EMDR, Türkçe açılımıyla Göz Hareketleriyle Duyarsızlaştırma ve Yeniden İşleme, güçlü bir psikoterapi yaklaşımıdır. Bugüne kadar her yaştan milyonlarca kişinin farklı tiplerde psikolojik rahatsızlıklarının başarıyla tedavi edilmesini sağlamıştır.
EMDR terapisi; travma sonrası stres bozukluğu (TSSB), kaygı bozuklukları, obsesif kompulsif bozukluk, panik bozukluk, fobiler, öfke kontrol problemleri, cinsel ve/veya fiziksel taciz travmaları, kompleks travmalar, yas problemleri, migren, fibromiyalji, psikosomatik ağrılar, yeme bozuklukları, cinsel işlev bozuklukları gibi konularda işlevsel olan bir psikoterapi yaklaşımıdır.
Beyin, her yeni deneyim aracılığı ile kendisine ulaşan bilgiyi işler ve işlevsel hale getirir. Duygu, düşünce, duyum, imge, ses, koku gibi bilgiler işlenip ilişkili anı ağlarına bağlanarak bütünleşir. Böylece o deneyimle ilgili öğrenme gerçekleşir. Edindiğimiz bilgiler gelecekte uygun bir şekilde kullanılmak üzere depolanmış olur. Bu sistem normal çalıştığında ruh sağlığını ve insan gelişimini öğrenme yoluyla desteklediği için işlevsel, uyumlu bir mekanizma olarak kabul edilir.
Travmatik veya kişiyi rahatsız eden olaylar yaşandığında bu sistem bozuluyor gibi gözükmektedir. Kişinin olumsuz etkilendiği bir olay yaşandığında yeni bilgi işlenip mevcut anı ağına entegre olamaz. Anı ağlarındaki işlevsel bilgilerle bağlantı kurulamadığında zihin deneyimi anlamlandırmakta ve akıl sağlığına uygun sonuçlar çıkarmakta zorlanabilir. Sonuç olarak olumsuz yaşam olayları sırasında işlevsel öğrenme gerçekleşmez. Duygular, düşünceler, imgeler, sesler, beden duyumları yaşandığı haliyle depolanır. Bu nedenle bugün yaşanan bazı durumlar bu izole kalmış anıları tetiklerse, kişi o anının bir kısmını ya da bütününü yeniden yaşar gibi etkilenir.
EMDR bakış açısına göre rahatsızlıkların, olumsuz duygu, düşünce, davranış ve kişilik özelliklerinin arkasında geçmişte yaşanmış uyum bozucu, işlev bozucu, işlenmeden ve izole bir şekilde depolanmış bu tür anılar yatıyor olabilir. Kişinin kendisi ile ilgili olumsuz inançları (değersizim, yetersizim…), olumsuz duyguları (korku, kaygı…) ve somatik tepkileri (karın ağrısı, nefes sıkışması…) problemin kendisi değil, geçmişte yaşanmış olan problemden kaynaklı kişinin bugünkü dışavurumlarıdır. Bu olumsuz inanç ve duygulara yol açan işlenmemiş anılar şimdi maruz kalınan olaylar, yerler ya da kişiler tarafından tetiklenmektedir.
Kişinin geçmişte yaşadığı travmatik olaylar; savaş, taciz, tecavüz, fiziksel şiddet, doğal afetler, kazalar gibi büyük olayların yanı sıra, çocuklukta maruz kalınan olumsuz tutumlar, günlük hayatta yaşanan olumsuz olaylar, dışlanma, ihmal edilme gibi durumlar olabilir.
EMDR, geçmişte yaşanmış olan izole anıların işlenmesini sağlayan fizyolojik temelli bir terapi sürecidir. Kilitli kalmış anı ile diğer anı ağları arasında bağlantı kurulmasını, öğrenmenin sağlanarak bilginin adaptif bir şekilde depolanmasını sağlar. Kişi yaşamış olduğu olaydan rahatsız olmamaya ve anıyı yeni bir perspektiften görmeye başlar.
EMDR terapisi semptomları ortadan kaldırmanın yanı sıra kişinin yeni bakış açısı kazanmasını, pozitif inançlar geliştirmesini ve kendisine, ilişkilerine, dünyaya bakışını da olumlu yönde değiştirip kişisel gelişim sağlamasını amaçlar.