AHMET DERYA VARİLCİ

Tarih: 30.08.2023 18:02

30 Ağustos Zafer Bayramı

Facebook Twitter Linked-in

30 Ağustos Zafer Bayramı’nı yeterince idrak edemediğimizi düşünürüm hep...

Belki de 19 Mayısların, 23 Nisanların, 29 Ekimlerin görkemli kutlamaları yanında, 30 Ağustos’un kıyıda kalışından…

Diğerleri tüm okulların katılımıyla kutlanırken; 30 Ağustos Bayramı’nın sadece asker katılımıyla gerçekleşmesi, “Asker Bayramı!” imiş gibi kabul edilmesi ve militarist bir gösteriye dönüşmesi etkili olmuştu bunda.

Hatta 30 ağustos sabahı kutlama alanından geçmiyorsak, bayramdan haberimiz bile olmazdı.

Çünkü okullarımız tatildi.

Biz yoksak, bayram da yoktu…

Bayramların Eski Tadı Neden Yok?

Bayram denince;, milli olsun dini olsun çocukluğumuzun bayram günleri gelir aklımıza… İlk gençlik yıllarımızda bayramların asıl öğesi gibi görürdük kendimizi.

Üniversite yılları“çalkantılı yıllar” olduğundan, sanki duraklama dönemi oldu bizim için.

Günümüzde bayramların baş aktörü medya...

Sosyal medya, TV, gazete, internet haberciliği üzerinden bayramlaşıyoruz.

Herkes meşrebince duyuruyor… 

Anladığı biçimde giriyor meselenin içine.

Bilişim çağındayız, iletişimde zirvedeyiz.

Yine de 30 Ağustos eksik kalıyor bir yerde. 

Yeterince idrak edemiyoruz.

30 Ağustos 1922 Neyin Zaferi?

30 Ağustos 1922'de Dumlupınar'da Mustafa Kemal’in başkumandanlığında zaferle sonuçlanan Büyük Taarruz'un yıl dönümüdür 30Ağustos…

Mustafa Kemal’in başkomutanlığında yapıldığı için Başkomutanlık Meydan Muharebesi adıyla da bilinen Büyük Taarruz'un başarıyla sonuçlanmasından sonra Yunan orduları İzmir'e kadar takip edilmiş; 9 Eylül 1922'de İzmir'in kurtarılmasıyla Türk toprakları Yunan işgalinden kurtulmuştur.

Büyük Taarruz 

Büyük Taarruz yahut Başkomutanlık Meydan Muharebesi, Kurtuluş Savaşı sırasında Türk ordusunun işgalci güçlere son ve kesin darbeyi vurmasını sağlamak ve Anadolu'dan atmak için düşünülüp planlanan gizli bir harekât idi. 

Türkiye Büyük Millet Meclisi'nin 20 Temmuz 1922'deki oturumunda kendisine dördüncü kez olmak üzere Başkomutanlık yetkisi verilen Mustafa Kemal, taarruz kararını aslında Haziran ayında almıştı. Taarruz hazırlıkları gizli olarak yürütüldü. 

Büyük Taarruz Ağustos'un 26'sını 27'sine bağlayan gece Afyon'da başlamış, Aslıhan civarında kuşatılan düşman birliklerinin Mustafa Kemal Paşa'nın bizzat idare ettiği Dumlupınar Meydan Muharebesi'nde imha edilmesi ile Türk ordusunun zaferiyle sonuçlanmıştı.

26 Ağustos 1922 - Büyük Taarruz ve Kurtuluş Savaşı   

Dağlarda tek tek ateşler yanıyordu.

Ve yıldızlar öyle ışıltılı, öyle ferahtılar ki şayak kalpaklı adam

nasıl ve ne zaman geleceğini bilmeden güzel, rahat günlere inanıyordu

ve gülen bıyıklarıyla duruyordu ki mavzerinin yanında,

birdenbire beş adım sağında onu gördü.

Paşalar onun arkasındaydılar.

O, saati sordu

Paşalar: ‘Üç’, dediler.

Sarışın bir kurda benziyordu

Ve mavi gözleri çakmak çakmaktı.

Yürüdü uçurumun başına kadar,

eğildi, durdu.

Bıraksalar

ince, uzun bacakları üstünde yaylanarak

ve karanlıkla akan bir yıldız gibi kayarak

Kocatepe’den Afyon ovasına atlayacaktı.

Kurtuluş’tan Öncesi

1919 yılında Birinci Dünya Savaşı sonrası İtilaf Devletleri, Mondros Ateşkes Antlaşması hükümlerine dayanarak Anadolu'yu işgale başladı, ordusunun cephanesi elinden alınan Türk milleti, zor durumdaydı. 

İtilaf donanması İstanbul'a, Fransızlar Adana'ya, İngilizler Urfa, Maraş, Samsun ve Merzifon'a, İtalyanlar, Antalya ve Anadolu'nun güneybatısına yerleşti.

15 Mayıs 1919'da İtilaf devletlerinin izniyle Yunan Ordusu İzmir'e çıkarma yaptı.

19 Mayıs’ta Samsun’a çıkan Mustafa Kemal, Erzurum ve Sivas Kongrelerinin ardından ordudaki görevinden ayrıldı, işgallere karşı kuvayı milliye hareketinin başına geçti. 

