“Kişi nereden beslenirse oradan seslenir.” demiş eskiler.
Çağımızın insanının sesleniş tarzına ve sesinin şiddetine bakarsak, nereden beslendiklerini tahmin etmek zor değil.
Zor değil fakat katlanmak gittikçe zorlaşıyor.
İçinde yaşadığımız çağa hangi ismi verirsek verelim bir de kavramlar çağı diye adlandırmamız gerektiğini düşünüyorum.
Kavramlarla inşa edilmiş bir dünyada yaşıyoruz. Fakat üzüldüğümüz nokta şudur ki, hayatımıza yön veren kavramların pek çoğunun bize ait olmaması.
Bu şu demek oluyor. Dünyada gücü elinde bulunduran her kim ise dünyanın geri kalanını kendi biçip diktiği kıyafeti giydirmeye çalışıyor. Hatta zorluyor.
Dışarıdan gelen kavramların dünyasında yaşayan, yaşamaya mecbur bırakılan veya yaşamaktan memnun olan insanın kelimeleri de onlardan oluyor.
Kişi nereden beslenir, vücuduna hangi vitamini alırsa, aldığı gıdaya göre şekil alıyor. Zihin ona göre düşünüyor, kalp ona göre atıyor, ses ona göre şekilleniyor.
İçinde ne birikiyorsa dışarı o sızıyor.
Bundan sebep günümüz insanı dünyadan beslenip, dünya konuşuyor.
Konuşmalarımızın aleyhimize delil olarak birikmesinin bizi zor duruma düşüreceğini biliyorsak eğer, zihinsel beslenme alışkanlıklarımızı değiştirmemiz gerektiğini düşünmeliyiz.
Hem de derhal.