Herkes şikâyetçi…
Toptan gıda malzemesi satan bir iş yerinde, enflasyon ortamında süreci konuşuyorum.
Şikayetçi..
Özellikle ulusal marketlerle mücadelenin zorluğunu yaşadıklarını ifade ediyor.
Şikâyetçisiniz madem. Bitecek diyorsunuz! Bu işi bırakmayı düşünüyor musunuz? Diye soruyorum.
Yanıt, “hayır” oluyor.
Hatta yeni yatırımları, ek depo alanlarını gözlemliyorum. Para kazanıyor.
İrili ufaklı markete gidiyorum, sahibi ile konuştuğumda, artan kiralardan, sürekli artan fiyatlardan, elektrik, doğalgaz vb. konulardan, yeni yılda işçi maliyetlerinin artacağından bahsediyor.
Kazanamadıklarını ifade ediyor. Bu arada benimle konuşurken, raf eksikleri için sipariş geçiyor. Para kazanıyor.
Restoran sahibi ile bir araya geliyorum. “Ortam kötü” diyor. Özellikle yerel belediyenin kendilerinin en büyük rakibi olduklarını ifade ederek, artan maliyetlerle her geçen gün müşteri sayısının azaldığından bahsediyor. Sezona yapacağı yenilikleri gösteriyor. Şöyle bir bakıveriyorum. Hatırı sayılır masa dolu.
Bazı restoranlarda oturmak için sıra bekleniyor. Para kazanıyor.
Bir giyim mağazasına gidiyorum.
“Merter bitti Hakan Bey” Diyor.
Tekstilin eski kazancı yok. Aldığımız tüm ürünler iğneden ipliğe zamlandı. Ortalama basit bir kıyafet 1.000 Tl’den başlıyor. İş yok!
Sözleri ilgimi çekiyor. Tam o arada kargodan yeni sezon satışa sunulacaklar kapıdan giriyor. Para kazanıyor.
Kundura satan işletmeye uğruyorum. Büyük mağazalar ve internet satışlarından iş yapamamanın sıkıntılarını bana anlatıyor.
Bay bayan ayakkabılarında artık 3- 4 bin liraların uygun olduğunu ifade ediyor. Tereklerde sattığı çeşitleri bana gösteriyor. Şikayetçi ama para kazanıyor.
Bir inşaat firmasını ziyaret ediyorum. “Bu faiz oranlarıyla kime daire satacağız. Bir lüks daire, yerine göre 10 Milyon oldu” Diyor.
Bana yeni ve iddialı projesini gösteriyor. Para kazanıyor.
Mobilya satana uğruyorum.
“Bizim sektör bitti” diyor. Tüm gruplarda satış yaptığını gördüğüm mobilya siparişlerine, kampanyalar yaparak, iyi bir satış grafiği yakalıyor. Para kazanıyor.
Sigorta sektöründen biriyle konuşuyorum.
Artık ne yapacağımızı bilmez haldeyiz. Poliçe üretirken zorlanıyoruz. Diyor. Arayan sorandan, “benim kaskoya baktın mı?” Diyen telefonlar nedeniyle sohbet bile edemiyorum. Para kazanıyor.
Bir taksici kardeşimle oturuyorum.
“Gidiyoruz ama ne sen sor ne ben söyleyeyim.” Diyor. Takside bu maliyetler, akaryakıt fiyatları ve sanayiye uğramamızın karşılığını bile alamıyoruz. Diyor. Yeni almayı düşündüğü aracın internette yorumlarını okuyor. Çalan telefon üzerine işe gidiyor. Para kazanıyor.
Dostlar.
Kimse şikâyet etmesin herkes tıkırında. Para kazanıyor.
Olan sermaye güçlüğü yaşayan, primlerini bile ödeyemeyen esnafa, 12.500 Tl alan zavallı emekliye ve 17.002 Tl asgari ücretle geçinmeye çalışanlara oluyor.
Gerisi, büyük çoğunlukla, her sohbette ağlasa da para kazanıyor.
Bunu gördüm.
Kalın sağlıcakla.