1920'de TBMM'nin açılması üzerine işgal güçleri tüm baskıcı politikalarını Mustafa Kemal ve silah arkadaşları üzerine yoğunlaştırdı, özellikle Batı Cephesi'nde hareketlilik başladı. Yunan ordusu 1921'de Polatlı'ya kadar geldi. Polatlı'da dünyanın en uzun sürecek meydan muharebesinin hazırlıkları yapılıyordu.

Sakarya Meydan Muharebesi

22 Ağustos - 13 Eylül 1921 tarihleri arasında gerçekleşen bu savaş, Kurtuluş Savaşı'nın dönüm noktası sayılır. Yunan General Papulas tarafından Yunan ordularına Ankara'ya harekât emri verilmişti. Savaşı Yunan tarafı kazansaydı TBMM, Sevr Antlaşması'nı kabul etmek durumunda kalabilirdi.

TBMM ordusu, Kütahya-Eskişehir Muharebeleri'ndeki yenilgisinden sonra cephe kritik bir duruma düşmüştü. Cepheye gelerek durumu yerinde gören ve komutayı eline alan TBMM Başkanı ve Başkomutan Mustafa Kemal Paşa ile İcra Vekilleri Heyeti Başkanı Fevzi Paşa, Batı Cephesi birliklerinin Yunan ordusuyla arada büyük bir mesafe bırakılarak Sakarya Nehri'nin doğusuna çekilmesine ve savunmayı bu hatta devam ettirmesine karar verdiler.

Mustafa Kemal’in "Hatt-ı müdafaa yoktur; sath-ı müdafaa vardır.” sözüyle özetlenebilecek emri gereği mücadele geniş bir alana yayıldı. Türk Ordusu'nun 10 Eylül'de başlattığı ve bizzat Mustafa Kemal Paşa'nın komuta ettiği savaş, 22 gün ve gece sürerek 100 km uzunluğunda bir alanda cereyan etti. Yunan ordusu, Ankara'nın 50 km kadar yakınından geri çekilmek zorunda kaldı.

Mustafa Kemal Atatürk bu muharebe için "Sakarya Melhame-i Kübrası" yani kan gölü, kan deryası demiştir.

Mustafa Kemal, Sakarya Meydan Muharebesi sonrası TBMM Başkanı ve Türk Orduları Başkomutanı olmuştur.

Sakarya’dan Afyon’a ve İzmir’e

Türk Ordusu Sakarya Meydan Muharebesi'ni kazanmış olsa da Yunan ordularını savaşa zorlayarak yok edecek bir durumda değildi. Türk ordusunun bir taarruza girişmesi için büyük eksikleri vardı. Bunların giderilmesi için halktan son bir kez özveride bulunması istendi. Bütün mali kaynaklar son sınıra kadar zorlandı ve hemen hazırlıklara başlandı; subaylar ve askerler taarruz için eğitilmeye başlandı. Ülkenin tüm kaynakları ordunun emrine verildi.

Muharebelerin fiilen sona erdiği Doğu ve Güney cephesindeki birlikler de Batı cephesine kaydırıldı. Öte yandan İstanbul'da da Türk kurtuluş mücadelesine destek veren dernekler İtilaf Devletleri'nin silah depolarından kaçırdıkları silahları Ankara'ya gönderdiler. Türk ordusu ilk kez taarruza geçecekti ve bu yüzden sayıca Yunan birliklerinden üstün olmak zorundaydı. Anadolu'da bu dönemde 200.000 Yunan askeri vardı. Türk ordusu da bir yıllık hazırlık sonucunda ordudaki asker sayısını 186.000'e yükselterek Yunan birliklerine yaklaştı. Ancak Türk ordusu tüm bu çabalara rağmen süvari birlikleri dışında Yunan birliklerine bir üstünlük sağlayamamış, ancak bir denge kurulabilmişti.

1922 yılının Haziran ayı ortalarında, Başkomutan Müşir Gazi Mustafa Kemal Paşa, taarruza geçme kararını aldı. Bu karar sadece üç kişi ile paylaşıldı: Cephe Komutan Mirliva İsmet Paşa, Genelkurmay Başkanı Birinci Ferik Fevzi Paşa ve Millî Savunma Bakanı Mirliva Kâzım Paşa.

Asıl amaç; kesin sonuçlu bir muharebenin ardından, düşmanın savaşma azim ve iradesini tamamen ortadan kaldırmaktı. Büyük Taarruz ve bu taarruzu taçlandıran Başkomutanlık Meydan Muharebesi, Türk Kurtuluş Savaşı'nın son safhasını ve zirvesini teşkil etmektedir.

Yararlanılan Kaynaklar:

Mustafa Kemal Atatürk, Nutuk, Say Yay. 2018 

Belgelerle Türk Tarihi Dergisi, Editions 28-31, Menteş Kitabevi, 1999

Ahmet Yavuz, Büyük Taarruz, Cumhuriyet Kitapları, 2022

 

 

 

 


Orjinal Köşe Yazısına Git
— KÖŞE YAZISI SONU —