Milletlerin geleceği gençliğe ve gençlerin eğitimine bağlıdır.
Çinli Filozof Kuan Çe:’’ Planınız bir yıl içinse pirinç ekin, on yıl içinse ağaç dikin, yüz yıl için ise insanları eğitin.’’ Diyor.
Çocuklarımıza vereceğimiz en büyük servet eğitim, yani terbiyedir.
Sağlam ve güvenilir bir eğitim yurt savunmasının bel kemiği, keza millet geleneğimizin en şaşmaz garantisidir. Bir düşünür: Tahsil ve terbiyesi mükemmel olan bir toplumun idare edilmesi kolay, fakat esir edilmesi imkânsızdır. Der.
Dünya ülkelerini bilinen olaylara ve tehlikeli çıkmazlara iten günümüz gençliğinin içine düştüğü ve düşürüldüğü ruhi buhran ve bunalımlardır. Bunun da sebebi; toplumları oluşturan değerlerin yıkılması, inanç sistemlerinin zaafa uğraması, millî ve ferdi ideallerin yerini maddi çıkar ve kaba hazlara terk etmiş olmasıdır. Hâsılı ahlak, inanç ve ideallerden mahrumiyettir.
Şu halde bu gerçekleri göz önüne alan güçlü bir eğitimin olması ve sürmesi gereklidir.
Ruhları ve idealleri yenileyerek inşa edecek ve hayatın her türlü zorlukları karşısında onları başarıya ulaştıracak bir eğitim kaçınılmazdır.
Eğitim ( terbiye) temel anlamda; insanları zararlı ve kötü alışkanlıklardan kurtarıp onlara güzel ve yararlı alışkanlıklar kazandıran çalışmalardır. Eğitimin gayesi en önce, fert ve topluma yararlı alışkanlıklar kazandırmaktır. Zira ahlak ve faziletten mahrum olan toplumların geleceği yoktur.
Eflatun: Fazilete yol vermeyen eğitim, boş bir çaba ve aldatmacadan ibarettir.
Ziya Paşa: Ahlak ve faziletlerin olmadığı yerde millet de, medeniyet de olmaz.
Irz ve namus duygusu taşımayanlar, millet ve vatan duygusu da taşımazlar.
Namık Kemal: Vatan müdafaası gençlerin muhafazası ile onları yüksek ahlaki hamasi değerlere sahip kılınması ile bunlar ise gerçekten milli bir eğitimin tesisi ile mümkündür.
Evet, ahlak ve fazilet toplumun temeli, eğitimin ruhudur.
Ahlak ve fazilet bilindiği gibi, güzel ve yararlı alışkanlıklar, insani ve medeni davranışlar demektir.
İnsanlığın ve toplumların batışı da, kurtuluş ve yükselişleri de eğitimlerine bağlıdır.
Dünya ülkelerini bilinen olaylara ve tehlikeli çıkmazlara iten günümüz gençliğinin içine düştüğü veya düşürüldüğü ruhi buhran ve bunalımlardır. Bunun da sebebi: Toplumları oluşturan değerlerin yıkılması, inanç sistemlerinin zaafa uğraması, milli ve ferdi ideallerin yerini maddi çıkar ve kaba hazlara terk etmiş olmasıdır.
Şu halde gerçekleri göz önüne alan bir güçlü eğitim… Ruhları ve iradeleri göz önüne alan bir güçlü eğitim… Ruhları ve iradeleri inşa edecek ve hayatın her türlü zorlukları karşısında onları birleştirip, bütünleştirerek zafere ulaştıracak bir eğitim ülke istikbali ve istiklali için mecburiyettir.
Maddeye ve menfaatlere bağlayan eğitimlerin genel niteliği, ayırıcı, uzlaştırıcı ve ferdi egoları güçlendirerek onları ayrılığa, yalnızlığa, ferdi davranmaya itici olmasıdır. İşte insanların felaketi bundan doğmaktadır… Yalnızlıktan.
Asrımızın insanında ruhi buhran yapan, onu cinnet ve suça, hatta intihara sevk eden en önemli sebep yalnızlıktır. Modern insanı yalnızlığa iten başlıca faktör ise, onu maneviyattan, sevgi, iyilik, hoşgörü ve fedakârlık gibi nice fazilet değerlerinden uzaklaştırıp, bencil ve açgözlü bir mahlûk haline sokan maddeci felsefeler ve ona dayalı eğitim sistemleridir.
Son asırda gelişen teknoloji toplumları büyütmüş olmasına rağmen, aile ve dostluk sınırlarını küçültmüş ve insanı her gün biraz daha yalnızlığa iterek, kendi dar egosuna hapsetmiştir.
Böylece aile, akraba dayanışması zayıflamış, dostluk samimiyetini yitirmiş, yürüyen menfaat ve rekabetler insanları zıt kardeşler haline getirmiştir.
Sahte gülüşler, riyakârane sözler, derinlikten yoksun yakınlıklar, insanları ruhsuz ve özsüz yaratıklar derecesine düşürmüştür.