ARİF TAKICI


KIRKDOKUZUNCU YILINDA KIBRIS HAREKATINI BİR DEFA DAHA COŞKUYLA ANIYORUZ


Kıbrıs adası stratejik konumu bakımından Ülkemiz için çok mühimdir. Zaten bu önemi sebebiyle Osmanlı devleti tarafından Ülke topraklarına katılması zaruri görülmüş, 50 bin şehit verilerek Osmanlı topraklarına katılmıştır. Ne var ki 1878’de Rus Osmanlı savaşında Osmanlının yenik düşmesi sebebiyle, Osmanlı’ya destek vermesi karşılığında Ada İngiltere’ye kiraya verilmiştir.

 Birinci dünya savaşında mağlup olmamız sebebiyle İngiltere bunu fırsat bilerek adayı ilhak etmiştir.

   Yüzölçümü 9283 Km olan Kıbrıs, Akdeniz’de Sicilya ve Sardinya’dan sonra, üçüncü büyük adadır.

       Kıbrıs büyüklük bakımından belki önemli bir yer işgal etmez, fakat şimdi olduğu gibi, eskiden de Doğu Akdeniz’e ve buradan geçen ticaret yollarına hâkim idi. İşte bu sebepten dolayıdır ki, çeşitli tarihlerde sık sık istilalara uğramış, Akdeniz’e hâkim olanlar adaya da hâkim olmaya çalışmışlardır.

Kıbrıs coğrafi mevki itibarı ile dünya ticaret yollarını olduğu kadar, Orta Doğu petrol sahasını ve Türkiye’nin ikmal yollarını da kontrol edecek durumda olan sabit bir uçak gemisi gibidir.

    Kıbrıs adasının önemini çok iyi bilen Mustafa Kemal Atatürk, Antalya bölgesinde yapılan bir askeri tatbikat vesilesi ile tatbikatı izleyen subaylara şu önemli soruyu sorar: Türkiye’nin yeniden işgal edildiğini ve Türk kuvvetlerinin sadece bu bölgeye mukavemet ettiğini farz edelim. İkmal yollarımız ve imkânlarımız nelerdir? 

Kurmay subayların görüşlerini ve düşüncelerini büyük bir dikkat ve sabırla dinleyen Atatürk, sonunda elini haritaya uzatır ve Kıbrıs’ı işaret ederek: Efendiler! Kıbrıs düşman elinde bulunduğu sürece, bu bölgenin ikmal yolları tıkanmıştır. Kıbrıs’a dikkat ediniz. Bu ada bizim için ‘’mühimdir’ ’der.

Kıbrıs adasında Türk ve Rumların eşit şartlarda demokratik kuralların icap ettirdiği tarzda yaşanabilseydi, Akdeniz’in İsviçre’si olurdu.  Ancak, Rum ve Yunanlıların kafa yapıları sadece Enosis ve adanın Yunanistan’a ilhakına kodlandığı için insani herhangi bir algıya kapalıydı.

 Esasen Kıbrıs adası tarihin hiçbir devrinde Yunanistan’a ait olmamıştır. Kıbrıs’ta bulunan Rumlarda Yunan ırkından değil, zamanla asilimize olmuş, Rumca konuşan melez bir ırktır. Şu andaki Yunanistan halkı da asıl Yunan değildir… Eski Yunan büyük bir katliamla yok edilmiştir. Şu andaki Yunan halkı Bulgar, Arnavut, Makedon vesaire halklarının karmasından oluşmuş melez bir ırktır. Tarihteki Yunan halkı ile ilgisi yoktur. 

