“SIRR-I KADER…”,YAZI DİZİMİZLE İLGİLİ SON SÖZ; KADİM DOSTUM, EDEBİYATÇI İSLAM ÜRKMEZ’İN:, BANYO FORMÜLÜ(?),SİRKECİ OTOGARI... ve MİZAH HEYBEMİZDEN...

“SIRR-I KADER…”,YAZI DİZİMİZLE İLGİLİ SON SÖZ; KADİM DOSTUM, EDEBİYATÇI İSLAM ÜRKMEZ’İN:, BANYO FORMÜLÜ(?),SİRKECİ OTOGARI... ve MİZAH HEYBEMİZDEN...

İKSAN ABİ'NİN YERİ/ Mizahçı Karikatürist: İhsan KOCAGÖZ /Mizah Editörü: İsmail CANBULAT

“SIRR-I KADER…”

SEKSEN ALTI YASINDA ALZAYMIR OLAN BABAMLA YASADIGIMIZ ZAMAN ZAMAN KOMIK ÇILELI HAYATIMIZI ANLATTIM YAZI DIZIMIZIN SONUNA GELDIK DOSTLAR…

Küçük yasta annemin bizi terk etmesi ile bir üvey anneyle tanismak ve yasamak zorunda kalmistim…

Bir çocugun Annesinden ayri kalmasi felaket bir sey!

Anne sevgisi ile büyümeyen çocugun diger yarisi hep yarim kaliyor.

 

“ANNEN YOKSA, GERÇEKTEN KIMSEN YOK!”

 

Bu durum benim sirtimin kamburu oldu hayatim boyunca. Kimselere belli etmemeye çalistim bu eksikligimi.

Ünye Hamidiye mahallesindeki komsular ve çocukluk arkadaslarimdan baska kimse bilmedi “bir tarafimin hep eksik oldugunu…”

Okul hayatim ve Istanbul hayatimda tanidigim dostlarima benim eksik olan yönümden hiç bahsetmedim.

Atesin üzerini külle örttüm. Bu atesin tekrar canlanmasina asla müsaade etmedim. Allah’imin bir imtihani olarak kabul gördüm bu hayatimi.

Bundan dolayidir çocuklari çok sevmem, bundan dolayidir hayvanlari sevmem, bundan dolayidir gurur ve kibrimin olmamasi, bundan dolayidir dünya nimetini pek önemsemeyisim…

 

ELLI KÜSÜR YASIMA GELMEME RAGMEN, BIR TARAFIMIN ÇOCUK KALMASI HEP BU YÜZDEN!

 

BIR ANNE BÜYÜTEBILIR ÇOCUGUNU ANCAK. Annesiz bir çocuk, doksan yasina gelse de hep çocuk!

Sunu çok iyi anladim; INSAN NE YAPARSA YAPSIN KENDI KENDINI BÜYÜTEMIYOR. HEP ÇOCUK KALIYOR.

Bu çocuklugumdan hiç sikâyetim olmadi. Büyüseydim belki karsinizda böyle bir Iksan abi bulamayabilirdiniz. “Vukû bulan (gerçeklesen) her seyin içinde bir hayir gizlidir” derler ya, dogru bir söz aslinda…

Imtihan ve kader olgusunu kafama tam oturttuktan sonra, kimseye suç bulmadim. Allah’tan gelen her seye raziyim bu saatten sonra…

Babamla inisli-çikisli da olsa güzel bir hayatimiz, iliskimiz oldu; Birbirimize sarildik bu hayatta!

YASAMAK VE MÜCADELE ETMEK YINE DE GÜZEL…

Babam çocuklugunu hiç bir zaman yasayamamis. Allah’im su anda ona hiç tatmadigi o çocuklugunu yasatiyor. Kim oldugunu bilmiyor. Kimseyi tanimiyor. Tam bir çocukluk hali. Bir dakika bile yerinde durmayan babam simdi artik sessiz bir bekleyiste...

BÜTÜN YASLILARIMIZA, BÜYÜKLERIMIZE VE HEPIMIZE, CENAB-I ALLAH’TAN SAGLIKLI, HAYIRLI UZUN ÖMÜRLER DILERIM…

--------------------------------------------------------

YAZI DIZIMIZLE ILGILI SON SÖZ; KADIM DOSTUM, EDEBIYATÇI ISLAM ÜRKMEZ’IN:

“Senin yazarligin bes para etmez Aslanim!  Bosuna sevinme gazetede yaziyorum filan diye!

