MUSTAFA ÇAKMAKÇI


Hatay’ı Deprem Değil, Hataylı Yıktı?..


Hatay’ı deprem mi yıktı? Bence hayır!.. Aşağıda Hatay’ın nasıl yapılaştığını ve niye yıkıldığının tarihsel sürecini anlatacağım. Hayret edeceksiniz!

Antakya, Kırıkhan ve Reyhanlı yaklaşık eşkenar bir üçgen oluşturur. Murat Dağı, Kurt Dağı ve Musa Dağı arasında kalan ve bu gün Amik Ovası denilen yerde 1968'e kadar Amik Gölü vardı. Derinlik seviyesi sığ sayılacak kadar az (6 metre) olmasına rağmen yüzölçümü hayli geniş bir göldü. 

Bölgenin ekosistemi için son derece değerliydi. Yaklaşık 1 milyon 200 bin dönümlük bir ovanın ortasında 330 bin dönüm alana yayılmış bir göçük alanında yer alıyordu. Çevresindeki irili ufaklı göller, dalyanlar, bataklıklar ile izole bir eko sistemdi. Balıkçılık yapılıyor, Hatay vilayetinin yağış düzenini sağlıyor, sulamada kullanılıyordu. Çukurda olduğu için yeraltı sularıyla beslenen göle Muratpaşa, Karasu ve Afrin nehirleri dökülmekteydi. 

Köylüler bu göle gözlerini dikmiş, kurutulmasını istiyorlardı. Sivrisinek, sıtma, su baskınları ve ekili alanların sular altında kalması gibi pek çok gerekçeleri vardı. Ama asıl maksat gölün kurutulmasından sonra ortaya çıkacak verimli arazi ve onun üzerinden kazanılacak paraydı. 1950'den beri kurutulan bataklık alanlar bunu yapan çiftçilere bedelsiz veriliyordu. 

Bunun için dönemin Başbakanı Süleyman Demirel’e baskı yaptılar. İşin ucunda oy vardı. Seçmen oy ile şantaj yapıyor, siyasetçi de buna boynunu eğiyordu.

Sonuçta istedikleri oldu. Genç başbakan, eski DSİ müdürü, Asi nehrine drenaj kanalları açtırdı. Besleyen ırmakların yönü değiştirildi. Okaliptüs ağaçları dikildi. 68'de başlayan macera 75'de bitti. Göl kurutuldu. Kurutulan topraklar üç beş toprak ağası tarafından paylaşıldı. Kalanı da köylülere dağıtıldı. Bütün bunlar yetmezmiş gibi, bütün uyarılara ve çabalara rağmen, Hatay Havalimanı sıkça taşkınların olduğu, hem de kuşlar için sorun teşkil edecek bir alana, ovanın göbeğine inşa edilip, 2007'de hizmete açıldı. .

İlk beş yıl inanılmaz derecede yüksek verim elde edildi. Ama sonra beklenen oldu, gölün toprak seviyesinin altından tuzlanma başladı. Toprak eski verimliliğini kaybetti. Gübre filan kar etmedi. Bölgenin iklimi değişti. Yağışlar düzensizleşti, bu da zamansız büyük sellere yol açtı. İklim ve su dengesinin bozulması birçok canlı türünün ortadan kalkmasına, doğal ekosistemin bozulmasına neden oldu.

Önce Amik Ovası’na dönüşen, ardından verimsizleşen alüvyon alanı, yine halkın tazyiki ve belediye kararıyla bu kez imara ve şehirleşmeye açıldı. Gülova, Aktaş, Kumtepe kentleri kuruldu. Bu gevşek ve balçık, eski bataklık zemin üzerine temelinde fore kazık veya keson kullanmadan yüzlerce apartman dikildi. Üstüne yetmezmiş gibi, her haziranda sel basan bir de havaalanı vardı. Doğu Anadolu fayı da pistin tam altına denk getirildi ki, şerha gibi yarılınca görsel bir güzellik olsun. 

Antakya şehir merkezine 18 km mesafede olan bu bozuk zemine, Allah için bol demir ve çimentolu dikilen, ama b… temeli nedeniyle birbirinin üstüne kibrit kutusu gibi devrilen apartmanların enkazları şimdi bu ovada uzanıyor. Bedelini de cin fikirli Amik ovası sakinlerinin şanssız torunları ödüyor.

Bilim adamları da Hatay’da depremi konulurken amik ovası diyor da, amik gölünden ve bu gölün balçık arazili amik ovasına nasıl dönüştüğünden, amik ovasının “bataklıktan çıkma” topraklarına da üç-dört kent kurulduğundan hiç bahsetmiyor. Biz de, daha 50-60 yıl önceki maziyi hatırlamayan bu bunak adamlara bilim adamı diyoruz.

 

YAZARLAR

https://www.facebook.com/%C3%9Cnye-Kent-Ofset-106507792092593