Her şey yanımızda burnumuzun dibinde olduğu halde bakıyoruz ama göremiyoruz. Bu durumda sinir sistemimizi ne kadar kontrol altında tutabiliyoruz?
Veya sinir sistemimizin ne kadarı bizim kontrolümüz altındadır?
Sinir sistemimizin oluşturulması ve geliştirilmesi konusunda neler yapabiliriz?
Yoksa sinir sistemimiz doğuştan getirdiklerimizle mi sınırlı?
İşte bütün bunlarda arayacağımız cevap; Sağlıklı bir beyin, sağlıklı bir düşünme kapasitesi, sağlıklı bir algı ve iyi öğrenme ile eğitimin merkezinde durmaktadır. Çünkü sinir sistemimize gelen iletiler algılamalarımızı oluşturmaktadır.
Tamamen sessiz bir ortamda kalmışsınızdır. Veya kalmayı deneyiniz. Bu durumda iken kafanızdakileri o an silin, atın. Gözlerinizi kapayın. Önce sessizliği dinleyin. Şimdi de kendinizi dinleyin. Ne oldu? Önce kalp atışlarınızın boynunuzda ve başınızda attığını duyarsınız. Sonra yoğun bir ortamdan, sessiz bir ortama geçtiğiniz için merkezi sinir sisteminizin yoğun bir şekilde çalışmaya devam ettiğini fark edersiniz. Bu durumda belki başınızın da az veya çok ağrıdığını duyabilirsiniz. Bunları niçin anlatıyorum? Çünkü gün içindeki bütün etki ve tepkilerimiz reflekslerimiz, algılamalarımız ile olmaktadır. Yani sinir sistemimiz her an ve yoğun şekilde çalışmaktadır. Algılamalarımızı, ne kadar olumlu düşünmelere dönüştürürsek ve kontrol altında tutabilirsek o kadar az gerilim yaşarız.
İşte öğrenmenin temel prensibi, “Endişe, kaygı ve korkunun” olmadığı ortamda öğrenme gerçekleşir. Bu ise eğitimin temel olmazsa olmazıdır.
Bütün bunları şöyle açıklayabiliriz: Sinir sistemimiz beyinle devamlı bağlantı halindedir. Eğer beyinin yapısında bir bozulma var ise algılamaların bir faydası olmayacaktır. Duyu organlarıyla alınan duyuların beyinde ki kodlanması önemlidir. Bir kırmızı kavramı insanda nasıl kodlanmıştır. Beyinde nasıl anlam kazandırılmıştır. İnsan kırmızıya bakar ama burada önemli olan o kişinin beyni kırmızıyı nasıl kodlamıştır? İşte öğrenmelerimiz ve tepkilerimiz duyu organlarımızla algıladığımız nesnelere, beynimizin nasıl bir öğrenme kazandırıldığıdır, verdiği tepkidir. İşte çocuğumuz elimizdeyken onun sinir sistemini bilinçli bir şekilde hani dedik ya ilmik ilmik işleyerek sağlıklı yapılandırmasını sağlayabiliriz.


