MUHAMMED SIDDIK ÖZ


İlim ve Medeniyet


Kıymetli okuyucularım; Bu hafta yine  değerli hocamız merhum Prof.Dr.Osman Öztürk'ün "Müslüman'ın Değişmeyen Mesleği: *KULLUK" adlı  eserinin bazı bölümlerinden özetler sunuyorum. İyi ve faydalı okumalar dileğiyle ve saygılarımla…                                                                                                                                             

   * İLİM ve MEDENİYET İNSANLIĞA HİZMETLE GÖREVLİDİR  

İlmin,tekniğin ve medeniyetin, tek kelime ile bu alemin hedefinin; "İnsan-ı Kamil"in hizmetinde bulunmak olduğuna inanırız. "Allah'ın arzusu; yeryüzüne Salihler'in/(iyi ahlak sahibi/Muttaki) lerin  sahip olmasıdır."el-Bakara29.ayet./Enbiya/105, Lokman/20. ayetler.           Yaratılmışların en kıymetlisi ve en şereflisi insandır. Rabbimiz dünyada ne varsa bizim istifademiz için yaratmıştır. Güneş ay ve yıldızlar da buna dahildir. İnsanoğlunu pek çok meziyetlerle donatmıştır. Bunlar da ona hizmet içindir. İnsan Allah'ın yeryüzündeki halifesi/vekilidir. İlim de teknoloji de topyekün medeniyet de insana hizmetle işe yaramış olurlar.     İnsanoğlu bizzat kendisi başta olmak üzere Yaratan'ımız tarafından verilmiş bütün nimetler, üretilmiş değer ve nesnelerle yüce Allah'a kulluk edecek sonra da bütün insanlığa hizmet sunacaktır. Çünkü kainatın efendisi: "İnsanların en hayırlısı, insanlara en fazla faydalı olandır" buyurur. Herkese sunulacak hizmet farklıdır. Mesela; inkarcılara ve yolunu şaşırmışlara sunulacak hizmet, onlara hakkı tebliğ etmektir. Yoksa hizmetlerimizle onları palazlandıralım da başımıza dert açalım gibi, garip hizmet anlayışının İslam mantığında yeri yoktur. 

      "Rabbimiz, Salih kulların dünya hakimiyetini ister ki bu da medeniyette başı çekmekle olur. Salih insan, Salih aile, Salih çevre, Salih ülke ve nihayet Salih dünya. İşte Allah'ın bizden istediği; işler de, ilmin de,teknolojinin de ve top yekün medeniyetin de vasıta, vesile ve hizmetkarı olması icap eden mübarek hedeflerdir.

                      T E K N O L O J İ     İ M A N A     G Ö T Ü R Ü R                                                                            Aya çıkarız , fezaya gideriz, gezegenlerde istasyon kurarız. Bütün bunlarla ilmi ve insani değil bu düzeni kuran ve insanoğlunu; akıl,zeka, deha ve keşif gibi vasıflarla donatan, yerçekimi ile hava basıncı ile fiziki ve kimyevi terkibi ile bu  alemi emrimize ve hizmetimize amade kılan kainatın Yaratıcısı'nı ve sahibini yüceltiriz. Dolayısı ile  ilmi inkişaflar ve teknık gelişmeler; azgınlığımızı değil imanımızı ve Allah'a bağlılığımızı arttırır. İnsan her neye olağanüstü güç izafe ederse, onu ilahlaştırmış olur. İlim ve teknoloji elbette bir vakıadır, gerçektir. Ancak insanoğlunun kafasının ürünüdür. İnsan ise; aklı,beyni, kaabiliyet ve meziyetleri ile Allah'ın kuvvet ve kudretinin mahsulüdür. Öyleyse mamul eşyaya prestij yerine, imal edene yönelmek ve onu yüceltmek akla ve mantığa uygun olanıdır. Bilgisayar teknolojisine meftun olma büyüklenme yerine, sayısız bilgisayar programı geliştirme özelliğine sahip beynimizin Yaratıcısı'nı ululamak gerekmez mi?                                                                                              Allah, insanı bitmez tükenmez bir cehalet potansiyeline sahip varlık olarak beyan buyurur. Okur, diplomalara sahip olur ve buna rağmen cehalet tedaisi/çağrışımı yapan yanlışlara  düşer. Teknoloji üretimini kendisi yapar, bilgi üretir, keşif ve icatta bulunur, böbürlenir ve kendi üretimini ilahlaştırır. Şahsına bu özelliği veren Allah'ın sadece akıl nimetini kendisinden çekip aldığında götürüleceği yerin akıl hastanesi olduğunu bilen beşer, Yaratıcı'ya kullukta şaşar.

     İslamiyet ilmi de teknolojiyi de keşif ve icatları da teşvik eder, ancak iki hususa dikkat etmek şartıyla: a) Allah'ın kuvvet ve kudretini her şeyin üstünde tutmak, yaratıklara şirke götürücü güç izafe etmemek ve ilahlaştırmamak. b) İlmi de teknolojiyi de keşif ve icadı da  insanlığın aleyhine ve zararına kullanmamak. Yani gelişmeler ve buluşlar bizi şaşkınlığa ve taşkınlığa değil, Rabbimiz'i daha iyi tanımaya ve ona daha iyi kulluğa götürmelidir.     

                              H A K    G A L İ P   G E L E C E K T İ R.  (İNŞA ALLAH.)                                                       Bütün ideoloji ve İZM lerin  yok olacağı, bütün putların ve putlaştırılmışların zeval bulacağı/yok olacağı, Hakkın ve haklıların söz sahibi olacağı günlerin çok yakın olduğu inancını taşırız. Ancak bunun Allah'ın dinine yardımdan geçtiğini  kabul ederiz. Bu ümitle hiç durmadan koşar ve bu uğurda nefsimizi feda etmeyi cana minnet biliriz.   Hakkın teessüsünü/kuruluşunu engellemek için; bazıları ideoloji ve İzm ler üretmiş bazıları da bunların hayata geçirilmesi için  zulmün her türlüsünü denemiştir. 20.Yüz yılın sonu ile 21.Asrın başı ideoloji ve izm'lerin  iflasına sahne olmuş ve olmakta da devam ediyor, edecek de.. çünkü batılın akibeti yok olmaktır. Ancak *"say kanunu"(çok çalışma,üstün gayret,çabalama ve emek sarf etme) dünyada herkes için geçerlidir. Yani çabasız kötülük de  defolmaz iyilik de gelmez. Zafer bekleyenler Allah'tan yardım isteyenler O'nun dinine yardım etmek mecburiyetindedirler.Yani ilahi yardımın gelişi şarta bağlanmıştır. Hakkın hakimiyetini isteyenler  bu şarta riayet edeceklerdir/etmelidirler.                                                                     

 

 

YAZARLAR

https://www.facebook.com/%C3%9Cnye-Kent-Ofset-106507792092593