Doç. Dr. İlhan Gök’ün konuşmacı olarak katıldığı, “Osmanlı’da Şikayet Mekanizmasının İşleyişi: Ünye Örneği” konulu panel düzenledi.
Ünye Tarih Kültür ve Doğal Varlıkları Araştırma Derneği Başkanı Ahmet Soylu panelin açılış konuşmasında, “Ünye önemli bir yer. Ünye’nin tarihi ve kültürel değerleri bu panellerde Ünyelilerle buluşuyor olması, bizim de buna aracı olmamız bizleri mutlu ediyor. Her panelde Ünye’nin farklı bir konu başlığını değerlendiriyoruz. Osmanlı döneminde Ünye’de şikayet mekanizmasının işleyişini değerlendirmek, o dönemin sosyal yapısını tarihi vakalarıyla birlikte ortaya koymak anlamında bu panel önemli.” dedi.
Doç. Dr. Gök, 300 yıl önce ortaya çıkan suçlar veya da şikayetlerin insanların genetiğine işlendiğini belirterek, “Suç da bir kültürdür. Kültürün genetik aktarımı olduğuna göre yani hastalıklar nasıl gen ile aktarılıyorsa, yüzyıllar önce işlenmiş suçlar da kültürel olarak günümüzde yaşayan insanlara aktarıldığını söyleyebiliriz.” dedi.
-“Türkler eski çağdan itibaren hukuka önem vermiş olan millettir” -
Gümüşhane Üniversitesi Tarih Bölüm Başkanı Doç. Dr. İlhan Gök, şunları kaydetti:
“Ünye merkeze uzak bir yer. Merkeze yansıyan şikayetler bazında konumuzu ele alacağız. 1813 tarihinden 1872 tarihine kadar olan Osmanlı arşivinde Zonguldak Şeri sicilleri içerisinde çıkmış olan bir adet Ünye Şeri Sicili var. Yaklaşık 50-60 yıllık bir dönemi kapsıyor. Bu defterden hem merkeze yansıyan, hem de yerelde çözülen şikayetlerin türleri nasıl, nelerdir ve devlet bunlara nasıl bir çözüm yolları getirmiştir, bunu inceleyemeye çalışacağız.
Türkler eski çağdan itibaren hukuka önem vermiş olan millettir. İslamiyet’le beraber töre dediğimiz sözlü kültürün ve hukukun dışında İslam hukukunu da kendi bünyesinde almış ve Şer-i Hukuk dediğimiz İslam Hukuku, yani fıkha dayanan bir hukuk sistemini benimsemiştir. Ancak eski Türkler’den beri gelen örf dediğimiz, geleneksel töreye dayalı olan kanun hükmündeki bazı konularda İslam fıkhının ve İslam Hukukunun sultana kanun verme yetkisini vermesiyle beraber Şer-İ Hukukun dışında birde örfi hukuk ortaya çıkmıştır. Ancak örfi hukuku, sultan her ne kadar yapsa bile şerri hukukun dışına çıkmaması kaydıyla yapmak zorunda.
-“Osmanlı’da şikayet hakkı vardır!”
Osmanlı’da şikayet hakkı vardır. Bu şikayet hakkını isterse kişi merkeze giderek kendisi sunabilir ya da ilk derece mahkemesi olan Ünye’de derdini ortaya koymuş, ancak bir sonuç alamamışsa veya aldığı sonuçtan memnun kalmamışsa ya da kadı bunu çözememişse, kadı bunu mektupla İstanbul’a bildirebilir veya kadının mektupla İstanbul’a bildirmesini beklemeden kişi İstanbul’a gidebilir ya da bir başkasıyla şikâyet dilekçesini sunabilir. Şikayet mekanizmasına baktığımızda Osmanlı Devleti’nde insanların şikayetlerine gerek yerel mahkemelerde, gerekse doğruda Divan-ı Hümayun olarak bilinen Osmanlı Hükümetinin bir parçası olan adalet sisteminin işlemesini sağlayan Kazasker Başkanlığında ki bugün ki Danıştay, Sayıştay, Yargıtay karşımıza çıkıyor oralara bildirebiliyor.
-“Ünye idare yapısı biraz karışık” -
Osmanlı Devleti’nde şikayet mekanizmasının işleyişinde Ünye örneğine baktığımızda, Ünye idare yapısı biraz karışık. Ünye idari yapısı bir ara Sivas’a, bir ara Trabzon’a bağlanıyor. Sonra 1864’lü yıllarda müstakil bir Sancak haline geliyor. Kaza merkezi, kaza olarak geçiyor ama tımarla ilgili konularda nahiye diyor.
-“Kültürün genetik aktarımı gibi suç da bir kültürdür” -
Ordulu devlet adamları isimli bir eserimiz var ortak yazarlı. Bunun büyük kısmı Ünye’deki devlet adamlarını kapsıyor. Adı her ne kadar Ordu olsa bile Ünyeli devlet adamlarını kapsamakta. Evet burada yapılmış çalışmalar var ama çok bakir bir alan. Yapılan çalışmaların bir kısmı yapılmış telif eserlerden alınmış. Yani Osmanlı Türkçesi’ne hakim olmadan, vakıflardaki Hurufah Defterlerine hakim olmadan, Osmanlı arşivindeki Tahrir Defterlerine ve diğer defterlere hakim olmadan bölgenin gerçek anlamda tam manasıyla tarihini yazmak mümkün değil. Tabi sadece arşive inmek, arşiv belgelerinden tarih yazmakta aslında çok sağlıklı olmuyor. Çünkü iki taraflı yapmak gerekiyor. Tarihçinin sahaya inmesi gerekiyor. Arşiv belgesini sahadaki bilgi ile karşılaştırması gerekir. Şikayet defterleri aslında insanların genetiği gibi. Yani 300 sene önceki ortaya çıkan suçlar veya da şikayetler insanların genetiğine işlenmiş durumda. Yani bu kültürün genetik bir aktarımı olduğunu, yani suçta bir kültürdür. Hastalıklar nasıl gen ile aktarılıyorsa, yüzyıllar önce işlenmiş suçlar da kültürel olarak günümüzde orada yaşayan insanlara aktarıldığını çok rahat söyleyebiliriz.”
Ünye Kent / Yücel Arslanteke – Özlem Arslan
10082,10%0,05
35,77% -0,05
37,39% 0,27
3210,80% 1,29
5103,50% 0,70
Ordu
31.01.2025