Insaat Mühendisi, yazar, senarist, masal anlatici. TEM otoyolu insaatlarinda, Kâbe'de Mescid-i Haram genisletme isinde ve Osmanli Revaklari restorasyonunda önemli görevler üstlendi. Efsane dizi Ekmek Teknesi senaryo grubunda görev yapti. Edebiyat dergilerinde hikâyeler yaziyor, masal anlatiyor... Istanbul'da metro ve Demiryolu insaatlarindaki görevini sürdürmekte.
Tam bir Ünye sevdalisi... O kendini 'Ünye delüsü' diye tanimliyor... Bugünlerde 2. Ünye Anlaticilar Bulusmasi'ni düzenlemek için Ünye'de bulunan hemsehrimiz Ismail Canbulat'tan söz ediyoruz. Kendisiyle keyifli bir sohbet yaptik. Bu sohbetimizi yaziya döküp sizlerle bulusturmak istedik.
---------------------------------------
Sizce Ismail Canbulat kim?
Dünyanin, uzun bir yolculukta bir agaç gölgesinde soluklanmak gibi oldugunun suurunda bir fani. O yüzden hiç durmadan üretmeye, arastirmaya, ögrenmeye, ögrendigini anlatmaya, paylasmaya çalisiyor.
Bir çok özelligiyle tanidigimiz Ismail Canbulat’in sanat aski nereden geliyor?
Askin nereden geldigini kim anlayabilmis ki. (Gülüsmeler…) Eee dogar dogmaz Ünye'nin zihin açan, beyin besleyen oksijenini soluduk. Aci suyunu içtik. Bir temasaci, dogal bir anlatici olan, tiyatro ve sanatsever, 'film gibi adam' babam Gazozcu Muharrem'in ve komik, eglenceli ev ortamimizin bende etkisi büyüktür.
Ilkokulda büyük Egitimci Faruk Civelek'in talebesi olduk, zihnimiz bir kez daha açildi. O içimdeki sanatçiyi kesfetmisti ve beni hep kitap okumaya, siire ve yazmaya tesvik etti. Lisedeki Edebiyat Ögretmenlerim Mehmet Özyurt ve Senel Ustaoglu da edebiyati, tiyatroyu iliklerime kadar hissettirdiler bana. Korkmadan, karalamadan, silmeden; 'düsünerek' yazmayi, içten anlatmayi da onlardan ögrendim. Ee bir de Ünye'nin farkli kültürlerin karisimi olan kadim kültürü, çarsisi, eglenceli esnafi ve hikayeleriyle bizi mest eden dogal anlatici agabeylerimizle de cabasi.. Insan böyle bir Ünye'de sanatçi olmaz da, 'anlatan adam' olmaz da ne olur?
Sanata olan bu ilginizi bizlerde yaptiginiz çalismalarla yakindan takip ediyoruz. Sanatla iç içe oldugunuz yasantinizda Osman Sinav ve Sumru Yavrucuk'la tanismaniz nasil oldu?
Osman Sinav agabeyimle, simdilerde Dirilis Ertugrul'un yönetmeni olan okul arkadasim, kadim dostum, sanat yoldasim Mimar Metin Günay sayesinde Yildiz Teknik'te okurken tanistim. Dizilerin senaryo gruplarinda çalistim. Oyunculuk ve prodüksiyon elemanligi yaptim. Sinemanin tozunu da yutmus oldum yani. Yillar sonra da Ekmek Teknesi'ne senarist olarak geri döndüm. Abi kardes iliskimiz hala sürmekte.
Sumru Yavrucuk ( o zamanlar soyadi Karaca idi) Yildiz Üniversitesi Oyunculari'nda oyunculuk hocamizdi bizim. Hamdi Alkan'la tiyatro yaptigimiz dönemlerdi. Hamdi de ben de tiyatronun ruhu, dogal oyunculuk ve sahicilik adina çok sey ögrendik ondan. Halâ da ögreniyorum... O bambaska bir amatör heyecani ve güzel bir kalbe sahip çok büyük bir profesyonel oyuncu.
Sanat, hayatinizin her aninda oldu. Evet bununla birlikte Insaat Mühendisligi görevinizle de önemli projeleri imza attiginizi görüyoruz. Yani bir koltukta birden fazla karpuz tasiyorsunuz diyebiliriz (Gülüsmeler) Su anda Istanbul'da Marmaray CR3 projesinde yer aliyorsunuz. Bu projenin Türkiye için önemi nedir, kisaca bahsedebilir misiniz?
