Seçim demokratik Ülkerlerdeki normlara göre gerçekleşmiş, olması gerektiği gibi sonuçlanmıştır.
Bu seçimde Cumhur ittifakı sadece adı altılı masa diye tanımlanan ‘’ aslında çok daha ayağı olan’’ ittifakla yarışmamıştır… Önce Millet ittifakına destek veren, ancak daha sonra Cumhur ittifakının kazanacağını anlayınca başka, kazandığını görünce ise başka beyanlara yer verip renkten renge giren Amerika ve Avrupa basınıyla da yarışmıştır… Kandil ve uzantılarıyla da yarışmıştır… FETÖ ve destekçileriyle de yarışmıştır… Tabi bunların Ülkemizdeki müttefikleri, işbirlikçileri ile de yarışmıştır.
Evet, şimdi ise nerede kaldık deyip, ileri bakma zamanıdır.
1947 yılında İnönü’nün Amerika ile yaptığı antlaşma ile ülkemizin attığı her adıma müdahil olan, ülke yönetiminde söz sahibi, kendine uyumlu bürokratlar ve siyesileri her daim bulup istediği kıvama sokan Amerika, kendi siyasetine uymayan Erdoğan’ı askeri darbeyle saf dışı edememiştir… Biden’ in değişiyle bunu seçimle halletmek istemiş, bunu da başaramamıştır. Ekonomik gücünü kullanmayı denemiş, yine başaramamıştır.
Şimdi bunlara hiç takılmadan nerede kalmıştık demek, son gaz ülkemizin her alanda kalkınmasına hız vermek zamanıdır.
Kim ne derse desin, Başkanlık sistemi ülkemiz için iyi olmuştur… On senede yedi sekiz tane genel seçim yapıldığı istikrarsız koalisyon zamanlarını gördük. Hızlı karar alınması ve uygulanabilmesine olanak tanıyan Başkanlık sistemi çok iyi ve akılcı politikalarla yürütülürse, bu ülkenin menfaatine olacaktır.
Şu an için Başkanlık sistemi tam olarak oturmuştur diyemeyiz… Cumhurbaşkanlığı bürokrasisiyle Devletin diğer birimleri arasında hala olması gereken koordinasyon sağlanamamıştır.
Bunun en hızlı bir şekilde giderilmesi kaçınılmazdır. Bu sorun da aşıldığında Ülkemiz Başkanlık sisteminin sağladığı avantajları daha seri kullanarak hızlı kalkınma argümanlarını sahaya daha seri bir şekilde sürecektir. Bu da ülkemizi şimdi olduğundan daha fazla bölgesel bir güç yapacaktır.
Birinci Dünya savaşı henüz bitmemiştir… Birinci Dünya savaşının rövanşı henüz kapanmamıştır… Birinci Dünya savaşının rövanşı değişken senaryolar ve oyunlarla sürdürülmektedir.
Birinci Dünya savaşı petrol için Osmanlıyı bitirme projesiydi… Bunu başardılar. Ama savaş sonrası Balkanlarda ve orta doğuda emperyalizmin menfaatlerine dönük yapay sınırlar çizildiği için, bu bölgelerde kan ve gözyaşı durmadı.
Birinci dünya savaşı sonrası Emperyalist güçler kendilerine biat eden ve Osmanlıyı arkadan vuran kabile reislerinden petrol bekçisi Krallar ve Devlet Başkanları görevlendirip, sınırlarını cetvellerle çizdikleri uydu devletçikler peydahladılar. Aileden gelme bu petrol bekçileri görevlerine hala devam ediyorlar. Tabi Amerika ve Avrupa’nın bölgeye dair iğrenç entrikaları da devam ediyor.
Şu anda ülkemizle her zamankinden daha fazla uğraşılması da birinci Dünya savaşının rövanşının devamından başka bir şey değildir.
Evet, Osmanlıyı parçalayıp Orta Doğunun ve Akdeniz’in zenginliklerine çöktüler. Ama karşılarında şu anda hasta adam dedikleri, ya da bizden borç almasa uçak bile kaldıramaz dedikleri Türkiye yok… Karşılarında darbelerde dâhil her türlü oyun ve senaryoyu oynayarak dizayn edebilecekleri Türkiye yok. Bu durumda ne kadar inatçı bu adam, bizim politikalarımıza ters hareket ediyor dedikleri Erdoğan’ı saf dışı etme gayretleri artarak devam edecektir. Bu durum, Erdoğan’a ülkenin bekası için destek verdiğini vicdanının rahatlığıyla ifade eden Bahçeli içinde geçerlidir. Ne diyeyim? Allah ikisine sağlıklı ömürler versin.


