İnsan vücudundaki her mafsal (eklem) için bir sadaka vardır. Peygamberimiz yine bir başka hadisinde ise vücutta üç yüz atmış eklem bulunmaktadır. O halde herkesin her gün bu kadar sadaka vermesi gerekmektedir. (Buhârî, Sulh 11, Cihâd 72, 128; Müslim, Zekât 56)
İlk bakışta çok zor ve yüklü gibi gözüken bu borcun ödenmesi o kadar da zor ve meşakkatli değildir. Böyle olmadığını şu hadisi şerif bize çok anlaşılır bir şekilde izah etmektedir. “Her birinizin her bir eklemi (ve kemiği) için bir sadaka gerekir. Binaenaleyh her bir tesbih (subhanallah) sadakadır. Her bir hamd (elhamdülillah) sadakadır. Her bir tehlil (lailahe illallah) sadakadır. Her bir tekbir ( Allah-ü Ekber ) sadakadır. İyiliği tavsiye etmek sadakadır. Kötülükten sakındırmak sadakadır. Kulun kuşluk vakti kılacağı iki rekât namaz bütün bunları karşılar”(Müslim, Misafirin 84,Zekat 56)
Bu hadisten anlıyoruz ki her bir iyilik aslında müminin dünya ve ahiret yolunu açıyor. Sadaka deyince ilk aklımıza gelen bir ücret bir infak gelse de hadiste sayılan her bir Allah’ı anma sadakadır. Bunların her biri sağlığını sıhhatini koruduğu gibi, iman ve itikadını muhafaza ediyor. Hayat yolculuğunun fire vermeden, dalalete düşmeden, yanlış yola sapmadan yol almasını temin ediyor. Halk arasında bir sadaka bin belayı def eder sözünün Efendimizdeki karşılığı “Az sadaka çok belayı def eder ve sadaka ömrü uzatır”(Heysemi, Mecmeu-z zevaid ııı/63) hadisi şerifidir ki adeta hayatı kolaylaştırıp insana mutluluk ve bereket kapıları açıyor.
Nitekim bu durumu her birimiz zaman zaman yaşarız. Kıl payı ölümden döndü. Az kalsın gitmişti. Verilmiş sadakası varmış gibi birçok ifadenin bu hadislerden nasılda beslendiğini görüyoruz.
Yüce Kitabımızda bu durumun hikmet planı/arka planı şöyle anlatılmaktadır. “Onun önünde ve arkasında Allah’ın emriyle onu koruyan takipçiler (melekler) vardır”(Ra’d,11)
Mümin bütün bunlara inanır ve iman eder ve hayatını ona göre şekillendirir. Allah’ın lütfettiği zaman ve mekân nimetlerini de bu baptan sayar. Böylece tevekkül anlayışını da ortaya koyar koymuş olur.
İşte için de bulunduğumuz üç aylar, kandiller geçidi, (Regaip, Miraç, Berat ve Kadir Gecesi) manevi bir atmosfer, Kur’an iklimi, sadakaları çoğaltmak için bir fırsat, bir kurtuluştur. Bulunmuş bir hazine ve ikram edilmiş kıymetli bir zaman diliminin hediyesidir.
Allah’a, emirlerine, Resulüne, rağbetle, namaz ibadetimizi Allah’a yaklaşma vesilesi yapmakla, oruçlarımız ve sadakalarımızı artırarak, tabir yerindeyse iyi halden yararlanarak beratımızı arzulamakla/alabilmekle müjdelendiğimiz bir zaman diliminden geçiyoruz. İşte bunun adı üç aylardır. Yani, Recep, Şaban ve Ramazan aylarıdır. Bu ayların biz kullara verdiği en büyük hediyelerden birisi de kalan dokuz ayın örneği olması anlayışını bize öğretmesidir. Bu üç aylarda vereceğimiz sadakayla dokuz ayı muhafaza altına alabilme düşüncesini bize öğreten bir manevi iklimdir. Müslüman şahsiyetin hayat yolculuğunun her geçen gün Allah’ a kullukta, tefekkür ve teşekkürde derecesini artırmak için gayret etmesinin gerekliliğini bizlere öğreten bir aydır.
Kıl payı her türlü kazadan, beladan kurtulduysam, sağlık sıhhat içinde yaşıyorsam, Şükür ve hamd eden bir kul olabiliyorsam işte bu verebildiğim sadakalardan dolayıdır. O üç ayı, diğer dokuz ayıma örnek yapabilme gayretimden dolayıdır. Maddi imkân ve nimetlerde benden aşağıdakilere, manevi anlamda ise kullukta benden daha iyi olanlara bakıp şükür makamında bir kul olabiliyorsam bu da sadakalarımın bana bu hidayeti gösterdiğinden dolayıdır. Beni doğru istikamette yönlendirmesinden dolayıdır.
Hâsılı dokuz ayın sadakası kendi içinde olsa da; Rabbimizin bizlere lütfettiği icabet saatlerini, zamanlarını, aylarını iyi bir kulluk ve insan olmakla geçirebilir isek o zaman dokuz ayın sadakası da ödenmiş olacaktır.
Ülkemizin onbir İlinde meydana gelen depremlerde birçok insanımızı kaybettik. Birçok insanımız da yaralandı. ‘Kim bir kardeşinin ihtiyacını giderirse Allah’ta onun ihtiyacını giderir.’’(Müslim Birr 58) Hadisi şerifine uyarak yaralarımızı birlikte saralım ki sadaka ve dualarımız anlam kazansın. Afetler karşısında imanımızdan güç alarak kulluğumuzun gereği duaya sığınalım. Hayır ve bereket kapılarını dua, kardeşlik ve dayanışma anahtarıyla açalım ki ömrümüz bereketlensin.
“Allah’ım Recep ve Şabanı hakkımızda hayırlı kıl ve bizi Ramazan ayına ulaştır”. Bu aylarda bol bol ibadet ve taatla sana bol bol sadaka vermeyi bizlere lütfeyle. Ramazanla, Kur’an ayı ile buluşup Kadir gecesi ile rızana ermeyi nasip eyle.
Bize kulluğumuzda süreklilik, insanlığımızda merhamet, iş ve amellerimizde hakkaniyet üzere olmayı nasip eyle…


