Ünyeli bir Kıbrıs Gazisinin Anıları 20 TEMMUZ KIBRIS HAREKÂTI -3 Maraş ve Gazi Magosa alındı

Arif TAKICI

Canik Dergisi 28.08.2019 08:49:11 1361 0
Ünyeli bir Kıbrıs Gazisinin Anıları  20 TEMMUZ KIBRIS HAREKÂTI -3 Maraş ve Gazi Magosa alındı

Bu yazim Kibris harekâti ile ilgili üçüncü yazim,  takdir edersisiniz ki Kibris savasini bir iki yazi ile anlatmak mümkün degildir. Bu bakimdan, Kibris hakkinda yazdiklarimin sadece çok küçük bir özet oldugunu belirtmek isterim.

 

Evet degerli okuyucularim, birinci harekâtin ardindan yapilan ates kes anlasmasindan sonra ne olacagini bilemeden günlerdir mevzilerin içinde bekliyoruz.

Hava kavurucu sicak! Geçtigimiz günlerde hadi helikopterlerle Türkiye’ye gidiyoruz diyerek bizi bogaz mevkiine götürdüler, helikoptere bin emri beklerken geri dönülecek emri geldi, bu mezar mevzilerimize geri döndük…

Ögrendigimize göre, biz parasütçüleri Türkiye’ye götürüp, tekrar Magosa taraflarina atacaklarmis, ancak son anda bu plandan vazgeçilmis. Yarin sabah Magosa ve Dip karpas tarafina taarruz edecegiz. Diplomatlar ve siyasilerimiz masada anlasmaya varamadiklari için, ikinci Kibris harekâtini yapacagiz. Yunanistan’in 12 Adalara yiginak yaptigi söyleniyor. Tüm olabileceklere karsi Genelkurmayin hazirlikli oldugunu, Yunanistan’in Ülkemize saldirmasi durumunda, Türk Ordusunun yildirim harekâtiyla Atina’nin içlerine kadar girme planinin oldugunu sonradan ögrendik. Su anda Girne bizde, Lefkosa ise yarisinin kontrolü bizim elimizde olarak ortak baskent statüsünde. Ates kesin ardindan Türk askeri zapt ettigi dar arazide sikismis durumda beklerken,  Dis Isleri Bakanimiz Turan Günes, Denktas, Rum toplumu Lideri Klerides, Yunan Dis Isleri Bakani Mavros, Ingiltere Dis Isleri Bakani Callaghan ve diplomatlar, Cenevre’de günlerdir arazi, Kibris anayasasi ve adanin gelecegi ile ilgili kiran kirana pazarlik yapiyorlar.

Ama bizim diplomatlar hariç, bir çogunun bilmedigi bir geçek vardi ki, su dakikalarda Cenevre’de diplomatlar  masada agiz dalasi yaparken, Türk askeri yarin ikinci harekat baslatmak için saatleri sayiyordu!!!

 

“ Dikkat!! Hava indirme Tugayi, birinci parasüt taburu, üçüncü bölük  yarin sabah saat beste ikinci harekâta bagliyacagiz. Ordumuzun hedefi Magosa… Dipkarpas’a kadar gidilecek. Herkes kontrolünü hazirligini iyi yapsin! Birinci harekâtta büyük bir basari elde ettik. Ancak görüsmeler Ülkemizin beklentilerini karsilamadigi için, ikinci harekât yapmak zorunlu olmustur. Size güveniyorum, siz artik egitim tecrübesinin yanina, savas tecrübesini de ilave etmis askerlersiniz. Sakin duygusalliga firsat vermeyin! Arkadasiniz yaralanabilir, sehit olabilir… Buna ragmen duraksamayacaksiniz. Benim Sehit oldugumu görseniz bile, hiç tereddüt etmeden beni birakip, size komuta eden komutaninizin emriyle savasmaya devam edeceksiniz.

Bölük komutanimiz Tümer Isik’in bizi heyecanlandiran konusmasinin ardindan, istirahata koyulduk.

 

Araçlara bindik ve Dikoma’dan Göçmen köye geçerek oradan Dipkarpas istikametine dogru ilerlemeye basladik. Tank birliklerinin sesleri ortaligi titretiyor, uçaklarimiz göklerden bize güven, düsmana korku saçiyordu. Yol güzergâhinda rastladigimiz mücahitler bize el salliyor; “acimak yok!” diyerek haykiriyorlardi. Biraz ilerledikten sonra, genellikle baraka derme çatma evlerin oldugu Türk Romanlarinin oturdugu köyün yakinindan geçerken, birden Rum tarafindan yogun bir havan atisi basladi… Havan mermileri etrafimizda patliyor, parçalari aracimiza çarpiyordu. Bir havan mermisinin kafamiza düsmesi an meselesiydi.  Konvoyumuz durdu. Bölük komutani; “ Araçtan in, araziye dagil, savunma vaziyeti al!” emri verdi. En kisa sürede araçlari bosalttik, savunma vaziyeti aldik, düsmana karsilik vermeye basladik. Otomatik G3’ler ile mesafe uzun oldugu için pek etkili olamiyorduk… Havan, top ve bazuka kullanan arkadaslar daha iyi cevap veriyordu düsmana.