Fakat hiçbir kurgu hikâye, gerçek bir hikâyeyi yenemez! Senin hikâyeni Allah yazmis! Bütün süksesi oradan geliyor. Sen sadece tekrar ediyorsun!

SAKA BI YANA, IHSAN KARDESIM;

 “Hiçbir imkânsizlik insanin güzeli bulmasini engelleyemez!  Kimse sartlari mazeret göstererek, kötülüklerini ve eksikliklerini tabii bir ismis gibi pazarlayamaz!” Teorisinin, ‘okullarda okutulmasi gereken bir örnegi olarak’ saklanmali bu yazi...

Ve tabii, ‘hiçbir bedel ödemeden ve basina bin bir çile gelmeden tesadüfen, hep iyiliklere ve güzelliklere denk gelmis olanlarin da’ “sahiden iyi miyim” diye sorgulama yapmasinin da önsözü gibi olmus...”

*********************************

 

*********************************

 

BANYO FORMÜLÜ(?)

(Cihangir. Zümrüt Fotograf Stüdyosu. 1986)

Istanbul’a tutunma yillarim…

Cihangir'de bulunan Zümrüt Fotografçilik’a çirak olarak atmisim kapagi!

Ustamin ismi Zeki. Karanlik odanin sirlarini almisim kendisinden…

Bir gün stüdyonun bir kösesinde eski model bir daktilo gözüme çarpti.

Ünye Halk Egitim Merkezi’nde daktilo kursuna giden arkadaslarimdan dolayi bir hevesim var daktiloya.

Hemen bir kâgit bulup taktim daktiloya, “10 parmak daktilo” biliyormusçasina çöktüm basina.

USTAMIN, “KARANLIK ODA FILM BANYOSUNUN” TÜM SIRLARINI, TEK PARMAK YAZARAK KÂGIDA GEÇIRDIM.

Ilerde isime yarayabilirdi bu formül… Ama bir sene geçti geçmedi çiraklik isine noktayi koydum.

Artik Alfa Yayinlari’nin “çizgili” dünyasindaydim. Karanlik odanin gizli sirlarinin bir anlami kalmamisti benim için… Bir köseye attim sirlarin yazili oldugu notu.

Halen de attigim kösede boynu bükük durur. Arada bir göz göze geldigim de olur.

Gerisi de hüzün olur zaten…

*********************************

 

SIRKECI OTOGARI...

Benim kusagimin efsane otogari Topkapi Otogari’ydi. Kalabalik ve renkli bir otogardi.


1984 yilinin Kasim ayinda, Ünye’den Topkapi Otogari’na düstüm. Biraz çekingen ve korkulu ruh hali vardi üzerimde.

Senelik izinlerde Ünye'ye gidip geldikçe, asina oldum Topkapi Otogari’nin yogun kalabaligina.

Bir gün geldi, Esenler’deki yeni yerine tasindi Topkapi Otogari. Topkapi artik derin bir sessizlige bürünmüstü.

Artik Istanbul’un kalbi Esenler’de atiyordu. Topkapi Otogari hafizalarimizin derinliginde kaybolup gitti.

 

ÇOK ÖNCELERI DE OTOGAR SIRKECI’DEYMIS.


 

Biz o zamanlar ruhlar âleminde, Dünya’ya gelecegimiz günleri sayiyoruz!

Sirkeci Otogari bizim Dünya’ya gelmemizi beklemeden, Topkapi’ya tasinmis.

Sirkeci Otogari sanki daha renkli gözüküyor gibi…

Kalabaliksa kalabalik, otobüsse otobüs!

AMA NE SAHANE OTOBÜSLER!

Bizim kusak “Mercedes 302” ile basladi ilk sehirlerarasi yolculuga…

Fotograflardaki otobüsler ile yolculuk etmek için, Dünya’ya o zamanlar gelmek isterdim.

Simdi çook lüks otobüsler var ama eski yolculuklarin o güzel ruh halini bulabilmek ne mümkün!

*********************************


MIZAH HEYBEMIZDEN...