Yasar KARADUMAN
Sari yazma romanindan Ünye ile ilgili bölümler:
“Ünye iskelesinde Istanbul’dan gelecek vapuru bekliyordum. Vapur ikindiye dogru fenerin uzandigi burundan görünmüstü. Ertesi günü ögleden sonra mahallenin arka sokaklarindan fenere giden yola çiktik.
Kayalarin arasinda çocuklar denize giriyorlardi, Ünyelilerin fok-fok dedikleri iki kaya arasina çivileme atlayan küçük dalgiçlari izledik bir süre.
Hemen hemen küçükten büyüge hepimizin en az bir defa seyrettigi “Hababam Sinifi” filmlerinin senaryolastirildigi “Hababam Sinifi” Romanlarinin yazari Rifat Ilgaz daha küçük bir çocukken dokuz on yaslarinda üç yil kadar Ünye’de kalmistir.
Babasi o yillarda Samsun Terme Inhisar (Tekel) memurluguna tayin olur, görevi çevrede, kaçak tütün ekimi ve satisini denetlemektir. Ünye o yilarda Samsun’a bagli bir kasabadir.
Terme, bataklik ve sivrisineklerin bol olmasi nedeniyle, baba Ilgaz aileyi, deniz kenari oldugu için Ünye’de bir ev tutarak yerlestirir, kendisi de Terme’den Ünye’ye gider gelir. Fakat o yillarda ulasim ya at sirtinda ya da ya da paytonla yapilir. Dogru dürüst bir yol yoktur ve yollar tehlikelidir, Kurtulus Savasi henüz bitmistir, her taraf asker kaçaklari ve eskiyalarla doludur.
Rifat Ilgaz Ünye’de iken bir firincinin kendisine okumak için verdigi romanlardan etkilenmistir. O yillarda Ünye’de tuttugu günlügü, atmis yil sonra “Sari Yazma” adinda bir roman olarak karsimiza çikacaktir. “Sari Yazma” romani o yillarin Ünye’sinden belgesel nitelikte bilgiler vermesi bakimindan önemlidir.
Cide’de dogdu
Rifat Ilgaz Kastamonu’ya bagli sahil kasabasi Cide’de dünyaya gelmistir. Ilkokulu memuriyeti dolayisi ileTerme’de ve Ünye’de okumustur. 1930 yilinda ögretmen okulunu bitirmis bir müddet ögretmenlik yaptiktan sonra, edebiyat fakültesinde okurken yazdigi bir kitap yüzünden tutuklanmistir Rifat Ilgaz ellili yilarda gazetelerde yazmaya baslamis Hababam Sinifi romanlarini da o yillarda yazmistir. Hababam Sinifi yatili okulda kendi yasamidir. Yetmisli yillarda emekli olur ve Cide’ye yerlesir. Daha sonra Istanbul’a gelir.
Rifat Ilgazin bundan baska atmisa yakin, siir hikaye, roman, öykü dalinda basilmis eserleri vardir. Hababam Sinifi serileri, Halime Kaptan, Karadenizin Kiyisinda, Karartma Geceleri ve birçok çocuk, hikaye ve siir kitaplari.
1993 yilinda vefat eden Rifat Ilgaz’in Cide’de dogdugu ve yasadigi ev müze yapilmistir. Adina her yil temmuz ayinda “Sari Yazma Festivali”adinda bir festival düzenlenmektedir.
“Sari Yazma”da
Ünye ile ilgili kisa bölümler
“Ünye iskelesinde Istanbul’dan gelecek vapuru bekliyordum. Tellal Çinarli kahvenin önünde Resitpasa vapurunun Samsun’dan hareket ettigini yolcusu ve yükü olanlarin iskelede hazir olmalarini bildiriyordu. Vapur ikindiye dogru fenerin uzandigi burundan görünmüstü, vapur yaklastikça yolcularin gidip gelmeleri görülüyordu güvertede. Sandallar daha vapur demir atmadan ayrilmislardi iskeleden Agabeyim çikacakti vapurdan ondan aldigimiz telgrafa göre, gene de belli olmazdi, bir Karadenizli olarak vapur yolculugunun cilvelerini bilirdik, çikmazsa kötüye yormamaliydim belki bilet bulamamis olabilirdi, koyunlar yer bulurdu da bu Karadeniz vapurunda insanlar bulamayabilirdi.
-Hosgeldin abi dedim geçmis olsun, hani esyan?
-Ne esyasi, bir bavul zaten onu da acenteye biraktim.
-Haydi bir payton tutalim annem bekler sonra” dedim
Ünye 1925 li yillar
Ünye’de 1925 yilinda vapurlar sahilden açikta demirler, yolculari vapura kayiklar götürür gelen yolculari da alir gelirdi.
