ARİF TAKICI


Devletlerin Yeniden Yapılanması Nelere İşaret Ediyor


Küresel düzen ve ilişkilerin alışageldiğin dışına evrildiğine şahit olmaktayız.

Amerika Başkanının ani ve değişken şaşırtıcı açıklamalarının dünya düzenine ne derece yansıyacağını kestirmekte zorlanmamak elde değil.

Bir bakıyorsunuz iklim değişikliği konusunda destek vermekten çekildiğini, NATO’nun işlevini yitirdiğini, BM’ lerin işlevsiz olduğunu söylerken… Başka bir gün Kanada’nın Amerika’nın 51’ci eyaleti olması gerektiğini, başka bir açıklamasında ise Meksika körfezinin isminin değiştirilmesi gerektiğini söylüyor… Hızını alamıyor başta Çin olmak üzere birçok ülkeye gümrük tarifesinde çıtayı yükselten rakamlar ortaya koyuyor. Yani diyeceğim o ki Trump’tur ne yapsa yeridir.

Aynı Trump bizleri şaşırtmaya devam ediyor, beyaz saraya gidip Tayyip Erdoğan’a ayar vermesini isteyen Netenyahu’ya Tayyip Erdoğan akıllı bir lider, ben onu seviyorum o da beni seviyor, ben onunla iyi geçiniyorum sende iyi geçin diyor… Bir başka zaman ise Suriye’nin anahtarı Erdoğan’da diyor, ama PYD’ ye tırlar dolusu silah gidiyor.

Bütün bunları bir tarafa koyup dünya siyasetinin diğer yönüne baktığımızda, Afrika ülkeleri yıllardır kendilerini sömüren Batılı ülkelerin asker ve diplomatlarını ülkelerinden kovuyor, teker teker batının sömürü düzenine son veriyorlar.

Çin ise Amerika’nın gümrük tarifesinde rakamları yükseltme restine rest çekerek oda Amerika’ya yüksek gümrük vergileri koyuyor.

Açıkçası dünyada sular ısınıyor, ittifaklar çökmeye doğru eviriliyor, cepheler değişiyor, karşılıklı gardlar alınıyor, yeni ittifakların doğma olasılığı beliriyor. Bu durum güçlü ekonomi ve orduya sahip olmak ülkelerin yol haritasını, daha doğrusu nerede durması ve olması gerektiği politikalarının yönünü tayin ediyor.

Burada Türkiye’nin istikbale matuf dünya siyasetine yönelik atacağı adımlar çok önemli.

Türkiye bilinen o ki tek bir blokta sabit bir ittifak içerisinde olmak istemiyor.

Ekonomik ya da diplomasi denkleminde küresel ölçekte hareket etmek istiyor.

Tabi Türkiye ve diğer Türki Devletler gelecekte küresel bir ittifak olunmasını isteyecektir.

Ancak bu durum başta Rusya olmak üzere birçok hâkim ülke tarafından istenmeyecek ve engellerle karşılaşılacaktır. Yani bu durum mümkün olabilecek, ancak sancılı ilerleyecektir.

Çoğu petrol zengini Arap ülkelerine gelirsek, birinci dünya savaşından beri paçalarını emperyalist ülkelere kaptırmış olmanın cenderesinde daha uzun süre bir olmayı beceremeyerek sığ politikalarıyla durumu idare etmeye çalışacaklardır. Zaten Filistin konusundaki duruşlarına baktığımızda bunu anlamak çok zor olmasa gerek.

Şunu teslim etmekte yarar var: Gerek İslam ülkeleri, gerekse Türk devletler topluluğu içerisinde devlet olarak dünyada lider vasfını tescil ettirmiş olan ülke Türki’yedir.

Türkiye Afrika ülkelerinin samimiyeti ve güvenine mazhar olmuş, Türk Cumhuriyetlerin abi olarak kabul ettiği, diğer İslam ülkelerinin rol model gördüğü güçlü bir ülkedir. Kendimizi küçümsemeyelim. Bu Osmanlı zamanında da böyleydi, Atatürk’ün mazlum milletlere örnek teşkil eden kurtuluş mücadelesi ve sonrası ile de böyledir.

Şu anda dünyadaki tüm karışıklığa rağmen ülkemiz bir olmayı benimseyerek güçlü Türkiye’nin muhkem devlet olmanın enerjisiyle bölgesinde ve küresel ölçekte güç dengelerini gözeterek sözü geçen ve güven veren bir ülke olarak dünya ölçeğinde hak ettiği yerde olacaktır.

Bu neyle olur? Birlik beraberlikle, çok çalışmakla, enerjimizi ülkenin istikbali için birleştirmekle.

Çok okumak araştırmak, gelişmek geliştirmek, ARGE araştırmalarına çok önem vermek, bilimi öncelemek ile olur.

Hani hafızalara eskiden yerleştirilmeye çalışılmış bizden adam olmaz abi safsatasını söküp atmak, canca gazım biz zaten köküne kadar adamız demek lazım.

YAZARLAR

https://www.facebook.com/%C3%9Cnye-Kent-Ofset-106507792092593