ARİF TAKICI


SANAL ÂLEMDEKİ TEHLİKELİ TUZAKLARA DİKKAT ETMEK LAZIM


Bilindiği üzere bağımlılık sadece madde kullanmak olmayıp, internet, alışveriş, aşırı TV izleme, kumar gibi konular da bağımlı olmakta insan hayatına ciddi derecede olumsuz yansımaları olan etkenlerdir. 

Sanal ortamda paylaşımlar yapmak ve sonra beğeni sayısına göre ruhsal etkilenişim altında olmak gerçek hayat ile örtüşmeyebilir. Kişi sosyal platformlarda aldığı olumlu karşılığı gerçek hayatta alamadığı zaman bu durum ruhsal çöküntüye neden olabiliyor. 

 Hepimizin, yani insan hayatının mahremiyeti vardır… Özeli vardır. Siz her attığınız size hoş olan paylaşımı binlerce insanla paylaşırsanız, bir gün gelir bu zincirden size mutluluk vermeyen fotoğraflar ve konular çıkar. Bu durum ise ruhsal etkilenişim ve çöküntüye yol açar. 

 Sosyal medya bağımlılığı artık boşanma sebeplerinin başında gelmektedir ne yazık ki. 

 Tamam, günümüzde sosyal medyayı kullanan sayısı elbette fazla, bu durum ise kontrollü olduğunda zararlı değil, tam tersine ihtiyaç olabiliyor. Burada önemli olan abartmadan, yani bağımlı olmadan, sınırı iyi tayin ederek ve lüzumu dairesinde sosyal medya kullanmaktır. 

İlişkilerimizi sosyal medya üzerinden devam ettirmek yerine mümkünse yüz yüze görüşerek gerçekleştirmenin daha makul davranış olacağını düşünüyorum. 

 Aslında her şeyin kararında yapılması, yani paylaşımların bir denge çerçevesi içerisinde gerçekleştirilmesi kuşkusuz daha sağlıklı olacaktır. 

Sanal âlemde gençleri cinayet işlemeye ya da intihar etmeye teşvik eden yayınlar kontrolsüz internet bağımlılığının ne denli tehlikeler içerdiğini gözlerimize sokuyor. 

Aile Politikalar Bakanı Sayın Mahinur Özdemir Göktaş bu konularda yüksek düzeyde çalışmalar başlatmıştır. Bu bakımdan Sayın Bakanın çalışmalarını kayda değer ve verimli buluyorum. 

Uzmanlar sosyal medya bağımlılığının aynı sigara gibi bağımlılık yaptığını dile getiriyorlar. 

 Sosyal medya bağımlısı da sosyal medya paylaşımında bulunduğunda rahatlamasının yanı sıra, paylaşım yapmadığı zaman ise strese giriyor. 

Sosyal medya bağımlısı da aynı sigara tiryakiliği gibi sosyal medyada karşı taraftan beğenilerin gelmesi kişinin beyninin ödül sistemini uyarıp anlık kendisini iyi hissetmesine neden oluyor. 

 Sigara ya da sosyal medya dolayısıyla kişi kendini iyi hissetse de, bu her ikisinin faydasız ve zararlı olduğu gerçeğinin üstünü örtmüyor. 

Sosyal medya bağımlılığı bu platformlarda uzun süre vakit harcandığında kişinin çok fazla zamanının boşa harcanmasına sebep oluyor. Sosyal medyada herkesin hayatının hep güzel yanlarını paylaşması, kısa sürede var olan zenginlik, farklı kazanım ve mutluluklar, bir gün geliyor insanın kendisini çok mutsuz hissetmesine sebep oluyor… Çünkü yaşananlar gerçek hayatın kendisi değil. 

Kendimize şunu sormalıyız: Yaşadığım şimdiki zamandan 15 – 20 yıl sonra ben zamanımı nasıl geçirdim diye kendimize sorduğumuzda olumlu karşılık bulabilecek miyiz? 

Sosyal medya olmadan önce başkalarının ne yaptığını bilemiyorduk. 

Ama şu an herkesin günlük hayatından haberdarız. Bundan ötürü hayatımızın en büyük koruyucusu olan sınır kavramı ve mahremiyeti kaybediyoruz. Yani özel hayatımızın tüm detaylarını sürekli paylaşıp bizi sosyal medyada gören herkese eşlik ediyoruz. 

Bin bir çeşit sadece kuş sütünün eksik olduğu masaları paylaşmak, başkalarını ne denli ilgilendirir ki? 

Ülkemizde İnternet bağımlılığı çok fazla. Evde, parkta, dolmuşta, yolculukta, işyerinde, birini beklerken, piknikte, denizde, velhasıl her yerde insanımız hemen telefonu çıkartıp aynen hemen internette, sosyal medyada… Mustafa Kemal’in işaret ettiği muasır medeniyetler seviyesine bunun tam tersi davranarak gelebiliriz. Nasıl mı? Evde, parkta, dolmuşta, işyerinde, piknikte, denizde, velhasıl her yerde kitap okuyarak gelişebiliriz. Örnek mi? Japonlar, Finlandiyalılar.   

 

YAZARLAR

https://www.facebook.com/%C3%9Cnye-Kent-Ofset-106507792092593