Zaman zaman etrafımızdan duyduğumuz ya da duyurduğumuz bazı ifadeler vardır. Bu çocuk sorumsuz, tembel, dağınık, çok hareketli gibi. Peki bu ifadeler söylendiği kadar masum, göz ardı edilecek kadar basit mi?
İlk olarak 1900’lerin başında Londra da bir pediatrist olan Sir George Still tarafından ortaya atılmış bir konu var. Gözlemleri sonucunda diyor ki;
- Bazı çocuklar diğerlerine göre daha hareketli
- Bazı çocukların zekalarında herhangi bir sorun olmadığı halde bir şeyleri öğrenirken zorluklar yaşıyor
- Bazı çocuklar ahlaki normları öğrenirken sorunlarla karşılaşıyor.
Sonrasında bu belirtilere sahip olan çocukların ‘’ ahlaki kontrol eksikliği’’ yaşadığını öne sürerek modern Dikkat Eksikliği ve Hiperaktivite Bozukluğunun ilk tanımını yapmış oldu. 1968 yılında ise Ruhsal bozuklukların Tanısal ve Sayımsal El Kitabında bu hastalık Minimal Beyin Disfonksiyonu olarak karşımıza çıktı. 1980’lara geldiğimizde ise artık tanım değişmiş Dikkat Eksikliği bozukluğu olmuş. 1987 yılında ise Dikkat Eksikliği ve Hiperaktivite Bozukluğu olarak tanımlandı ve son halini 2013 yılında dikkatsizlik, hiperaktivite-dürtüsellik veya her ikisinin kombinasyonuyla karakterize edilen nörogelişimsel bir bozukluk olarak literatürde yerini aldı.
Neden bu kadar önemli?
Dikkat eksikliği zaman zaman karşımıza başka bir ruhsal hastalığın semptomu olarak çıkabilir. Depresyon ve kaygı bozukluğunda kendini yoğun bir şekilde gösterebilir. Diğer yandan Dikkat eksikliği ve hiperaktivite hastalığın kendisi olabilir. Farkında olmadan sinsi bir şekilde bireylerin yaşam kalitesi üzerinde olumsuz olarak etkileyebilir. Böylece dağılan dikkatimiz değil geleceğimiz olabilir. Başlıca ortaya çıkabilecek riskler şunlardır:
- İlk olarak akademik başarı diyebiliriz. 3.sınıfa kadar ailenin ilgilisiyle veya öğretmenlerin özverisiyle bu sorun kompanse edilebilir. Ancak ne zaman karmaşık işlemlerle karşılaşır birey o zaman kendisini açıkça göstermeye başlar. Böylece bireylerde yaşam boyu akademik başarısı olumsuz yönde etkilenebilir.
- Dürtüsellik ve hiperaktivite sebebiyle birey davranışsal sorunlar yaşayabilir. Sosyal ilişkilerde ve okulda disiplin sorunlarıyla karşılaşabilir.
- Yapılan araştırmalara göre Dikkat Eksikliği ve Hiperaktiviteye sahip bireylerde davranışsal ve kimyasal bağımlılık riskleri oldukça fazladır.
Kısaca şunu söyleyebiliriz. DİKKATİ DAĞINIKLIĞI DİKKATE alınması gereken bir sorundur. Eken teşhis ve uygun tedavi bireyin hayat kalitesi açısından oldukça önemlidir.
Hüseyin SAKA
Klinik Psikolog
Ünye Neva Psikoloji