CR3 projesi eski Gebze-Halkali arasindaki banliyö hatti ile bir hat hizli tren hattindan olusuyor ve bizim Marmaray olarak bildigimiz Bogaz Geçisi'ni kullanarak Istanbul'un iki yakasini birbirine baglamakla kalmiyor, ayni zamanda teknik olarak Pekin ile Londra arasinda kesintisiz demiryolu hattini-iletisimi sagliyor. Demirden bir Ipek Yolu yani. Ayni zamanda yük trenleri de kullaniyor.
Teknik ifade olarak da Marmaray CR3 Sözlesmesi isi; Bogaz’in her iki yakasinda 63 kilometre boyunca mevcut iki hattin tamamen yenilenmesi ve yeni bir üçüncü hattin insa edilmesi; 36 adet yeni ve iyilestirilmis yüzey istasyonunun insasi; yaklasik 130 adet yeni geçis koridoru karayolu, yaya ve dere geçisi yapilarinin insasi (alt ve üstgeçitler ve köprüler) ve diger teknik destek yapilarini kapsiyor. Ben de bu projede, Avrasya Consult Grubu bünyesindeki müsavirlik firmasi Yüksel Proje Uluslararasi A.S.'de Kontrol Mühendisi olarak çalisiyorum ve Istanbul, Türkiye ve Dünya için çok önemli ve stratejik bu projede katkim oldugu için bir Ünyeli mühendis olarak da ayrica gurur duyuyorum.
Hayatinizda gurur duydugunuz ve sizin üzerinde önemli bir etki birakan bir projede daha görev aldiginizi biliyoruz. Bu çalismada Kâbe'ye 4 yil boyunca hizmet ettiniz. Bu nasil bir duygu?
Muhtesem...Tarifsiz...
Peygamber Sallallahu Aleyhi Ve Sellemin ayaklarini bastigi yerlerde yürümek, çalismak ve o beldelere, Kâbe'ye hizmet etmek... Sizce Nasil hissettirir insana?
Istanbul'da bile hâlâ sokaklarinda dolasirim Mekke'nin…
Saka degil; geçen yillarda, arabamla Istanbul'un sokaklarinda dolasip bir pastaneyi ariyordum. Tam yarim saat, birçok sokaga girip çiktiktan sonra, aradigim o pastanenin aslinda Mekke'de, Jarwal semtinde bulunan pastanemiz oldugunu, bir anda büyük bir hayret ve hasret duygusuyla idrak ettim!
Sonra kendime çok güldüm ama 'içimdeki Mekke'yi' kaybetmedigim için de çok sevindim.
Evet, ayrildigin halde yasamaya devam ettigin, ayrildigin halde senden ayrilmayan ve seni terk etmeyen bir sehirdir Mekke, bir zamanlar, onu severek onda yasadi ve onu hissetti isen. Hele ki isyerin Mescid-i Haram'in içinde, Kâbe'nin yani basinda ise. Hep orada hissedersin kendini. Insallah layik olabilmisimdir, olabiliyorumdur...
Bugüne geldigimizde ise, Ismail Canbulat’in ismi memleketi Ünye’de yeni bir çalismada yeniden gündeme geldi. Bugünlerde '2. Ünye Anlaticilar Bulusmasi' için Ünye'desiniz. Ünye'nin Kayip Hikayeleri’nin pesindesiniz. Neden hikâyeler, neden masallar?
Evet, kimileri için hikaye, masal, bos isler bunlar!
Hocam Judith Liberman 'En gelismis iletisim teknolojilerimiz olsa da, hâlâ bir araya gelmeye ihtiyacimiz var. Hâlâ ayni mekânda, ayni odada, ayni havayi soluyup birbirimize bakarak hayal kurmamiz gerekiyor” demisti; yani toplumsal ve bireysel hayatimiza bir “reset” atma ihtiyaci. Dizdize, gözgöze gelip birbirimizi hissetmeye, anlatmaya ve 'yolda' kaybettiklerimizi tekrar hatirlamaya ve bulmaya her zamankinden çok ihtiyacimiz var.
“Masallar çocuklara uyumalari, yetiskinlere de uyanmalari için anlatilir” diyor, Jorge Bucay
Masallar, hikâyeler pusuladir. Sana bazen yol bulmada yardim eder. Bogucu modern dünyanin ortasinda nefes almana. Soluklanmana. Sakince düsünmene ve yolunu bulmana yardim eder.
Temasanin büyüsüyle ve insanlarin gözlerine bakarak anlatilan; insan sicakligiyla, “içten hissederek” anlatilan her “iyi anlati”; karsisindaki insani etkileyip onu hikayenin illüzyonuna sokup, ona kendi çözümlerini “gördürtebiliyor”. Ben masalin, anlatinin bu etkisine “sifali illüzyon” diyorum; hem unutturuyor günlük hayatin dertlerini, hem de unuttugu bir sürü seyi hatirlatiyor insana. Hatirladigi seyler de; aslinda onun hayatini güzellestirecek sifreler içeriyor. …
Biz ilkini geçen yil gerçeklestirdigimiz bu anlati etkinligimizde yine bir hikâye ve masal halkasinda bir araya geliyoruz.
