Toprak ve su.
Verimli toprak ve temiz su.
Ister konargöçer olsun, ister yerlesik hayata geçsin; insanoglu yerlesim yerlerini bu iki faktöre göre kurdu.
Koruma ve güvenlik tedbirleri yerlesim yerlerinin büyümesinde etkili oldu.
Tarim toplumu, on binlerce yilda iskan geleneklerini bu düzen üzerine insa etti.
Köylerimiz,sehirlerimiz ve ve yerlesim yerlerimizin ilk yerlesim hikayelerinde toprak ve su hep bas roldeydi.
Büyük akarsularin yakinlari alüvyonlu topraklar ve hayati önem tasiyan su kaynaklariyla hep cazibe merkeziydi.
Ilk yerlesim yerleri, kaynaklarin verimligine göre büyüdü, köy oldu, kasaba oldu, belki sehir oldu.
Ilk makineleri çalistiracak gücün su degirmeni, su hizarlari gibi sanayinin ilk emekleme adimlari da, su kenarinda atildi.
Tarim toplumundan sanayi topluma geçiste eski gelenek üzere kurulmus olan yerlesim yerlerinden, hammadde kaynaklara yakinlik ve ticaret yollariyla ulasim kolayligi ve üretim maliyeti ve karliligin, pazara yakinlik gibi faktörler bazi yerlesim yerlerini bir adim öne çikardi. Sehirlestirdi, metropollestirdi.
Toprak ve suyla baslayan hikaye yeni boyut kazandi.
Yerlesim yerleri için kullanilan ahsap, tas ve kerpiç malzeme yerini betona birakti.
Maliyetinin daha uygun kalipla sekil verilmesinin, daha pratik olusu beton çagini baslatti.
Verimli topraklar beton yapilarla kusatildi. TOPRAK; beton karsisinda deger yitirdi.Su betonla perçinlendi, zincirlendi.
Su havzalarina ve verimli topragi esas alarak yapilan ilk yerlesim yerleri yeni sehirlere birakirken, betonun çok katliliga uygun yapi malzemesi sehirleri kurulusunda tasiyamayacagi nüfusla tanistirdi. Köyden kasabaya kasabadan beldeye, beldeden ilçeye terfi edisle birlikte belediyecilik müessese tanisti yerlesim yerleri.
Beton, belediyecilik için kolay, hizli, ucuz ve 3. Dünya ülkeleri için gösterisli bir malzeme olmasi sebebiyle yöneticilerin aski oldu.
Artan nüfus için park ve bahçe alanlarina olan ihtiyaç, topraktan büyük ve yayvan bir V seklinde olan dere yataginin, betondan daha dar bir U harfine dönüstürülmesiyle karsilandi.
“Dere yataklari islahi” adi altinda betondan kaliplarla dere yataklari daraltildi. Havza daraltma, beton perçin suyun hirçinligini gücünü ve yikiciligini daha da arttirdi.
Artan nüfusun enerji ihtiyaçlari için her derecik üzerine bir HES insasi beton imparatorlugunun ayri bir hikayesi. Suyun akis ritmi ve hizi bozulmasina, bunun iklimsel tesirine baliklarin bedduasini da ekleyince yikim hikayeleri trajediye dönüsüyor.
Dere yataklari ve yakinlarinda geleneksel yollarin büyümesi sebebiyle, istinat duvarlari ve dolgu alanlari alarak yatak ve havzanin daralmasina sebep oluyor.
Bu insaalar sirasinda teknik hesaplarin olagan akis düsünülerek yapilmasi, fevkalade hallerde yikim ve zarari artiriyor.
Beton, asfalt, dolgu, HES, iklimsel sürprizler, geleneksel yerlesim yerlerinin ihtiyaci karsilamayacak sekilde sehirlesmesi, büyümesi.
Her biri üzerinde iyi düsünülmesi, konusulmasi gerekmektedir.
Sorgu sandalyesinde sadece bir kismi oturarak yada kimseyi oturmadan sorunu çözme imkanimiz yok. Sirayla sorguya, sandalyesine oturmaliyiz.
Yasam seklimizi, lükse düskünlügümüz, betonu sevip topraga küsüsümüzü, daha fazla enerjiyi ihtiyaç duyan yasam tarzimizi sorgulamali, çevreye duyarsizligimizi, çevre için mücadele edenlere ön yargimizi sorgulamaliyiz.
Karadeniz’de bir sehirde yasiyorum,yagmuru seviyorum.Ama her agustos sel piyangosunun hangi canlari yakacagini beklemeyi dogru bulmuyorum.
Babam, ‘40 yilda bu irmak yatak degistirirmis’ dedigi geleneksel bilgimin her yil meydana gelen sel ve taskinlar karsisinda pek kiymeti yok.
Görünen o ki 40 yilda bir tekrarlanan, artik yilda birkaç kez tekrarlanmaya basladi.
Sorunu tek bir sebebe baglayan bakis açisi da, çözümden uzak.
Buradan yetkisizlere seslenmek istiyorum.
Kiymetli yetkisizler;
“Biz bir seyler yapmazsak, yetkililerin mesaji dogru okumayacagina eminim.”