Osmanli Devleti’nin 603 yillik tarihinde en tartismali konulardan biri de, Osmanli padisahlarindan hiç birinin neden hacca gitmedikleridir Osmanli tahtina çikan 36 padisahin hiçbiri hacca gitmemis, Kâbe’yi ziyaret etmemis, dinin bu farz’ini yerine getirmemisti. Sizce sebep nedir?
Neden gitmedikleri konusunda ise net bir bilgi yoktur, fakat gerekçe sudur:
Padisahlarin görevi devleti idare etmekti, sahsi ibadeti ugruna bu görevi terk etmesine din adamlari riza göstermemislerdir.
Sehzadelerde de durum aynidir. Cem sultandan baska Hacca giden olmamistir. Son Sultan Vahdettin ise 1922 yilinda yurdu terk ettigi zaman bir davet üzerine Mekke’ye kadar gitmis fakat siyasal nedenler ile Kabe’yi ziyaret etmemistir...
Birçok yazar yillar boyu bu konuyu arastirmis bir sonuca varamamislardir.. Bazilari Hacca gitmeme nedeni olarak güvenlik gerekçesini öne sürer, kimileri de devletin bassiz kalmasi riskini göze alamadiklarini sebep olarak gösterir.
O devirlerde bir insanin hacca gidis-dönüsü en az 4-5 ay sürerdi, bir padisahin bu kadar uzun süre isin basindan uzak kalmasi uygun görülmedi ve seyhülislamlar fetva vermediler..
Seyhülislamlar : , “Padisahlara hac lazim degildir, oturup devleti idare eylemek evlâdir. (Padisahlara Hac gerekmez her türlü olay devletin basina gelebilir asil olan devlet yönetimi ) diyerek diye riza göstermemislerdir. (Kaynak: Mustafa Armagan- Zaman)
Yazar Murat Belge ise bir röportajinda haci olmak isteyen padisaha izin verilmedigini ulemanin (din Adamlari) “Mekke'ye birçok parasal yardim yaparlar, bina yaptirirlar ama kalkip giden yoktur.” demistir..
Peki din adamlari neden riza göstermemisti.
Devlet yönetiminin bosluk kaldirmayacagi, aksi halde düsmanin otorite boslugunu firsat bilerek Osmanli Devleti'ne saldirabilecegi düsünülmekteydi. Buna göre Padisahlarin Hacca gitmeme sebepleri arasinda iki sebep öne çikiyordu. Birincisi güvenlik gerekçesi, ikincisi de devletin bassiz kalmasi riski.
O dönemde bir insanin hacca gidis-dönüsü en az 4-5 ay sürüyordu; dolayisiyla bir padisahin bu kadar uzun süre isin basindan uzak kalmasi isyana neden olabilirdi, ayrica padisahlar siradan vatandaslar gibi tek baslarina hacca gidemezlerdi. Kara ve deniz yolunda ugrayacaklari bir saldiriya karsi mutlaka yanlarinda bir ordu bulundurmalari, yani hacca savasa gider gibi tam tesekküllü gitmeleri, gerekmekteydi.
Gelenek halini aldi
II. Beyazit'tan itibaren alimler, bir padisahin devlet baskanligi görevlerini sahsî ibadetleri ugruna aylar boyu terk etmesini caiz görmemislerdi ve bu, zamanla bir gelenek halini almisti.
Prof. Dr. Abdülkadir Özcan, Prof. Dr. Arzu Terzi, Prof. Dr. Mehmet Çelik, Prof. Dr. Ekrem Bugra Ekinci'nin makalelerinin yer aldigi Derin Tarih dergisi konuyu ele almis ve:
Prof. Dr. Apdülkadir Özcan “Hacca gitmek bir yana, tahttan indirilmek endisesiyle III. Murad cuma namazlarina bile gidemiyordu, demistir. Padisahin siradan bir insan olmadigini da hatirlatan Özcan, dolayisiyla padisahin bir yerden bir yere gitmesinin uzun hazirliklar gerektirdigini, kalabalik bir ordunun hazirlanmasi ve bunun mali boyutunun bulundugunu, o devirde Istanbul'dan Mekke'ye gidisin aylar sürdügü ve bu gidisin bir dönüsü oldugu göz önünde bulunduruldugunda padisahin böyle bir uzun yolculuga çikmasi demek, sahsina bagli bir ordunun ve çok sayida harem hizmetlisinin de beraberinde gitmesi demektir, demistir.
Islam alimleri, disaridan saldiri, içerideyse fitne çikma ihtimali varsa ve bundan da Müslümanlara zarar gelecekse kamunun huzurunu sahsi ibadetten üstün tutmus hiçbir dönemde hacca izin vermemislerdir.
Ancak padisahlar vekil tutarak bu ibadeti yerine getirebiliyorlardi.
Prof. Dr. Abdülkadir Özcan makalesinde arsiv belgelerindeki kayitlara göre her yil 10 altin karsiliginda Osmanli sultanlari adina Hac ibadetini eda eden Medinelilerin oldugunu yazar.
Prof. Dr. Arzu Terzi ise vekaleten yaptirilan Hac ibadetini anlatir vekaletle Haccin, dönemin ünlü alimlerinin fetvasi alinarak gerçeklestirildigine dikkat çeker, padisahlara vekaleten Hac ibadeti yapacak kisinin Mekke ve Medine'de ikamet eden kadi, müderris, hatip ve imam gibi ilmiye sinifi mensuplarinin arasindan seçildigini söyler. Prof. Dr. Arzu Terzi, ayrica Müslümanlarin ibadetini güven içinde yapabilmesi için Osmanli sultanlarinin Hac yollarinin yapimi-onarimi, güvenliginin temini, kutsal yerlerin temizligi ve bakimi, hacilara sunulan saglik hizmeti, misafirhane insasi gibi hizmetleri sagladigini belirtir. (Kaynak:TIME TÜRK)
Devlet daha önemlidir.
Padisahlarin devleti idare etmek gibi bir görevleri vardi, sahsi ibadeti ugruna bu görevi terk edemezlerdi. Hac ibadeti, iste bu gibi incelikler sebebiyle padisahlar için bir yükümlülük olmaktan çikiyordu. Fakat padisahlar hacca gidemeseler de, bir gelenek olarak her yil Mekke ve Medine’ye ‘Sürre Alayi’ ismi verilen bir kafilede kendi yerlerine bedel olarak baskalarini mutlaka gönderirler, yine ‘Sürre Alayi’ vasitasiyla Mekke ve Medine halkini hediye ve altina bogar, bölgede tek bir fukara birakmazlardi.
Yukaridan beri yazdiklarimizi toparlarsak padisahlarin iki ana nedenden dolayi hacca gitmedikleri görülmektedir. Bu nedenler, güvenlik, devletin uzun zaman bassiz kalamayacagi ve alimlerin “Padisahlara hac gerekmez onlarin asli görevleri devlet yönetimidir” diyerek fetva vermemis olmalaridir. Bu sonradan gelenek haline gelmistir.
Kaynaklar:
Vatan Gazetesi Mine Senocakli
Derin Tarih, Sadik Ilgaz