Kastettiğim, gece ve gündüzün aydınlığı ya da karanlığı değil.
Onlar içiçedir.
Onlar birbirindedir.
Birbirinindir.
Bir ve beraberdir.
Biribirini tamamlar.
Dosttur.
Barış içindedir.
Tıpkı, inananlar gibi tıpkı halkların gerçek kardeşliği gibi…
Kastedilen aydınlık; insanın, insanlığın, ilimin, bilimin, güzelliğin haklılığın, insanlığa hizmetin, geleceğin, modernliğin, huzurun, barışın “aydınlığıdır…”
Burada kastedilen karanlık ise; bütün bu aydınlığı kapatmak sona erdirmek yok etmek yok saymak yerle bir etmek patlatmak havaya uçurmak, aydınlığa sonsuza kadar son vermek amacında olan “karanlıktır!”
O KARANLIĞIN KİRALIK ASKERLERİ KATİLLERİ VARDIR.
Ve bir sürü de görünür görünmez, Sûret-i Hak’tan görünen sinsi yardakçısı, taraftarı, casusu, kriptosu, “halk haini” vardır o kahpe, namert, kalleş karanlığın!
Karanlığın işbirlikçileri vardır.
Karanlığın kahpe maşaları, karanlık aparatları vardır, müttefikleri vardır.
Zerre kadar aydınlığa, ışığa, güzelliğe, rahat nefes almaya, insan mutluluğuna, toplum huzuruna, barışa tahammülü yoktur!
Çünkü o karanlık, Şeytanın oyuncağı ve askeridir!
Ve bilinmektedir ki o karanlık aslında, güneş gibi ışıl ışıl parlayan aydınlığı örtemez!
Ama karanlık karanlığını yapacaktır!
Biliyoruz ki; insanın, insanlığın, barışın, huzurun, kalkınmanın, geleceğin, gerçeğin, haklılığın, aydınlığın “aydınlığı”;
Özü Şeytandan olan, özü zifirî karanlık olan, özü kan ve irin, haset kin ihanet ve intikam olan karanlığı yok edecektir!
Aydınlığın ışığı, karanlığı gördüğü an boğacaktır!
Karanlık hiçbir zaman aydınlığı yenemez!
Aydınlık karanlığı sonsuza dek yenecektir!
Kendi kendine patlasa da kendi kendini patlatsa da çatlatsa da anlık bir sis ve dumanla aydınlığı gölgelemeye çalışsa da
AYDINLIK KARANLIĞA YENİLMEYECEKTİR!