Bu vapurlar, Istanbul’dan Trabzon’a kadar gider ve tekrar geri dönerdi ve hemen hemen her limana ugrardi. Istanbul-Zonguldak-Inebolu-Sinop-Samsun-Ünye-Ordu-Giresun ve Trabzon’a kadar gider, her limanda yolcu indirir, yük indirir ve alirdi. Sonra tekrar Trabzon’dan baslar geriye dönerek daha önce ugradigi limanlara ugrayarak geri dönerdi. Ünye’de bu yükleme ve bosaltma üç-dört saat kadar sürerdi. Ünye’den yolcu ve esnafin Istanbul’a gönderdigi, findik, kendir, fasulye, misir, elma ve benzeri seyleri alirdi. Bu vapurlardan en meshuru, Gülcemal vapuru idi. Hatta Ünye’de bir deyim vardir, (Çabuk git gel Gülcemal vapuru gibi her yere ugrama) derler.
Gülcemal vapuru dört direkli, iki bacali siyah bir vapurdu Ingiltere’den 1911 yilinda satin alinmis, Çanakkale savaslarinda Istanbul’dan cepheye asker, mübadelede Yunanistan’dan öçmen tasimis tasimis, , bir defa da Amerika’ya Türkiye’den yolcu götürmüstü.
Rifat Ilgaz “Sari Yazma”da söyle devam eder:
“-Haydi payton tutalim annem bekler sonra” dedim.
Ünye’nin havasi çok güzel, suyu da, hatta Üçpinar’dan daha iyi: Bir kuyu var kapimizin önünde, herkes suyunu oradan aliyor. Acenteye biraktigi bavulu aldik, bir arabaya bindik: Millet Bahçesinin (simdiki park) oradan yokus yukari vurduk. (Hangi yokus oldugunu bulamadik) Atlarin zorlandigini gören paytoncu atlamisti arabadan:
Deh imansizlar, bos arabayi bile zor çekiyorsunuz,.. diye sesleniyordu. Kaldirimlarda sarsila sarsila ilerliyorduk, agabeyim bu yolculuktan hiç hoslanmisa benzemiyordu, oysa ben ilk defa biniyordum Ünye’de paytona, sarsmasi beni hiç ilgilendirmiyordu. Yaylidan çok baskaydi bu paytonlar, önemli günlerde binilirdi Ünye’de. Annem sokak kapisinda karsiladi bizi.
Merdiveni çikip ta pencerenin önüne oturunca yol boyunca gözümüzden kaybolan deniz birden çikivermisti karsimiza. Agabeyim havanin serinligine aldirmadan pencereyi açmisti. Bir yilin bunalimini çikarircasina genis bir soluk aldi:
-Oh, dedi deniz havasi bir baska oluyor, güzel yerden tutmussunuz evi.
Ünye (1930'lu yillar)
Sevgili okuyucular Rifat Ilgaz’in anlattigi yeri bulamadik Bu bölümü lütfen birlikte tekrar bakalim.
Eve gitmek üzere bir payton tutuyorlar. Yazar zaman, zaman “araba” diyor “yaylidan çok baskaydi bu paytonlar, önemli günlerde binilirdi Ünye’de” diyor… Bu nasil bir araba, neden önemli günlerde binilmektedir? Bu sorulara bir açiklama bulamadim, Olayin geçtigi 1921-25 yilarinda, büyükanne ve büyükbabasindan bununla ilgili hikaye dinlemis olanlar lütfen bu bilgileri bizimle paylassinlar. yasar.karaduman@gmail.com
Devam ediyor Rifat Ilgaz:
“Millet Bahçesinin oradan yokus yukari vurduk, atlarin zorlandigini gören paytoncu atladi arabadan, evimizin önünde bir kuyu var, pencerenin önüne oturunca gözümüzden kaybolan deniz birden çikti karsimiza”
Millet Bahçesi, bugün Cumhuriyet Meydaninin yola yakin tarafinda olan parktir.
Acaba yokus neresidir?. Penceresinden deniz görünen bu ev hangi yokustadir, halen duruyor mu, yikildi mi? Rifat Ilgaz, Ünye’de bu evde üç veya dört yil kalmistir bugün yasasaydi 95 yasinda olacakti.
