HAKAN ŞAŞMAZ


ÇOCUKTA BEYİN &ZEKA GELİŞİMİ VE HER YÖNÜYLE ÇOCUK VE AİLE EĞİTİMİ “EMPATİK HİKAYELER VE EĞİTİME BAKIŞ AÇISI” (7)


 

El nino yüzünden iklim değişiklikleri olacak. Kasırga ve hortumlar insanlığı kasıp kavuracak. Önümüzdeki 100 yıl içinde ki ısı değişimleri bitki örtüsünü allak bullak edecek. Buzulları erimesi yer şekilleri yüzeylerinde önemli değişikliklere sebep olacak. Yerleşim yerleri denizlerin dibine gömülecek, insanlar güneyden kuzeye doğru kitlesel göçlere maruz kalacak. Bu durum ‘Göç savaşlarına’ neden olacak. Karaların çoğu sular altında kalacak.”

Dünya’nın atmosferi daha da ileri yıllarda yavaş yavaş Mars gibi sülfürik asit halini alacak…”(Stephan Hawking’in “Dünyanın sonu teorisinden alınmıştır.”)

Yukarıda dünyaca ünlü fizikçi Stephan Hawking’in sözlerini nasıl değerlendiriyorsunuz? Biraz ütopik mi? Yoksa haklılık payı var mı? Görünen köy kılavuz ister mi?

Şunu düşünelim: Vücudumuza her gün yiyecek, içecek ve gaz olarak bir sürü madde girmektedir. Bu maddeler kanda oksitlenirler ve zararlı maddeler açığa çıkarırlar. Doğal olarak vücudumuz bunu yok etme eğilimine kurguludur. Bu yok etme veya nötralize teme işini antioksidanlar yapmaktadır. Eğer bunlar yok edilemez ise damarlarda birikmeye başlar. Bu ise kalp ve dolaşım sisteminde çok önemli sorunlara sebep olur.

Başka bir örneğe bakacak olursak göller, akıntısı olmayan oksijenini de temizliği ölçüsünde koruyan bir su kütlesi. Eğer kirletilmeye devam edilirse oksijenin yerini toksik maddeler alacak ve su faunası yok olacak bir duruma gelecektir. Bir çok göl kirlilik ve kuraklık sebebiyle canlılık özelliğinikaybettiğinden yok olmuştur.

Bu kirlenme durumlarına bir sürü örnek verebiliriz. Bu anlattıklarım kesinlikle konumuz olan eğitimle ilgili olduğunu hepimiz bilmekteyiz.

Sonuçta şuraya varabiliriz: Bütün bu kirlenmeler (karada, sularda ve havada) bütün insanların ortak havasını soluduğu dünyada meydana gelmektedir. Dünyanın ise var olan oksijen depoları olan ormanlarından başka kendini temizleme imkanı yok gibidir. Ormanların sayısı ise gün be gün azalmaktadır. Oysaki kirlilikten dolayı yaşam alanları hızla daralmaktadır. Dünyanın doğal kaynaklarında ölçülen tüm sayısal değerler S.O.S vermektedir.

Haberlerde her gün iklim değişiklikleri ile ilgili haberleri izliyoruz. Seller, kasırgalar hortumlar, heyelanlar, depremler buna bağlı tusunamiler… Bu arada depremlerin oluşumunda yeryüzünde aşırı boyutlara varan toprak kaybının da etkili olabileceği düşünülmelidir. Zannediyorum, depremler ile ilgili bilim adamlarının konuşmalarında bu konu geçti. Biraz fizik bilgim ile aşağıdaki çıkarımlara ulaştım. Arşimet kanununu bilenler bilir. Bir sıvıya batırılan cismin, bir kısmı kesildiğinde, o kesilen kısım kadar aşağıdan yukarı doğru dik bir kuvvetle itilir. Bu sıvı ise yerin merkezindeki erimiş ağır metallerin bulunduğu mağmadır. Mağmanın litosferdeki aşınan –taşınan toprak kadar kütlesi, aşağıdan yukarı doğru dik itilecektir. Bu durum faylarda kırılmalara sebep olabileceği düşünülmelidir. (her yerde eğitim)

Şuraya varmak için size bu açıklamaları yaptım. Bu yönüyle depremin oluşmasında bile erozyona sebep olan insandır. Bir kelebek etkisinin birbirine bağlı olaylar geliştirebileceği, sonuçlarının da yıkıcı olabileceği ortadadır. Bir Tsunami de, birbirini etkileyen dalgaların varış yeri (yani deniz kıyıları)bir felaket yeri değil midir?

Burada görülüyor ki eğitim birbirini etkileyen ve birbirinden etkilenen olaylarda (yani her alanda) önemli bir yere sahiptir. 

YAZARLAR

https://www.facebook.com/%C3%9Cnye-Kent-Ofset-106507792092593