FATMA CANBULAT ERDEM

Tarih: 30.08.2024 18:49

Harekete Geç!

Facebook Twitter Linked-in

Eylül geldi yaz tatili bitti okullar açılmaya başlıyor; mini mini birler için 2 Eylül yeni bir hayatın başlangıcı olacak. Yeni bir ortam, arkadaşlar, öğretmenler ve bilinmezlik genelde korkutur güvenli ortamından, evinden uzaklaşan çocuğu. Bazıları daha ilk gün atar o üzerindeki endişeyi, bazısı da huysuzluk yapıp dener eski düzenine dönmeyi. 

Biz yetişkinler de öyle değil miyiz, konfor alanımızda kalmayı, rutinimizde güvenli hissetmeyi öyle bir benimsiyoruz ki, onun dışına çıkmak bizi korkutuyor. Olduğumuz halden sıkılıp şikâyet etsek de çıkamıyoruz bu döngüden, hayatımızdaki değişiklikler bizi endişelendiriyor. 

Akademisyen, yazar Sinan Canan “İFA, Sınırları Aşmak” kitabında; insanoğlunun, aslında sınırlar içinde mutlu mesut yaşamaya değil, sınırları aşmaya ve yenilikler keşfetmeye ayarlı özel bir varlık olduğunu söylüyor.

Konfor Alanı; güvenli ve kontrol altında, düşük riskli, düşük ödüllü,

Korku Alanı; düşük özgüvenli, mazeretler, başkalarının görüşlerinden etkilenme,

Öğrenme Alanı; meydan okumalara açık, sorunları çözebilme, yeni beceriler kazanma, konfor alanını genişletme,

Gelişim Alanı; amacını bulma, hayallerini gerçekleştirme, yeni hedefler belirleme, yeni fırsatlarla tanışma,

Tanıdık ve rahat bir yer olan konfor alanından çıkış planı olarak açıklıyor yukarıdaki adımları. 

Bu alandan çıkmak için korku alanından geçmek gerekiyor ancak, ilk hamleyi yapma cesaretini gösterebilirsek öğrenme ve gelişme alanları bizi bekliyor. 

Cesurca kendin olabilmek ne büyük zenginliktir oysaki öyle değil mi? Çocukluktan itibaren kalıplar içinde yaşıyoruz, çevremizdeki herkese kulak verip dinliyoruz da bir tek kendimizi dinlemiyoruz. Ben kimim, bu hayattan ne istiyorum, nasıl bir hayat beni mutlu edecek, hedeflerim, hayallerim neler?  Bu soruları sorup harekete geçmek için daha ne bekliyoruz? 

Meşguliyetin cennet olduğunu duyduktan sonra, boş boş cep telefonu ekranını kaydırmanın, bir koltukta kumanda elinde saatlerce o ekrana bakmanın bizi uyuşturduğunu ve içimizdeki cevheri keşfetmemizi engellediğini fark ettim.

Yol yakınken sakince elinizdeki cep telefonunu kendinizden en uzak noktaya bırakmaya ve harekete geçmeye ne dersiniz?

 


Orjinal Köşe Yazısına Git
— KÖŞE YAZISI SONU —