Bu sene Ünye’de önceki yıllardan daha çok ziyaretler yaparak müzakerelerde bulundum.
Bu ziyaretlerim, sivil toplum kuruluşları yöneticilerine, gazetecilere, Belediye Başkanımıza, bazı kurumlara, dünden bu güne birçoğu birlikte Ünye’de sosyal faaliyetlerde bulunduğumuz dostlarıma, iş adamlarına, cemiyet adamlarına, esnafa, akrabalarıma ve çok dostlarıma ve hemşerilerime oldu.
Bendeniz Ünye’den 36 yaşımda ayrılıp Ankara’ya gittim, on yol kaldım. Oradan İstanbul’a geçtim, yirmi yıldır da İstanbul’da yaşıyorum. Her yıl da memleketime yaz döneminde geliyorum ve ziyaretler yapıyorum. Ünye’den ayrıldığım günden bu yana hemen her gün Ünye’deki tüm gelişmeleri basından ve sosyal medyadan takip etmekteyim.
Yaptığım tüm faaliyetlerimi de, Ünye ile ilgili düşüncelerimi de Ünye basınında sürekli haberlerle, demeçlerle, makalelerle dile getirmeye çalıştım.
Ayrıca 2021 yılında Ünyelilerle birlikte yazdığım ve içinde Ünye için yüzlerce maddi ve manevi kalkınma projelerinin bulunduğu, bu projeler gerçekleşmiş gibi hikâyelerinin yer aldığı, dalında tek 2040 adlı romanı tüm Ünyeli ilgi duyan hemşerilerime, yöneticilere tanıttım, dağıttım.
O günden bu güne kadar da bu kitabın okunması, değerlendirilmesi, kitapta yer alan projelere ilgi duyulması için ne gerekiyorsa yapmaya çalıştım.
Ayrıca kitabın tanıtım ve dağıtım programından iki ay sonra da içinde yer alan projelerin hayata geçirilmesini müzakere amacıyla büyük bir katılımla özel program gerçekleştirdik bir heyet ile birlikte.
Her yıl geldiğimde de bu projeler, Ünye’deki gelişmeler, olup bitenler ile ilgili hep sivil insanlarımız ve yöneticilerimizle müzakere ettim, tüm olan bitenleri gözlemlemeye çalıştım.
BU SENE YOĞUN ZİYARET VE MÜZAKERE
Bu sene bu müzakere ve gözlemlerimi had safhaya çıkararak çok insanımızla görüştüm, konuştum, hasbi hal ettim, tartıştım, bilgi aldım, tekliflerimi dile getirdim, istişare ettim, sorguladım, sordum, dinledim, anlattım durdum. Gençlerle konuştum, hatta bir sahilde bir grup içki içen gençlerle uzunca sohbet ettim, onları dinledim, anlamaya çalıştım, bir şeyler anlatmaya çalıştım, tekliflerde ve tavsiyelerde bulundum.
Bu arada bu sene İstanbul’da bulunan tüm Ünye sivil toplum kuruluşları başkan ve yöneticileri ile genişçe müzakerelerde bulunup tespitler yaptım ve tekliflerde bulundum.
TESPİTLERİM
Bütün bunların sonunda durum tespitlerim şunlar oldu:
Ünye’de birçok hizmet, faaliyet, yatırım, ilerleme gibi müspet gelişmeler olduğu gibi çok sayıda olumsuzluklar, hayal kırıklıkları, bunalımlar, savrulmalar, ümitsizlikler, çalışma ve çabalardan vazgeçmeler, şikâyetler ve menfi durumlar olmuş, toplum moral olarak çöküş yaşayarak çok şeylere boş vermeler başlamış durumda.
