Aziz ve şerefli Müslüman Türk milletinin evlatları olarak güzel vatanımızın ve istiklalimizin teminatı Cumhuriyetin 102. Yılına ulaştık. Allah vatanımızı, milletimizi, devletimizi, birliğimizi ve dirliğimizi muhafaza eylesin.
Bugün her zamankinden çok daha derin düşünmek ve kendimize önemli sorular sormak durumundayız. Ve her Müslüman Türk çocuğu bilmelidir ki;
Bu topraklar, sadece taş ve topraktan ibaret değildir.
Her karışında bir dua, her damlasında bir şehit kanı vardır.
Bu memleket, imanla yoğrulmuş, alın teriyle yoğaltılmış bir aziz vatandır.
Biz Müslüman Türk milleti olarak, sadece bir ülkenin değil, bir davanın mirasçılarıyız.
Bizim görevimiz; ecdadın bize bıraktığı bu mukaddes emaneti korumak, yüceltmek ve gelecek nesillere onurla teslim etmektir.
Bu vatan; ezanların susmadığı, bayrağın gölgesinin hiç eksilmediği, çocukların huzurla büyüdüğü bir yurt olmalı. Bunun yolu da imanla, ahlakla, birlikle yürümekten geçer.
Küçük hesaplarla, kısır çekişmelerle değil; kardeşlik ruhuyla, vefa duygusuyla bu toprağa sahip çıkabiliriz.
Unutmayalım, Allah bir toplumu, ancak o toplum kendini bozarsa terk eder.
Bu yüzden bizler; kalplerimizi temiz tutmalı, niyetimizi sağlam tutmalı, adaletin ve merhametin tarafında durmalıyız.
Bir Müslüman Türk, vatanına sahip çıkmakla sadece bir görev değil, bir ibadet yerine getirir.
Çünkü bu vatan, ezanla dirilen, şehadetle korunan bir vatandır.
Bugün her birimizin yüreğinde aynı dua olmalı:
“Ya Rabbi, bu milleti birliğinden ayırma. Bu bayrağı göklerden indirtme. Bu ezanı susturma.”
Bu güzel memlekete sahip çıkmak, geçmişe vefa, geleceğe emanettir.
Ne olursa olsun, biz bu toprağın nöbetçisiyiz.
Ecdadın duası, evlatların davasıdır bu.