Rifat Ilgaz devam ediyor :
Firinci Mustafa
“Ünye’de agabeyimle geçirdigim yaz okuyup düsünmem, insanlari biraz tanimam için çok yararli olmustu. Resat Nuri’nin bütün kitaplarini okumustum. Her gün ekmek için gittigim firinci Mustafa okudugu kitaplari bana da veriyordu. Edebiyatimizda adi geçen taninmis romanlari edinmisti, okumak için aldiklarimi en kisa zamanda geri verdigim için bana da vermekte sakinca görmüyordu. Bir firin isçisinin bu kitap düskünlügünden çok yararlaniyordum. Tatilin sonuna dogru “Nasil buldun kitabi?” diye sordugu zaman “çok güzel” demekle yetinmiyordum artik, uzun uzun görüslerimi de açikliyordum. Bu kisisel yorumlarim ona çogu kez okudugu kitaba yeniden göz arma istegi verirdi. Ileri sürdügüm düsüncelere o da kendine göre düsünceler katardi. Neredeyse ben Ünye’den ayrilirken, iki romani yalniz yazarina, sayfasina göre degil, yazilisina, konusuna göre de birbirinden ayir edecek duruma gelmistim.” Bir firin isçisinin bu kitap düskünlügünden çok yararlaniyordum”
Firinci Mustafa’yi ekmek almaya gittigi zaman tanimisti: Bu firin nerdeydi? Mustafa kim di? Bugün belki yasayan oglu ve torunlari vardi.
Rifat Ilgaz buradan tekrar memleketi olan Cide’ye dönmüs ortaokulu burada bitirdikten sonra Kastamonu ögretmen okuluna gitmisti. Uzun yillarindan sonra karsimiza birden “Hababam Sinifi” ile çikivermistir.
“Hababam Sinifi” nasil dogdu?
Rifat Ilgaz bu konuda söyle der:
“Hababam Sinifi” Kastamonu ögretmen okulu anilarimdir. Ben tipleri söyleyeyim, Güdük Nemci benim. Nihat Dicle hocamiz müdür yardimcisi idi ve Kel Mahmut tipinde canlandirdim. Safranbolu’lu Ahmet de Inek Saban oldu. Yüz yirmi kiloluk bir de Tulum Fehmi’miz vardi, Fehmi’ye iki porsiyon yemek çikardi, o da Tulum Hayri oldu. Hademe Serife Hanim, Hafize ana tipinde canlandi. Fransizcaci Sedat Bey yine ayni rolde. Vak Vak Riza, matematikçi Faik Beydir, Kastamonu agziyla konusurdu, Badi Ekrem Dadayli, Rahmicük’tür. Kel Mahmut ile Sakir Bey’i çok severim, kopyayi yakalayan Maraton Resit’ti. Hemen hepsi iyi ögretmenlerdi.”
Filimleri Begenmedi
Fakat Rifat Ilgaz romandan sinemaya aktarilan bu filmlerden hiçbirini begenmez ve rejisörle mahkemelik olurlar ve bir açiklamasin da söyle der:
“Hababam Sinifi”nin ilkini izledigimde büyük utanç duydum. Kötü ögrenci yoktur, kötü egitim sistemi vardir.”Hababam Sinifi” bizim Milli Egitim’imizin bir hicvidir, romanima bagli kalinmasini isterdim, sözlesmeye uymadilar. Ben ögretmenim, kendi meslegimi bu kadar ayaklar altina almam. Filmde benim romanimda olmayan bölümler vardir.
Ünyeli Firinci Mustafa’yi Bulduk
Uzun arastirmalardan sonra Rifat Ilgaz’in kitap alip okudugu Firinci Mustafa’yi bulduk. Firinci Mustafa 1974 yilinda vefat etmisti.. Oglu hayattaydi.
Firinci Mustafa, soyadi kanunundan sonra GÜN soyadini almisti. Oglu Ismet Gün “Gün Firini”nda baba meslegini devam ettiriyordu. Esas firin simdiki firinin yaninda ahsap bir binanin altindaydi otuzlu yillarda yandi.. Gün Firini bugün de Ünye Lokumunu ve meshur Ünye pandispanyasini üreterek geçmisi günümüze tasimaktadir. Rifat Ilgaz’in Ünye’de oturdugu ev hakkinda çok saglikli olmayan bir bilgiye ulastik. Bu konak ta bugün yoktur. Çinar Marketin yaninda idi, iki yil önce yikildi.
(Yasar Karaduman- Sari Yazma ve Ünye)
Kaynaklar:
Osman Dogan: Tarih Boyunca Ünye.,
Rifat Ilgaz: Sari Yazma,
Agah Özgüç: Popüler Tarih Temm.-Agust/Özel sayi/2001
9074,62%-0,66
38,64% -0,01
43,79% 0,29
4188,93% 0,16
6818,76% 0,00
Ordu
08.05.2025