MUSA Ö. KIROĞLU


“Hepsi benim evladım”


14 Ekim Cuma akşamı televizyon izlerken ekranda Bartın’da maden ocağı kazası bilgisi geçmeye başladı.

Elim birden yüreğimin üstüne gitti… Ateş düştü içime…

Duaya başladık eşimle birlikte…

Can kaybı olmaması…

Ocaklara ateş düşmemesi için Allah’a yalvarmaya başladık.

Soma’yı hatırladım…

8 yıl önce şehit olan 301 madencimiz geldi aklıma.

Bir kez daha rahmet diledim hepsine.

Maden işçisi, işe giderken eviyle helalleşir öyle ayrılır eşinden, çocuğundan.

Evinden ayrıldığından itibaren kapılara bakılır.

Geri sağ gelirse evde hep birlikte mutludurlar.

Böylesi zor bir meslekte niye çalışır peki madenciler?

Parası iyidir piyasa şartlarına göre…

Bir de erken emekli olunur bu meslekte.

Akşam kaza yerinde muhabire aynen şöyle diyordu bir madenci yakını.

“Damadım itfaiyede çalışıyordu ama ayrıldı. Parası daha iyi… Bir de erken emekli olunduğu için maden işçisi oldu.”

Kadere inanıyoruz.

Ölümü erteleme, öteleme şansımız yok.

Nasıl yazılmışsa zamanı geliyor çıkıyor karşımıza.

Ölümün hepsi acıdır. Acı gelir insana…

Ama bazıları yürek yakar, dağlar içimizi.

Maden kazalarında kaybettiğimiz canlar böyledir…

Vatan savunmasında kaybettiğimiz fidanlar böyledir…

Allah kimseye acısını göstermesin, evlat acısı da böyledir.

Evlat acısında ateş en çok anneyi yakar… Babayı yakar… Yakınlarını yakar.

Madenlerde kaybettiklerimizin acısı…

Vatan savunmasında kaybettiklerimizin acısı ise hepimizi yakar.

Milletimizin her ferdini yakar. Milli acıdır…

Akşam televizyonu izlerken bunu bir kez daha gördük.

Yaşlı nine gelmiş kaza yerine…

Oturmuş bir taşın üstüne, ellerini açmış dua ediyor.

Muhabir yaklaştı; “Kazadaki yakının kim?” diye sordu nineye.

Cevabı;

“Hiç ayıramam, hepsi benim evladım” oldu.

Bu cevaba muhabir de dayanamadı, gözlerini silmeye başladı.

Aynı ocakta çalışan, o an vardiyası olmadığı için evinde dinlenen bir işçi kazayı duyar duymaz koşmuş… Kaza yerine arkadaşlarını kurtarmak için gelmiş.

Ona soruyor muhabir;

“İçerdeki yakının kim?”

Madenci; “İçerdekilerin hepsinde benim canım var. Onlardan her kurtulan benim kurtulmam, her ölen benim ölmem demektir.”

Kaza yerine gelen 12-13 yaşında bir çocuk dikkatimi çekti.

Kucağında su şişeleri var. Kazaya yardım eden madencilere içmeleri için su dağıtıyor.

Ocakta arkadaşlarına yardımdan yeni çıkan, eli yüzü kömür karası maden işçisine yaklaştı.

“Amca, su dökeyim, elini yüzünü yıka istersen” dedi.

Maden işçisi o haliyle sarıldı ona, ağlamaya başladı.

Tanıyormuş o çocuğu.

Babası ocakta kazaya uğrayanlar arasındaymış.

Kendisine sarılan madenciye; “Kurtaracaksınız değil mi babamı?” diyor.

Maalesef 40’ın üzerinde madencimiz daha şehit oldu.

Şehadetleri mübarek olsun.

Yakınlarına sabır diliyorum.

Bu milletimizin milli yası…

Azizi milletimizin başı sağ olsun.

Allah bu acıları yaşatmasın bir daha...

Bu hafta bu duygulardan sıyrılmam… Her zaman dile getirdiğim bölgemin, şehrimin sorunlarını yazmam mümkün olmadı.

Kalın sağlıcakla…

 

 

 

 

 

YAZARLAR

https://www.facebook.com/%C3%9Cnye-Kent-Ofset-106507792092593