Su an bize havan atesi yapan düsman hiç hesapta yoktu… Bizim hedefimiz belli bir yere kadar araçla gidip, sonra araziden düsmanin üzerine yürümekti. Su anda hesapta olmayan düsman bizi yolumuzdan alikoydu. Sürpriz düsmanin saf disi edilmesi uzun sürmedi… Gerek bizim atesimiz, gerekse tanklarin atesi karsi tarafin sesini kesti. Bizim köydeki Romanlarin bagrismalari da kesildi. “Araç bin!” emriyle tekrar araçlarimiza bindik… Çok sükür, bu ne kâbustu?  Su an sessizlik hâkim. Kulaklarimiz ve dikkatimiz havada. Çünkü havan mermisinin ne taraftan geldigini, merminin havada ilerlerken hizi dolayisiyla çikardigi isliga benzeyen sesinden anlayabiliyoruz. Fisssssss…. Kapaklan!!! Reo aracinin içerisinde tam siper yatarak kendimizi korumaya çalistik. Kafalarimiz birbirine çarpti. Evet, az önceki ses havan mermisinin havada giderken çikardigi sesti. Ama niçin patlama sesi duymadik?

Sonraki günlerin birinde. Birinci harekâtta bulundugumuz Ayyildiz tepe civarinda oldugu gibi açlik ve susuzluk pek çekmiyorduk bu ikinci harekâtta.

Çünkü sürekli düz arazilerde hareket ediyor ve arama yaptigimiz meskûn mahallerde su ve yiyecek ihtiyacimizi karsilayabiliyorduk. Yer yer çarpisarak ilerliyorduk, ancak görünen o ki, Rum ve Yunan askerleri mukavemet gösteremiyor, genellikle geri çekilmeyi, kaçmayi tercih ediyorlardi.

Tipki kurtulus savasimizda Afyon’dan Izmir’e dogru kaçtiklari gibi. Arazide ilerlerken 14- 15 yaslarinda 6 tane Rum genciyle karsilastik. Bölük komutanimiz tercümani araciligiyla sordu. “ Ne yapiyorsunuz burada siz? Dolasmaya çiktik, su ilerdeki köydeniz! Hemen evinize gidin basiniza bir is gelmeden. Savas hali var, görmüyor musunuz tehlikeyi? Hem anneniz sizi merak eder!” Bu her millette olamayacak, asil bir Türk subayinin düsman tarafinin çocuguna gösterdigi merhametti. 

Kisa bir mola verdigimizde botlarimi çikarip çok aciyan ayaklarimi inceledim. Günlerce degistirmedigimiz çorabim kir kalinligindan kaput bezi gibi olmus, ayaklarim yara ve davul gibi sismisti. Kalktik tekrar yürümeye basladik…

 

Maras, Gazi Magosa ve Dipkarpas alindi. Önümüze çikan küçük bir kasabayi arama emri verdi bölük komutani tüm takimlara. Ikiser asker dagildik kasabaya. Bir sokakta önümüze domuz çikti. Arkadas korktu bir adim atamadi. Ates edecekti elini tuttum… “ Ne yapiyorsun bir sey var zannedecekler, bu evcil gel dedim.” yanindan geçtik. 

Bize düsen sokaktaki evleri siradan aramaya basladik. Rum siviller evlerinde idi. Onlara iyi davraniyor, korkmamalarini söylüyor, evlerini çok dagitmadan aramamizi sürdürüyorduk. Bir evin önüne geldigimizde, iki genç kizin çardaktan üzüm topladigini gördük. Anne babalari oldugunu düsündügümüz kisiler vardi yanlarinda. Bozuk kit Rumca ile “ Kali meraz kalo horiç” ( iyi günler güzel kizlar) dedim. Bu sözlerime gülüserek cevap verdiler. Evlerini aradik, tam ayrilacagimiz sirada babalari bize üzüm vermek istedi. Almak istememize ragmen, israri karsisinda aldik. Ayrilirken tüm aile bize el salladi. Ayni tebessümle karsilik verdik… Çünkü merhamet ve insan sevgisinin dili evrenseldi!

 

25 Agustos, 1974 Pazar. Bir kilisenin önündeki alanda, bir önceki gün istirahat ettigimiz Türk köyünün insanlarinin organize olmasiyla getirdikleri etli pilav yedik. Köyde evlerden topladiklari tabaklari da getirmisler, Kibris’a geldigimizden bu yana ilk defa kendime ait tabakta yemek yedim.

BITTI

  • Pazartesi 15.7 ° / 8.8 ° Bölgesel düzensiz yağmur yağışlı
  • Salı 12.5 ° / 8.7 ° Orta kuvvetli yağmurlu
  • Çarşamba 15.2 ° / 6.9 ° Bölgesel düzensiz yağmur yağışlı
  • BIST 100

    9390,51%1,2
  • DOLAR

    38,74% -0,04
  • EURO

    43,49% -0,27
  • GRAM ALTIN

    4081,46% -1,49
  • Ç. ALTIN

    6717,19% 0,00

Ordu

12.05.2025

  • İMSAK 03:22
  • GÜNEŞ 05:07
  • ÖĞLE 12:30
  • İKİNDİ 16:24
  • AKŞAM 19:43
  • YATSI 21:20
https://www.facebook.com/%C3%9Cnye-Kent-Ofset-106507792092593