Ankara Büyükşehir Belediyesi ile İstanbul Büyükşehir Belediyesi’ne yönelik başlatılan soruşturma her iki başkanı yıpratmak amacından başka bir şey değil.
Halka açık düzenlenen konserlerde usulsüz harcama yapıldığı iddialarıyla bir süre önce İstanbul Büyükşehir Belediyesi ile Ankara Büyükşehir Belediyesi’ne yönelik İçişleri Bakanlığı’nca inceleme başlatıldı. Siyaset gündemi de bu konu üzerinde yoğun tartışmalarla alevlendi. Zaten siyasetin hızla değişen gündemine yetişebilmek olası değil.
Ekrem İmamoğlu ve Mansur Yavaş, önümüzdeki cumhurbaşkanlığı seçiminde CHP’nin en güçlü adayları. Yoksullara yaptıkları yardımlar, herkesi kucaklayıcı tutumları, dara düşenin yanında olmaları ve en önemlisi kamuoyuna açık harcamaları ve yatırımları ile halkın çok beğendiği iki başkan. Her ikisi de yapılan anketlerde cumhurbaşkanlığı seçiminin önemli figürleri olarak çıkıyor.
İçişleri Bakanlığı, Ankara Büyükşehir Belediyesi hakkında 29 Ekim’de düzenlenen “Ebru Gündeş Konseri”nde usulsüz harcama yapıldığı gerekçesiyle inceleme başlattı. Ardından aynı gerekçelerle İstanbul Büyükşehir Belediyesi’ne de soruşturma açıldı. Müfettişlerin yapacağı teftişin ardından hazırlayacağı raporlar doğrultusunda savcılıklar dava açabilir, ya da soruşturmalar takipsizlikle sonuçlanabilir.
Kara para aklayıcısı, rüşvetçi İranlı Reza Zarrab’ın eski eşi olmasından ötürü Ebru Gündeş’ e konser verdirmek CHP Genel Başkanı Özgür Özel ve partililer tarafından eleştirilmişti. Öyle ya; o kadar çok demokrasi ve özgürlük savunucusu, Atatürk sevdalısı sanatçı varken Ebru Gündeş de nereden çıktı 29 Ekim gibi anlamlı günde? Yoğun tepkiler üzerine Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı Mansur Yavaş, belediyenin kasasından çıkan parayı kuruşu kuruşuna açıkladı. Müfettişlerin incelemesinden ne sonuç çıkacak bakalım.
İstanbul Büyükşehir Belediyesi de 23 Nisan, 19 Mayıs, 30 Ağustos ve 29 Ekim gibi Türkiye Cumhuriyeti’nin anlamlı günlerinde düzenlenen konserler ve sanatçılara ödenen tutarlar nedeniyle inceleme altında. Ekrem İmamoğlu yaptıkları her harcamanın hesabı kamuoyuna açıklayacaklarını bildirdi.
Belediyeler her harcamanın hesabını açık ve net şekilde kamuoyuna duyurmakla sorumlu. Varsa bir yolsuzluk, hırsızlık, suistimal, elbette haklarında inceleme başlatılır, sonucunda başkanlar gerekli cezaya çarptırılır. Ancak, bu tüm belediyeler için geçerli olmalı. En büyük belediyeden en küçüğüne tümü mercek altına alınmalı.
Eski Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı Melih Gökçek’in 800 milyon dolar harcayarak yaptığı ANKAPARK rezaleti belleklerdeki yerini koruyor. Çürüyen ANKAPARK, Melih Gökçek’in havaya savurduğu paraların bir eseri. Onun gibi niceleri var.Bazı AKP’li belediyelerin savurgan harcamaları, rüşvet iddiaları medyada haber olmaya devam ediyor. AKP döneminde İstanbul’da 13 milyar TL’lik kamu zararından söz ediliyordu. Ekrem İmamoğlu, kendinden önceki başkan hakkında 36 yolsuzluk dosyası hazırlatmıştı. Dönemin İçişleri Bakanı dosyalara el koydu. Lakin o günden bu yana ses çıkmadı o dosyalardan.
Hırsızlığın, yolsuzluğun, rüşvetin, suistimalin sağcısı, solcusu olmaz. Nerede şaibe, yolsuzluk varsa onun üzerine kararlılıkla gidilmeli. CHP’li belediyelere başlatılan soruşturmalar, iktidar partili belediyelere de yöneltilmeli. Ki ancak o zaman inandırıcı olabilir. Hem, ANAP’lı belediyeler tarafından başlatılan halk konserleri AKP’li belediyelerce de sürdürüldü ve devam ediyor.
Hal böyle iken Ankara ve İstanbul’a soruşturma başlatılması, güçlü cumhurbaşkanı adayları Ekrem İmamoğlu ve Mansur Yavaş’ın yıpratılması, kamuoyunda “yolsuzluk algısı” oluşturularak küçük düşürülmesi olarak değerlendiriliyor.İncelemenin sonucunu beklemek en doğrusu.
Oysa halkın gündemi çok farklı. Hayat pahalılığı tepe yaptı, dar ve sabit gelirli her geçen gün yoksullaşıyor, emekli, dul, yetim, memur ile emekçi aylıklarına ve ücretlerine yılbaşında gelecek zammın hesabını, nasıl geçinebileceğinin hesabını yapıyor. Gerçek gündemin derin ekonomik kriz ve halkın sorunlarına nasıl çözüm bulunacağı olması gerekirken siyasi iktidar cumhurbaşkanlığı seçiminde olası güçlü iki belediye başkanına soruşturma başlatıyor.
İktidarın hesap edemediği önemli bir ayrıntı, her iki başkana başlatılan soruşturma ve ardından gelecek olası cezalar onları kamuoyunda daha güçlendirir. Zira halk her zaman yok yere mağdur duruma düşürülenlerin yanında olmuştur. Tıpkı Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın okuduğu şiir nedeniyle hapse girmesi gibi. O hapisliğin ardından halkın ezici desteği ile Erdoğan’ın siyasetteki yolu açıldı, İstanbul Belediye Başkanlığı, Başbakanlık ve Cumhurbaşkanlığı gibi en saygın görevlere seçildi. Umarım bu ayrıntının farkındadır hükümet. “Yolsuzluk algısı ile yıpratayım, adaylıklarının önünü keseyim” kurnazlığı bumerang gibi döner kendilerini vurur.