  Kıbrıs’ta Yunanistan’ın ‘’Megali Etniki Eterya’’ Cemiyeti kurarak faaliyet gösteriyordu. Bu Cemiyet kendisine ideal olarak Megali idea’yı almıştır. Yunanistan’ın kronik şekilde şartlandığı bu Megali idea politikası büyük Yunanistan halini barındırıyordu… Yani bu idealle Kıbrıs başta olmak üzere İstanbul, İzmir, Ege adalarının tümü, Batı Anadolu Trakya, Trabzon’da Pontus imparatorluğunun kurulması gibi hiçbir zaman gerçekleşmesi mümkün olmayan hayallerin peşindeydiler… Ne yazık ki halende öyleler.

  Adada 1960 yılında Türk Rum ortaklığında Türkiye, İngiltere ve Yunanistan’ın garantörlüğünde Kıbrıs Cumhuriyeti kuruldu… Cumhurbaşkanı Makarios, Cumhurbaşkanı yardımcısı ise Fazıl Küçük oldu.  Bakanlar kurulu olarak 7 Bakan Rum, 3 Bakan Türk olarak Anayasa hükmünde yer aldı.

   Cumhurbaşkanı yardımcısı Fazıl Küçük ’ün veto hakkı vardı. 

   Gelin görün ki Kıbrıs Cumhuriyeti Yunanistan ve Rumların Enosis ve Megali idea hayalleri yüzünden Cumhuriyetin kuruluş imzalarının nerede ise mürekkebi bile kurumadan, Makarios Ve Yunanistan’ın yönlendirdiği EOKA örgütünün 1963’de düzenlediği tarihe kanlı Noel diye geçen katliam ile sarsıldı.

 1964 yılında katliamlar oldu… 1967 yılında katliamlar oldu. Nitekim 1974 yılına kadar Kıbrıs Rumları ıstırap, kan ve gözyaşı içeresinde yaşadılar. !964, 1967 yıllarında Türkiye’nin adaya çıkarma yapma kararına karşı Rum radyolarında bekledim de gelmedin halimi hiç sormadın şarkıları çalmış, akıllarınca alay etmişlerdi… Türk radyoları da bir gece ansızın gelebilirim şarkılarını çaldılar.

  Evet, Türk Ordusu bir gece ansızın gelebilirim sözünün tezahürü olarak 20 Temmuz 1974 Cumartesi günü sabah şafak sökerken adaya çıkarma yaptı.

 Bir Rum askeri kışlasında şu sözler yazılıydı: Cesursan gel al. ‘’Türk Ordusu ise cesurum, geldim, aldım ‘‘dedi.  Kıbrıs harekâtı son derece başarılı bir çıkarmadır. The Daly Telegraph isimli  bir İngiliz gazetesinin askeri yazarı emekli Hava tuğgeneral Donaldson, Kıbrıs ile ilgili yazısında şu düşüncelerini paylaştı: ‘’Türkler dünya askerlerine yeni bir ders verdi’’. Kara, hava ve deniz birliklerinin başarısının sırrı, cesaret ve iyi eğitim. Yunanistan Türkiye ile savaşamazdı. Çünkü Türk süngüleri karşısında erimeleri sadece zaman meselesiydi. Türkiye’deki Türk askeri harekâtı tam bir ders kitabı örneğidir. Bu harekât başta hava olmak üzere deniz ve hava kuvvetlerinin toplu bir harekâtı olmuştur. Sonuç tümü ile başarılıdır. Türklerin Kıbrıs harekâtı klasik bir askeri ders kitabı olacak niteliktedir.

 Kıbrıs davası için hayatları boyunca mücadele eden Dr. Fazıl Küçük ve Rauf Denktaş’ı, o zamanki Hükümet erkânını, rahmet ve saygıyla anıyorum. Kıbrıslı soydaşlarımıza huzur abidesi bir Cumhuriyet hediye eden şehitlerimizi ve vefat eden Gazilerimizi rahmet ve minnetle anıyorum. Yaşayan Gazilerimize sağlık ve esenlikler diliyorum. Yaşasın Türk milleti

YAZARLAR

https://www.facebook.com/%C3%9Cnye-Kent-Ofset-106507792092593