O halkalarda farkliliklar ortadan kalkiyor, hem tekrardan masallarin anlamini ve sifasini kesfediyorlar, hem de birbirini dinlemenin, sohbet emenin önemini; tipki kadim zamanlardaki gibi…
Iyi anlatilmis bir ‘insan hikâyesi’; Bireyin, hem karmasik yapisini, hem insan iliskilerinin mantigini, hem de etrafta gelisen her türlü olayi çok daha kolay anlamasina, idrak etmesine ve kendi çözümlerini bulmasina/çözümlerini ‘kendisinin’ bulmasina yol açar.
Hele ki Ünyemiz gibi kadim kültürlerin yasandigi, farkli kültürlerin insanlarinin yüzyillarca bir arada yasamis oldugu bu güzel sehrimizde o kadar çok hikaye ve ani var ki... Bunlar, yasayan insanlarin hafizasindalar, gazete sayfalarinda ve onlarin internet adreslerinde aslinda kayip durumdalar. Ve henüz hiç anlatilmamis, bilinmeyen hikayeler de anlatilmayi bekliyorlar. Biz iste Halk Bilimci Ihsan Akbulut kardesimle bunu ortaya çikarmaya, gizli, kayip hazinelerimiz olan o kadim, o hikmetli hikayeleri tekrar bulmaya, dinlemeye ve kayit altina alip, bizlere ve gelecek nesillere zaman içinde hangi degerlerimizi, hasletlerimizi, hangi zenginliklerimizi kaybettigimizi anlatmaya, anlamaya çalisiyoruz. Ve yasayan kültürel mirasimiza, yasayanlarin dilinden, gönlünden yeni servetler eklemeye gayret ediyoruz. Bu konuda Ünye Belediyemize, Ünye Yasayan Kültürel Miras Müzemize ve bize gönüllü destek veren herkese çok tesekkür ediyoruz.
Biz de Ünye Kent Gazetesi olarak bu keyifli söylesi için tesekkür ederiz.
---------------------------
ISMAIL CANBULAT KIMDIR?
Insaat Mühendisi, senarist, kurumsal iletisim uzmani, masal anlaticisi. Ünyeli Kaptan ve Çataltepe Gazozlari Kurucusu Ismail Canbulat’in manevi ve Kamyoncu/Hoca Rasim Korkmaz'in öz torunu, Gazozcu Muharrem Canbulat’in oglu.
1966'da Ünye’de dünyaya geldi. Ilk, orta ve liseyi Ünye’de okudu. Sanayide çirak, zücaciyede tezgâhtar, lisede tiyatrocu oldu.
Bir Ünye asigi olan Ismail Canbulat, Ünye Çagri Gazetesi’nde 1979’dan itibaren haber, makale, siir ve deneme yazilari yayinladi. Yildiz Teknik Üniversitesi Insaat Mühendisligi Bölümü mezunu. YTÜ Tiyatro Kulübünde Sumru Yavrucuk’tan oyunculuk dersleri aldi. Çesitli gruplarda oyuncu egitmenligi ve yönetmenlik yapti.
Istanbul’da ve Anadolu’nun farkli sehirlerinde önemli mühendislik projelerinde görev aldi. Osman Sinav’in Sinegraf Film Yapim sirketinde senarist ve danisman olarak çalisti. “Ekmek Teknesi” adli tv dizisinin senaryo grubunda görev yapti. “Pars: Narkoterör”, “Kapilari Açmak” ve “Aci Hayat” dizilerine teknik destek verdi. Esra Film'in sinema filmi sinopsis yarismasinda 'Düdüklü Seker' adli senaryosu ödüle layik görüldü.
Kâbe’ye 4 yil mühendis olarak hizmet etti; Mescid-i Haram’in yeni bölümlerinin yapiminda ve Osmanli Revaklari’nin restorasyonunda görev aldi.
Fotograf, siir ve hikâyeleri, “Lamure”, “bachibouzouck.com” ve “bûtimar” dergilerinde yayinlandi.
Masal Anlatici, sanat terapisti Judith Liberman'nin 'Anlaticilik Okulu' mezunu.
Halen, Istanbul' da metro ve demiryolu yapim projelerinde görev almakta, ayni zamanda hikaye, senaryo ve masal anlatma çalismalarina devam etmektedir.