İnsanlarımızın Ünye’de birlikte projeler yapıp şehrin gelişmesine katkı konusunda eskisi gibi inançları neredeyse kalmamış durumda. Var olan sivil kuruluşlarımızda çalışanlardan çok onları eleştirenler artmış durumda. Bir araya gelebilmeler eskiye nazaran azalmış durumda. Bir çok alanda ayrışmalar olmuş, birlik oluşturma yerine rakip olarak ayrı organizasyonlarla kendilerinin doğru diğerlerinin yanlış olduğu ifadeleri ile sinerji yerine güç zayıflamasına sebep olunmuş durumda.
ODAKLANMAMIZ GEREKEN NEDİR?
Bendeniz yapı olarak hiç olumsuzlukları gündeme getirmeden yana değil hep olumlu olma ve bu konuda çaba göstermeden yana olan bir karaktere sahip olmuşumdur daima.başımıza gelmesinden korktuğumuz şeylere değil, başımıza gelmesini istediğimiz şeylere odaklanmalıyız felsefesini gütmüş ve tavsiye etmiş bir yapıya sahibim.
Ancak bu olumsuzlukları görmemeyi, sıkıntılara aldırmadan boş vermeyi, mücadele etmemeyi gerektirmez. Tam tersine iyilik uğruna mücadele etmeyi gerektirir. Toplum S.O.S. veriyor. Herkes savrulmadan, değerlerden uzaklaşmaktan, ahlaki çöküntüden ve genç neslin bozulmasından bahsederek bundan sonra bir şey olmaz ümitsizliğini artırmaktadır.
Biz bütün bunların çözümlerini 2040 kitabımızda ideal toplum oluşturma formüllerini ortaya koymuştuk. Eğitimler, düzenlemeler, organizasyonlar, işbirlikleri ve projelerle toplumun gelişmesi, kalkınması; kültürlü, görgülü ve faydalı hale gelmesi daima mümkündür. Bunun yolları bellidir ve çok örnekleri vardır.
Bütün bunlar ortaya konmuş iken ne yazık ki teklif edilen projeler üzerinde durulmadı, projeler yeteri kadar incelenemedi, ilgili kurum ve şahıslar işlerine çok yarayacağı halde ilgilenme zahmetinde bulunmadı.
İstanbul tespitlerim de ne yazık ki aynı şekilde içler acısıdır.
ACİL DURUM MÜZAKERESİ
Bütün bunları değerlendirdiğimiz zaman bir acil durum müzakeresi ve çalışması yapılmalı, moraller düzeltilerek işbirlikleri yapılmalı, toplum en uygun metotlarla eğitilmeli ve maddi-manevi kalkınma seferberliği başlatılmalıdır.
Her şeyden şikâyet etme alışkanlığı bırakılmalıyız ve taşın altına elimizi sokmalıyız. Faaliyetlerimizi sadece şahsi çıkarlarımız için değil toplumun topyekûn çıkarları için ve ihlâsla Allah rızası için yapmalıyız. Birbirimizi yersiz eleştirme, aşağılama, kıskançlık ve hasetle ezme yerine birbirimizi anlamaya, birlikte faaliyetler yapmaya ve samimiyetle ortak çalışmalarla adım atmaya çalışmalıyız. Yoksa dizlerimizi dövmek isteriz ama dövecek diz bile bulamayız.
Ünye’miz için, toplumumuz için, neslimiz ve geleceğimiz için bir hamle yapma mecburiyeti olduğu açık. Ayrışma, nefret söylemleri, ideolojik ve siyasi kavgalar bizi çok kötü hale getiriyor. Bunları bırakıp önümüze bakalım ve iyi günlerimiz için çaba gösterelim. Herkes eski günleri bile arar oldu.
TEKLİFİM
Bütün bu tespitlerden sonra teklifim şudur:
Tüm sivil toplum kuruluşlarını öncelikle ayrım yapmadan bir araya getirmeliyiz.
Yeniden ÜNYE MÜZAKERESİ yapmalı, örgütlenmeli ve geleceği planlamalıyız.
Tüm halkımıza selamlarımı, sevgilerimi ve saygılarımı sunuyorum.


