Zaman zaman haberlerden duyuyorsunuz. Kuzey Kutbu sürekli eriyor.
Biraz maziye gidersek, bir zamanlar, soğuk, kar, buz ve fırtına dolu Kuzey Kutup Bölgesi, gemiciler için bir bilinmezlik idi. Tarihin çok eski dönemlerinden gelen gemici hikayelerinde, buradan sıcak denizlere açılan bir kapı, kuzey batı kapısı olduğu söyleniyordu. Kuzeybatı geçidi efsanesi , yüzyıllar boyunca gemiciler için aşılamayan bir hayal deniz geçidi olarak düşünülmüştü.
1497 yılında cesur İngiliz kaptan John Cabot, gemileriyle kuzeye doğu ilerlemiş, amma, efsanelerde söylendiği gibi bir deniz geçidi bulamamıştı. Daha sonraları, kaptan Maartin Frobisher, kaptan Henry Hudson, kaptan James Cook gibi cesur gemicilerde aynı cesareti göstermiş, ancak başarılı olamamışlardı. Daha sonra, İngiliz Deniz Kuvvetleri’nin desteğiyle, İngiliz Kaptan Sör Franklin tarafından yapılan Kuzey Denizi Seferi’ de başarılı olamamıştı. Arktika’nın geçilmez buz tabakaları, altlarında sakladıkları gemi enkazlarının sırlarıyla doluydu. İnsanlık, yüzlerce yıl uğraşmış, ve sonunda, böyle bir kapının olmadığını kabul etmek zorunda kalmıştı. Ancak, yüzyıllar sonra, gemilerin battıkları yerlerin üzerindeki buzlar eriyecek, kuzey kapısı açılacak ve kaybolan gemiler bulunacaktı.
Evet, bir gerçek var ki, günümüzde, Kuzey Kutbu ısınıyor ve yüzlerce metre kalınlığındaki buz tabakası her geçen gün eriyor ve erime, 1950’ lerden itibaren, dünyada artan endüstrileşmenin getirdiği sera gazları katmanlarının yarattığı, dünyanın Kuzey Kutbu’ndaki güneş ışınlarını dengeleyen Ozon Tabakası’ndaki azalmanın güneş ışınlarını tutamaması, artan ışınımın buzlarda erimeyi başlatmasıyla gitgide hareketleniyor. Çare, bölgeye yapay ozon takviyesi olabilir.
Kutuplarda, normalde, kar ve buz kitleleri, güneşten gelen ışığın % 15 ini emer, % 85 ‘ini geri yansıtır. Çıplak buz % 35 ‘ini emer, % 65’ini yansıtır. Açık denizlerde ise, % 93’ünü emiyor, % 7 sini yansıtıyor. Bu kısır döngü, Kuzey Kutbu’nda sürekli erimeyi arttırıyor.19. yüzyıl başlarından beri, Kuzey Yarıküre’ de, ortalama sıcaklık 1 derece yükselmiş durumda. Ancak bu artış, Arktika’da diğer yerlerin iki katı. Yani, 2 derece. Son 10 senede, buz üzerinde eksi 1’ ile artı 3’ derece arasında sıcaklık dalgalanmaları olmuş. Bu ısınma, önümüzdeki günlerde, bu gün var sayılandan daha hızlı gerçekleşebilir ve yaklaşık olarak 2035-40 yılları civarında, son buzlu yazların yaşanacağı , sonunda Kuzey Kutbu’nda hiç buz kitlesi kalmayacağı görüşünü hakim kılıyor. Zaten, Kuzey Kutbu’ndaki buzlanma artık hiç artış göstermemekte, sürekli eksiye gidiyor. Arktik Buz’un 1979’ daki ortalama yayılım alanı yaklaşık 7 milyon km2 iken, günümüzde 5 milyon km2 ye düşmüş durumda ve böyle giderse, 2030-40’ larda hiç önemi kalmayacak. Bu noktaya, Buzdan Arınma Eşiği deniyor. 2050’ lerde ise, git, yaz tatilini orda geçir.
