Gazze'ye doğru yola çıkan ve İsrail tarafından alıkonulan Madleen Gemisi, sıradan bir deniz yolculuğundan çok daha fazlasını temsil ediyor. O, bir umut, inanç ve direniş simgesi; belki de hiç fark etmediğimiz kadar güçlü.
İçindeki on iki kişi... Onlar, dünyadaki tüm İslam devletlerinin liderlerinden daha kararlı ve cesur. Farklı dinlerden ve farklı milletlerden gelseler de, tek bir hedefte birleşiyorlar: Gazze ablukasını delmek ve direnen insanlara yalnız olmadıklarını göstermek.
Madleen Gemisi, tüm savaş gemilerinin ve siyasi hamlelerin ötesinde bir gerçeği ortaya koyuyor: Asıl güç, silahların ötesinde bir yerde yatıyor. Direnişin silahları; inanç, cesaret ve insanlık gibi değerlerdir. Bu gemi, bir halkın onuru ve bağımsızlık mücadelesinin yaşayan bir örneği. O, sadece bir ulaşım aracı değil; bir sembol, bir meydan okuma, bir direniş bayrağıdır.
Bu olay, sadece bir geminin durdurulmasından çok daha derin bir anlam taşıyor. Tüm İslam âleminin, bu gemideki cesur insanların direncini ve kararlılığını birer model olarak kabul etmesi gereken bir dönemdeyiz.
Gerçek liderlik, halkın çıkarlarını savunmada ve haklı bir davanın peşinden gitmede yatar. Madleen, pek çok liderin unuttuğu bu gerçeği hatırlatmak için yola çıktı. İçindeki her bir kişi, günümüz liderlerinin çok ötesinde bir direniş ruhunu temsil ediyor. Bu ruh, sadece bir halkın özgürlüğü için değil, tüm insanlığın özgürlüğü için bir çağrı niteliği taşıyor.
Bu yola çıkmış on iki kişinin cesareti, dünyadaki milyonlarca insanın umudu olacaktır. Onlar, kelimelerle değil, eylemleriyle konuşuyorlar. Ve bizler, bu sesin yankılarını duyduğumuzda, sadece bir geminin mücadelesiyle yetinmemeliyiz. Tüm dünya olarak, biz de bu direnişin bir parçası olmalıyız.
Madleen, aslında tüm dünyaya bir ders veriyor: Gerçek güç, bazen sadece bir grup cesur insanın bir araya gelip adaletsizliğe karşı durmalarında yatar. Ve bu, diğer her şeyden daha güçlüdür.
Keşke bilmem kaç milyar nüfuslu İslam âleminin zırhlı donanma gemileri de Akdeniz’de süzülen o küçük yelkenli Madleen kadar güçlü olsaydı.
Keşke elli yedi İslam devletinin liderleri de o küçük yelkenli gemideki on iki kişi kadar cesur olsaydı.
Ve keşke tüm İslam alemi etrafına bakmadan zulme ve zalime dur demek adına herhangi bir yola çıkabilseydi.