Saat dokuzu beş geçe
Atam Dolmabahçe'de
Gözlerini kapamış
Bütün Dünya ağlamış
Doktor doktor kalksana
Lambaları yaksana
Atam elden gidiyor
Çaresine baksana
Uzun uzun kavaklar
Dökülüyor yapraklar
Ben atama doymadım
Doysun kara topraklar
Ben bu şiiri 4-5 yaşlarında ezberlemiş doktor olan Adnan Dayıma söylermişim, o kalkıp lambaları yaktığında Atam da gözünü açacak sanırdım belki de.
Her 10 Kasım’da saatler dokuzu beş geçeyi gösterdiğinde sirenler çaldığında yüreklerimiz Atamız için çarpar, saygı duruşuna geçer ona minnetimizi, saygımızı ve özlemimizi gösteririz.
Özgürlüğümüzü, bağımsızlığımızı bize kazandıran, eğitimde, hukukta, ekonomide ve sosyal hayatta yaptığı köklü değişikliklerle çağdaş ve uygar bir Türkiye Cumhuriyeti’ni bize kazandıran Atamızı sevmek onun bıraktığı mirasa sahip çıkmak ile olur.
“Yurtta Sulh Cihanda Sulh” ilkesine sahip çıkmalı, barış, dostluk, anlayış ve iyi niyetli bir toplum olmak için gayret etmeliyiz. Tüm insanlığın barış ve huzur içinde yaşamasına, savaşların olmamasına, bebeklerin, kadınların, hayvanların katledilmemesine taraf olmalı ve güven içinde yaşamak için ne gerekiyorsa yapmalıyız.
“Milletimiz güçlü bir millet olmaya azmetmiştir. Bunun gereklerinden biri de kadınlarımızın her konuda yükselmelerini sağlamaktır. Bundan dolayı kadınlarımız ilim ve fen sahibi olacaklar ve erkeklerin geçtikleri bütün öğretim basamaklarından geçeceklerdir.” Bu sözleri ile kadınlara sahip çıkan ve Türk Kadınını baş tacı yapan Atamızı saygı ve özlemle anıyorum bu 10 Kasım’da.