Kuzey kutbunun çevresindeki alanlar, yani kıyıdaş ülkelerin Arktik sınırları, ABD- Alaska, Kanada, Danimarka-Grönland adası, Norveç ve Rusya-Kuzey Sibirya’yı kapsamakta. Arktik Ülkeler.
Üstelik, çevresini saran kıtaların ve ülkelerin kuzey bölgelerindeki donmuş toprakların- tundraların çözünerek, soğuğa dayanıklı tundra çalılığının yerini, yeşil yapraklı ılıman bitki örtüsünün alması da tüm ısınmayı ve erimeyi tetikleyebilir. Kuzey kutbunun çevresindeki alanlar, yani kıyıdaş ülkelerin Arktik sınırları, ABD- Alaska, Kanada , Danimarka-Grönland adası , Norveç, Finlandiya, Rusya-Kuzey Sibirya ovaları gitgide yeşermekte. Her yaz gittikçe artarak çoğalan bu erime, bölgede yaşayan bitki, hayvan ve insan toplumları, tüm canlıların yaşamlarını, ekolojik dengeyi-habitatı etkileyeceği anlaşılıyor.
Eskimolar, binlerce yıldır yaşadıkları eko sistemin kaybolmasıyla, çok hızlı ve keskin bir değişim geçirmenin sarsıntılarını yaşamakta. Eriyen buzların yerini çamur, eski fok ve balık avlarının yerini, uzaklardan gelen konserve gıda ve hazır giyecekler, kardan evlerin yerini hazır evler, elektrik, makineler, devlette korucu maaşı, hazıra alışmış gençler ve yeni nesillerin bundan sonraki yaşamlarını nasıl ve nerede sürdürebilecekleri endişesi almakta. Mutlaka, tarım ve hayvancılık ekonomisine geçmeye mecbur kalacaklar.
Buzlar eridikçe, Kuzey Kapısı, her gün git gide artan genişliğiyle, insanlığın gözlerinin önüne serilmeye başlıyordu. Buz kitlesinin çevresinde açılan gedikler, insanlığa, bu güne kadar devasa buz örtüsünün altında gömülü bulunan yeni yeşil topraklar, yeni doğal kaynaklar ve yeni deniz ticaret yolları çıkarmış, artan ekonomik rant, çevre kıyıdaş ülkeleri ilgilendirmeye başlamış, doğal kaynakların ve deniz yollarının kontrollerini ele geçirebilmek için, bu kıyıdaş ülkeler, çoktan, askeri ve siyasal hazırlıklara başlamışlardı.
En önemlisi deniz ticaret yolları egemenliği idi. Kuzey Kutbu Okyanusu, artık kuzey Kanada kıyıları ve Grönland adası çevresi boyunca gemilere yol vermekte. Çık kutba, nasıl olsa dünya yuvarlak, ordan, ister batıya dön git, Pasifik, ister doğuya dön git, yine Pasifik. Kutba yakın bir devletsin. Gelenden gümrük al, gidenden gümrük al, düz geçenden gümrük al, kıyıya yanaşandan gümrük al.
Arktik Okyanusu'na kıyıdaş olan Rusya, ABD, Kanada, Norveç ve Danimarka, Arktik Beşlisi (veya Arktik ülkeleri) olarak adlandırılmakta olup, İzlanda, İsveç ve Finlandiya ise Arktik Okyanusu'na doğrudan sınırları olmamalarına rağmen bu statüyü kazanmak için mücadele eden ülkelerdir. Toplam sekiz ülke ediyor. Arktik Konsey.
