Bu iklim kuşağı sert, soğuk ve dondurucudur. Doğal yağış biçimi kar yağışıdır. Yıllarca Yılın büyük bir bölümü soğuk ve kar yağışı içinde geçmektedir. Biliriz ki beyaz renk ışığı yansıtmaktadır. Sayısızca beyaz rengin gözünüze gelip yansıdığını ve tekrar beyaz bir ortama döndüğünde gözler daha az ışık almak isteyecektir. Bu durumda göz bebeği küçülecek ve bu sebeple göze daha az ışık girmesi için göz kapakları daha az açılacaktır. Bu da kısık bir bakışa neden olacaktır. Bu durum yıllarca devam ettiğinde artık modifikasyona neden olarak ileriki zamanlarda mutatif (genlere geçecek)bir etkiye dönecektir. Yani bu gözlerin ışık alımının azalması nedeniyle oluşan çekik göz kuşaklara aktarılmıştır.”
Yukarıda anlattıklarımdan şu sonuç çıkarılabilir: İklim koşulları milletleri etkiler. Kendine özgü kültürlenme ile eğitim anlayışını farklılaşabilir. Bu ise o millete mal olur. Bir milletin yaşantısı haline gelebilir. Çocuk ise o kültürün yaşantısını kazanarak hayata başlar.
Yukarıda anlattıklarımın ve daha anlatacağım konuların temelinde çocuk eğitiminin (bakınız yetiştirme demiyorum.) ne kadar çok girdisi olduğuna dikkatinizi çekmektir. Çünkü çocuklar büyürken ve organları bir iş yapabilme olgunluğuna erişirken her öğrenme safhasının gereklerini yerine getirmelidirler. Sarmal olarak bir safhadan diğer safhaya geçmektedir. Diğer gelişim basamağına geçebilmek için önceki safha bir ön koşuldur. Önceki safhanın gereklerini yerine getirilmemesi doğal olarak eğitimi ve öğretimi aksatacaktır. Tek yumurta ikizlerinde zaman ilerledikçe oluşan farlılıklar çevrenin insanları ne kadar ve nasıl etkilediğini göstermektedir.
Çocuk algılamalar ile yaşantılar kazanmaktadır. Burada çocuk eğitiminde biz büyükler çocuğun algılarını en üst düzeye taşımalıyız.
Bu da bir bilinç gerektirir. Duyu organlarını ne kadar amacına uygun ve sağlıklı bir ortamda çalıştırırsak doğru yoldayız demektir. Ne kadar şanslıyız ki çocuk doldurulmak istenen bir beyinle bize gelmektedir.
Anne ve baba bilinçli ise çocukta her an öğrenme ortamları yaratarak veya mevcut olanları eğitim ortamına katarak çocuğuna en önemli miras bırakmaktadır.
Ama şu unutulmamalıdır. Bütün algılama, öğrenme ve yaşantıların temelinde her zaman vurgulayacağım “SEVGİ” yatmaktadır.
“Çünkü hiçbir ilaç “sevgi” kadar önemli ve etkili değildir.”


