MUSA Ö. KIROĞLU


Benim yüzüm kızardı, ya Hilmi Güler’in…!


Bu köşemdeki 26.11.2024 tarihli “Bu tehlikeli gidişata hemen son verilsin!” başlıklı yazımda bakın ne demişim;

“Son üç haftadır gerek gazeteden gerekse radyodan dikkat çekiyoruz! Diyoruz ki; “Cevizdere’de Büyükşehir’e ait Katı Atık Ayrıştırma Tesisi denilen çöp tesisinden çok pis kokular geliyor. Öyle koku ki bu dayanılabilir cinsten değil. Ayrıca çevre ve insan sağlığı çok ciddi ölçüde tehdit altında!”

Geçtiğimiz günlerde limanın karşısında yol kenarındaki acı su çeşmesinden su almaya gittim. Aşağı inmek üzere arabanın kapısını açtım ki aman Allah’ım… Öyle koku sarmış ki etrafı insanın burun direklerini sızım sızım sızlatıyor. Pandemiden bu yana yanımdan maskeyi eksik etmiyorum Taktım ama ne çare…

O ara çeşme başında bir araba daha durdu. Çoluk çocuklu bir aile… Onlar da kapıyı açar açmaz kokuya maruz kaldı, hemen kapattılar kapıyı.

Arabayı kullanan kişi su kaplarıyla çeşmeye yanıma geldi. Dedi ki; 

“Biz Perşembeliyiz, İzmir’de yaşıyoruz. Bu suyu bildiğimizden memlekete giderken kaplarımızı doldurup öyle gidiyoruz. Burası böyle kokmazdı. Ne olmuş ta Ünye’de deniz, İzmir gibi kokmuş?”

Olayı anlattım kendisine… Büyükşehir Belediyesi’nin buradaki çöp ayrıştırma tesisinin bahçesinde vahşi çöp depoladığını, kokunun buradan geldiğini söyledim.

Çok açık ve net olarak aynen şöyle dedi; 

“Biz Ünye’yi modern bir şehir, Ünyelileri kültürlü insanlar olarak biliriz. Nasıl olur da buna izin verirsiniz?” 

Soruyorum size; bu sözlere ne cevap verilir?”

Evet, ne cevap verilir?

Şöyle dedim kendisine; “Ben gazeteciyim, köşe yazarıyım ve aynı zamanda radyo programcısıyım. Gerek köşe yazılarımda gerekse radyo programlarında konuya dikkat çekeceğim.Ayrıca Büyükşehir Belediye Başkanımız Hilmi Güler duyarlı biridir. Buna mutlaka bir çare bulacaktır.”

Bu görüşmemiz sonrasında Ünye Kent Gazetesi’ndeki köşemde yukarıdaki yazı ile konuya dikkat çektim. Ayrıca Ünye Flaş Radyo’daki Haftanın Yorumu programında yorumcu arkadaşlarım Ali Öztürk ve Hakan Korkmaz’la birlikte birkaç kez konuyu gündeme getirdik.

Ne oldu, değişen bir şey oldu mu?

Bakın ne oldu?

Yukarıdaki yazımda dikkat çektiğim Perşembeli hemşerimizle karşılaşmamız sırasında karşılıklı telefon numaralarımızı kaydetmiştik.

Bu hemşerimiz dört ay sonra 21 Mart günü İzmir’den Perşembe’ye gitmek üzere ailesiyle yola çıkmış. Ünye’de aynı çeşmeden su almak için yine durmuşlar. Bir bakarlar ki dışarısı hala kokuyor. Hatta bu sefer çok daha fazla kokuyor.

Beni aradı telefondan, kokunun devam ettiğini söyledi.

Ve şöyle dedi;

“Siz Büyükşehir Belediye Başkanının duyarlı birisi olduğunu, buna mutlaka çare bulacağını söylemiştiniz. Çare bulunmadığı gibi koku daha da artmış.”

Bu sözler karşısında nutkum tutuldu, bir süre konuşamadım.

Sonra devam ettim; “Söyledikleriniz beni ziyadesiyle mahcup etti. Göremiyorsunuz ama şu anda inanın yüzüm kızardı.”

Görüşme sonrasında bölgede işyeri olan bir arkadaşımı aradım. Koku konusundaki son durumu sordum.

Dayanılacak gibi olmadığını, koku nedeniyle işçilerinin sık sık iş bıraktıklarını belirterek; “Ben de dayanamıyorum, kapatıp işyerimi buradan başka bir yere taşıyacağım” dedi.

İşyeri sahibi arkadaşım kokunun artmasının sebebinin bölgedeki çöp ayrıştırma tesisi bahçesine yığılan çöplerin burada kaldıkça kokunun arttığına, buna bir de Doğu Arıtma Tesisinden yayılan kokunun eklendiğine işaret etti.

Dedim ya Perşembeli hemşerimiz beni aradığında yüzüm kızardı. 

Pek ya değerli büyüğümüz, bakanımız, başkanımız Sn. Hilmi Güler bu duruma ne der? Merak ediyorum, yüzü kızarır mı?

Ama asıl merakım bölgede insan ve çevre sağlığını aşırı derecede tehdit eden bu soruna ne zaman el atılacak, ne zaman çözülecek?

Not: 30 Haziran Pazar Günü Ramazan Bayramı… Bayramı bekleyen, bayram günlerini özleyen herkesin bayramı kutlu olsun.

 

 

 

 

 

 

 

YAZARLAR

https://www.facebook.com/%C3%9Cnye-Kent-Ofset-106507792092593