Arktik Varlıklar ve Münhasır Ekonomik Bölge kavramı, Kuzey Kutbu’na komşu olan ülkelerin hakimiyetleri altındaki toprakların, uzantılarına denk gelen kısımlardaki kıta sahanlıklarının hakimiyeti konusunu da ortaya çıkarmış bulunmakta. Münhasır Ekonomik Bölgeler, kıyı ülkelere, kıyılarından en fazla 200 deniz mili uzaklıktaki deniz yataklarına kadar, doğal kaynak çıkartma hakkı vermekte. Bu sahalar, bol balık, devasa doğal gaz, petrol ve maden yataklarıyla dolu. Dünyanın erişilebilir petrol yataklarının sekizde birinin ve doğal gaz yataklarının üçte birinin burada olduğu düşünülüyor.
Bölgede en geniş kıyı şeridine sahip olan Rusya’nın ise, en avantajlı ülke olduğu görülmekte. Eskinin bol karlı ve boydan boya kuzey Sibirya’yı kaplayan Kuzey Denizi Rotası, yerini daha yumuşak bir iklime bırakmakta. Rusya, kutuplarda en büyük egemenliği kurabilecek durumda ve ileriki zamanlarda, muhteşem bir deniz devletine dönüşebilir. Rusya, bölgeye hakim Lomonosov ve Mendeleev sırtlarının, Kuzey Denizi ile Karadeniz arasındaki Avrasya sahanlığının uzantısı olduğunu ve bu nedenle, bölgeden Kutub’a kadar uzanan deniz tabanı üzerinde tüm haklara sahip bulunduğunu idda ediyor. Buzun erimesi Rusya’nın, Norveç ile arasındaki Barents Denizi ve Kara Denizi’ni de içine alan deniz kısmına, ulaşım ve ekonomik yönden büyük avantaj sağlamakta. Buraya Rusya’nın Meksika Körfezi deniyor. Rusya’nın Petrol rezervinin % 65’inin ve doğal gaz rezervinin %10’ unun burada olduğu düşünülüyor.
Birçok deniz alanı, komşu ülkeler arasında tartışmalı. Grönland adası, denizin ortasında kocaman bir kara kütlesi olarak her şeye hakim durumda. Kanada ve dolayısıyla da İngiltere, Arktik deniz tabanında 1,2 milyon km2 lik bir alana sahip olduğunu iddia ederek, komşuları olan Danimarka ve Rusya ile çekişmekte.
Başta Rusya olmak üzere, her ülkenin kıyılar boyunca sayısız hava üsleri ve deniz limanları var. Kanada’nın Grönland adasının tam karşısında, Kuzey Batı Geçidi’ne hakim Nanisivik Limanı var. ABD, şimdiden, Grönland Adası’nda geçide hakim bir noktada, Thule Deniz Üssü’nü kurmuş vaziyette var. ABD ve Kanada, sürekli, Bölgeye Uyum adı altında sürekli askeri operasyonlar düzenlemektedirler. Sanırım, Ruslar’da hazırlanıyordur. NATO’nun Erken Uyarı Gözlem Uçakları ise, Ruslar’ ın ani bir oldu bitti baskınına karşı, İzlanda-Keflavik Hava Üssü’nde havada hazır beklemekte.
Amerika, uluslararası alanda, sürekli olarak, bölgenin Arktik adıyla bir kıta olarak kabullenilmesini ve bölge ülkelerinin de Arktik Uluslar Birliği düşüncesi ile davranmasını önererek, Kuzey Kutbu’nun bir Barış Bölgesi olmasını teklif ediyor. Hatta, geçtiğimiz günlerde, Danimarka’dan Grönland Adası’nı bile satın almak istedi. Danimarka ise, ‘satılık değil’ dedi. Çarlık zamanında, Alaska’yı 7,5 milyon dolara ABD’ye satan Ruslar, şimdi ne düşünüyor, bilemem, amma, geleceğin en büyük çatışma alanlarından birinin de, Kuzey Kutup Denizi-Arktika Okyanusu olacağı kesin.
Saygılarımla.