Osmanlıyı nasıl bitireceklerini ilk masaya yatırdıklarında başlarında bir papaz vardı. Kafası çalışmayan, veba salgınları ile boğuşan ve pislik içinde yaşayan toplumların kralları bir masa etrafında toplandığında papaz onlara şunları söylemişti:
“ En maharetli komutanlarınızı en donanımlı ordularla da sürseniz, Türkleri kılıçla yenemeyeceğiz. Onları bir tek yolla yeneceğiz. Onların imparatorluğu onlara bela olacak. İçlerindeki gayrimüslimleri müslüman kılığında ordunun içine hatta sarayın içine sokacağız. Ve bir nesil değil, üç - dört nesil bekleyeceğiz.
Beklediler... Türklerden hiç bir farkı olmayan dönme nesiller yarattılar.
Sonra onlara aslında Türk olmadıklarını hatırlattılar... Ve onlardan bize göre hainler ama kendilerine göre görev üstlenmiş kahramanlar yarattılar.
Bu kahramanlar sadrazam oldu, Şeyhülislam oldu, komutan oldu, mebus oldu... Ve Osmanlı’nın başına bela oldu...
Türkiye’nin eğitim sistemine ve kültürel bilincine sızarak, kendilerini modern hedef gösterirken aslında kendilerinden başka bir topluma dönüştürerek hafızasını kaybetmiş bir millet yarattılar.
Siyasi tarih, ucuz kahramanlarla dolduruldu. Kültürel birikimler, Batı kültürü diye adlandıran ancak Batı kültürü ile hiç bir ilgisi olmayan tavırlarla zehirlendi.
Çağdaşlık kılıfı altında, çağdaş milletlerin olmadığı şekle büründürüldük.
Bu gün de papazın planı, büyükelçiler yolu ile devam ediyor.
Bu nasıl bir aymazlık ki, Türkiye’yi parçalayacağız diyenler ve Türk devletine darbe yapanların destekçileri Türk Meclis’inde.
Ruhumuzu kaybettik!
Ve en önemlisi, bütün millet olarak biz hain miyiz ki, bu aymazlığı hala devam ettirebiliyoruz.
Bu gün Cemil Meriç’in ölüm yıldönümü. O’nu rahmetle anmalıyız. Bütün bu hususları anlamış tek adam içimizde oydu sanırım! “HAFIZASINI KAYBETMİŞ BİR TÜRKİYE” olurken RUHUMUZU DA KAYBETTİK!


