Yeryüzünün halifesi, vekili olarak yaratılan insan bu görevleri temsil etmektedir. Bir anlamda Allah, yeryüzünde iradesini temsil etmek üzere insanı yaratmıştır. Bununla beraber orada ilahi hükümranlığı gerçekleştirme ve temsil etme görevini insanoğluna vermiştir.
İnsan hiçbir şeyi bilmezken ona bütün bilgileri isimleri de öğreten Cenab-ı Haktır. Nitekim Yüce kitabımızda bu durum şöyle anlatılmaktadır “Allah Âdem’e bütün isimleri, öğretti. Sonra onları önce meleklere arz edip: Eğer siz sözünüzde sadık iseniz, şunların isimlerini bana bildirin, dedi. Melekler Ya Rab! Seni noksan sıfatlardan tenzih ederiz, senin bize öğrettiklerinden başka bizim bilgimiz yoktur. Şüphesiz âlim ve hâkim olan ancak sensin, dediler” (Bakara,31,32)
Bu ikrarla başlayan isimleri ve varlıkları öğrenme serüveni kâinatı tanıma ve anlama açısından Âdemoğlunun işini kolaylaştırmıştır. Artık isimlerle müşahhaslaşan bir süreç, bir hayat başlamıştır. Yıllar geçse de isimler değişmemiştir. Zoraki değiştirdiğimiz isimler bile eski adıyla anılır ve dilden dile anlatılır, söylenir olmuştur.
Peki, isimlerin bizim dilimizde ki anlamı, ifadesi nedir? Her bir isim bir kişiyi bir yeri bir bölgeyi anında zihnimizde canlandırır. Âdeta canlı hale getirir. Bize isimle bir tarihi, bir yaşanmışlığı bir mutluluğu yâda tam tersi bir durumu tekrar yaşatır. Mesela Mekke, Medine deyince hemen aklımıza Efendimiz (as) Kâbe-i Muazzama, Medine’yi nurlandıran Ravzayı mutahhara, Mescidi nebevi aklımıza geliverir.
Fatih Sultan Mehmet deyince, İstanbul’un fethi mübini aklımıza geliverir. Akşemseddin hazretleri Ulubatlı Hasan ve kayıkların karadan nasıl halice indirildiği gibi bir tarih bir fetih, bir çağın açılıp bir çağın kapandığı aklımıza geliverir.
Hakeza gönül sultanları, Mevlanalar, Yunus Emreler, Hacı Bayram Velilerin isimlerini andığımızda onların insanların gönüllerini nasıl fethettikleri, kalplere nasıl nüfuz edip halen dipdiri anıldıkları ve bizi besledikleri aklımıza geliverir. Siz binlerce, on binlerce müşahhas isimleri ve yer isimlerini tek tek düşünün ve sizde bıraktıkları izleri ve etkileri hatırlayın ve çoğaltın.
Peygamber Efendimizin şu tavsiyesi ve önerisi bizim için çok mühimdir. “Siz kıyamet günü isimlerinizle ve babalarınızın isimleriyle çağırılacaksınız. Öyleyse çocuklarınıza güzel isimler koyun.” (Ebu Davud, Edep,61)
Bu Hadisi şerif bizlere öğretmektedir ki insan telaffuzu da anlamı da güzel olan isimlere layıktır. İnsanın bedeni, izzet ve onuru saygın olduğu gibi onun kimliğini ifade eden ismi de saygındır hürmeti hak eder.
İsimlerin güzel olmasının yanında, ismimizle müsemma olabilmede o kadar önemlidir. Tarihe yaptığı katkı ve güzelliklerle iz bırakmış Kaşgarlı Mahmut’un dediği gibi. “İyi adamın kemikleri erir, adı kalır.”
İsimler seni anlatır, seni söyler. İsimler babanı, ecdadını, tarihini velhasıl hayatın hakkında en bilinmezleri, unutulup gidenleri, yok oldu sanılanları gün yüzüne çıkarır.
Hep güzellikle anılabilmek için. Unutulup gittiğimizde bile tekrar hayırla yâd edilebilmek için. Zihinlere zenginlik, gönüllere ferahlık, ananlara kolaylık katabilmek için. Bize bahşedilen hayatın nimet ve ikramların hakkını verebilmek için.
İsimlerin üzerinde karakterlerin, yaşanmışlıkların, coğrafyanın etkisi ayrı bir zenginlik ve ayrı bir ahenk olsa da biz isimlerin dilini Kur’an ve Sünnet diliyle buluşturmak için gönderildik. Bunu asla unutmayalım diyor, bir başka yazımızda buluşmak dileği ile sizleri Allah’a emanet ediyorum.


